"Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir"
TBMM Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, "Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir" dedi
BURSA - TBMM Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, "Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir. Kötü bir niyet sezilirse geri adım atma şansımız vardır, Türkiye'nin de bundan hiçbir kaybı olmayacaktır" dedi.
Yakış, Uludağ Üniversitesi'nde (UÜ) düzenlenen Türk-Ermeni ilişkilerinin geleceği konulu konferansta yaptığı konuşmada, uluslararası ilişkilerde karşı tarafın zayıflığından pay çıkarma hesabının çok sık yapılan bir yöntem olduğunu, 1870'lerden sonra Ermeni unsurunun da böyle cazip bir hale geldiğini, günümüze kadar uzandığını söyledi.
Osmanlı Devletini 1915 yılında tehcir kararı almaya zorlayan koşullara dikkati çeken Yakış, Ermenilerin, ülkeyi işgal eden düşmanla işbirliği yaparak ihanet ettiğini, bunun üzerine tehcir kararı alındığını, ancak İstanbul'daki Ermeniler'in tehcire tabi tutulmadığını belirtti.
Yaşar Yakış, 1915 yılındaki tehcir sırasında o günün savaş ve yokluk koşullarında yaşamını kaybeden Ermeniler olduğunu, ancak bunun "soykırım" olarak nitelendirilemeyeceğini ifade ederek, "Ermeniler, 2,5 milyon Ermeni öldüğünü iddia ediyor. Oysa Osmanlı'da 1 milyon 250 bin Ermeni yaşıyordu. Bunların 600 bini Beyrut'tan gemilere binerek yurt dışına gitti, gemilerin o zaman ki manifestolarında bu kayıtlar mevcut" diye konuştu.
Birleşmiş Milletler'in (BM) 1948 yılında soykırım uygulamasını insanlık suçu olarak kabul ettiğini anımsatan Yakış, şöyle konuştu:
"Bir ırkın tamamının veya bir kısmının sadece o ırka mensup olduğu için yok edilmesi, soykırım olarak tanımlandı. Bir de bu soykırımın olup olmadığına yetkili üç makam vardır. Soykırımın olduğu iddia edilen devletin mahkemeleri, bu amaçla kurulmuş olan yetkili bir uluslararası mahkeme veya Uluslararası Adalet Divanı'nın kararına bakılır. Türkiye'de 1915'teki olayların soykırım olarak nitelenmesi için bu üç mahkemenin herhangi birinden alınmış bir karar yok. Bu nedenle soykırım iddiasında bulunanlar sadece diaspora ve ana vatandaki Ermeniler'dir. Osmanlı'nın hiçbir zaman bir insanı Ermeni olduğu için kökünü kazıma gibi bir politikası olmamıştır. İstanbul'daki Ermeniler'e dokunulmaması bunun önemli bir göstergesidir."
Ermeniler'in, dünya kamuoyunda biz bu konuya hiçbir önem vermezken, 1920'lerden bu yana çok büyük bir literatür yarattıklarını dile getiren Yakış, "Ermeniler o kadar mesafe katetmişler ki biz 42 hariciyecimiz öldürülünce anladık yaptıkları propagandanın önemini. Ama onların o zamandan beri yarattıkları izlenimi bir çırpıda silmek zor" şeklinde konuştu.
Yakış, çeşitli ülkelerin soykırımı tanıma konusunda aldıkları kararların "arazide bir işe yaramayacağını", ancak sadece siyasetçiler tarafından seçim dönemlerinde kullanılabileceğini vurgulayarak, "(Türkiye soykırımı kabul etmedikçe Avrupa Birliği'ne giremez) diye bir konu yoktur. Çünkü ortada soykırım tanımına uymayan bir durum söz konusudur. En ileri giden Fransız parlamentosunun aldığı karar bile, Türk-Fransız ilişkilerini bozduğu gibi Türk-Ermeni ilişkilerini bozmaktan öte gitmemektedir" ifadelerini kullandı.
Zamanı şimdidir
Türkiye'nin bütün komşularıyla "sıfır sorunlu" hale gelmek istediğini ve 2007 yılından bu yana Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme sürecini başlattığını belirten Yakış, şunları kaydetti:
"Diplomaside (Her şey üzerinde mutabakat oluncaya kadar hiçbir şeyde mutabakat yoktur) diye bir kural vardır. Kıbrıs konusunda biz bunu uyguladık, Rum tarafından bir adım önde olduk. Annan Planı'na (Evet) denmesi için uğraştık. Şimdi o adım da duruyor. Bu adıma karşı taraftan bir cevap verilemezse Türkiye'nin kaybedeceği bir şey yok. Kıbrıs yerinde duruyor, taviz verilmiş değil. Kıbrıs konusu, (her şey üzerinde mutabakata varılıncaya kadar hiçbir şey üzerinde mutabakata varılmış sayılmaz) kuralına göre işliyor. Karşılığı olmazsa biz yine eski yerimizde oluruz."
Ermenilerle ilişkilerde de bundan esinlenerek bir açılımda bulunduklarını ifade eden Yakış, şöyle devam etti:
"Biz (Ermenilerle sorunları çözümlemek istiyoruz) dedik. Birinci adım, Başbakanımızın Ermenistan Cumhurbaşkanına yazdığı mektuptu. Mektupta yazılmamasına rağmen, şifahen, tarihçiler araştırsın, incelesin, eğer biz 1915 olaylarından ötürü özür dilemesi gereken durumdaysak özür de dileriz ama Ermenilerin özür dilemesi gerekiyorsa onların da özür dilemesi lazım. Böylelikle 1915 olaylarını bütün boyutlarıyla ortaya çıkarmayı hedefledik. 2005 veya 2006 yılında yazılmış bir mektuptu. O mektuba Ermeniler tarafından uydurma bir cevap geldi, hiçbir ön koşulsuz ilişkileri normalleştirirsek, onun içinde bu sizin söylediğiniz de olabilir diye. Baktık ki Ermenistan şu anda epey sıkıntı içinde. 2.5 milyon nüfusuyla enerji ve ulaşım konusunda üç büyük projenin dışında kaldı. Etrafı geçinemediği ülkelerle dolu. Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir. Kötü bir niyet sezilirse geri adım atma şansımız vardır, Türkiye'nin de bundan hiçbir kaybı olmayacaktır. Ermenistan'ın bu dönemde Türkiye ile kötü geçinme lüksü yoktur. Bütün kilitler bizim elimizde ve Ermeniler'in bize dayatacağı bir şey yok."
Yaşar Yakış, bir soru üzerine, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinin Ortadoğu'ya da olumlu yansıyacağını da söyleyerek, Türk halkı ve Ermeni halkının tarih boyunca birbirlerini en iyi anlayan ve birbirlerinin kültürünü en çok benimseyen iki halk olduğunu, Rumların onları izlediğini, 39.5 yıllık hariciyecilik döneminde buna ilişkin çok örneklere tanık olduğunu kaydetti.