"Hesaplaşacaksan adam gibi gel karşıma hesaplaşalım"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, parti grubundaki konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi.
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporlarının Meclis'e gelmemesini eleştirerek, "Sayın Cemil Çiçek, sağa sola bakma. O raporlar buraya gelecek. Sen getireceksin o raporları. Ya getireceksin ya koltuğundan ayrılacaksın" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2B mağdurlarına değinerek, birçok bölgede, köylülerin hakları olan arazileri alabilmek için rayiç bedeli ödeyecek gücü bulamadıklarını söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, 2B mağdurları haklarını alıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini dile getirdi.
AK Parti'nin Sayıştay'la ilgili kanun teklifine değinen Kılıçdaroğlu, mevcut yasanın gereğinin yapılmadığını, 2 yıldır Sayıştay Başkanı'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na gelip bilgi vermediğini söyledi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e seslenen Kılıçdaroğlu, "Madem ki parlamento çalışmalarına duyarlılık gösteriyorsun, Sayıştay Yasası'nın yürütmesi sana ait; neden Sayıştay Başkanı komisyona gelip bilgi vermiyor? Hangi gerekçeyle sen bunu istemiyorsun? Sayıştay Başkanı'nın muhatap olacağı sorulardan mı çekiniyorsun?" dedi.
Sayıştay'ın TBMM adına kamu harcamalarını denetlediğini belirten Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin bütçeyi onaylarken ya da bütçeye itiraz ederken Sayıştay raporunu görmek zorunda olduğunu kaydetti. İlk kez Sayıştay raporu olmadan kesin hesabın kabul edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun ciddi bir zafiyet olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Herkesten vergi toplayacaksınız, hesabını verirken kaçacaksınız. Bunu kabul etmek mümkün değil. Mevcut yasaya göre Sayıştay'la ilgili yasa teklifi, tasarısı gelmeden önce Sayıştay Genel Kurulu'nda konu görüşülürdü. Sayın Cemil Çiçek'e ikinci sorum; verilen yasa teklifi Sayıştay Genel Kurulu'nda neden görüşülmedi? Siz yasaları uygulamakla görevlisiniz. Yasama organının başındaki kişi yasayı uygulamazsa, sokaktaki vatandaşa 'niye yasalara uymadın' diye soru sorma hakkınız olur mu?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Sayıştay'ın kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmada, "Sayıştay'ı hiçbir zaman bir ayak bağı olarak görmememiz gerekir. Böyle gördüğümüz andan itibaren yanlışlara girmiş oluruz. Mali konularda ve idari konularda hesap vermemek, diktatörlüklerde ve oligarşilerde söz konusudur" ifadesini anımsatan Kılıçdaroğlu, gelinen sürecin diktatörlük sürecine uygun bir süreç olduğunu, hesap vermekten korkan iktidar bulunduğunu ileri sürdü.
"Kefenlerinin cebi olsa dolar koyacaklar"
Bütçe görüşmelerinde 100'ün üzerinde Sayıştay raporunun gelmesinin beklendiğini ancak gelmeyince TBMM Başkanı Çiçek'e başvurduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Yanıt? 'Hele Anayasa Mahkemesi kararı çıksın, sonra.' Karar çıktı, bir daha başvuruldu. Yanıt? 'Hele şu gerekçeli karar açıklansın, sonra.' Nisan ayında gerekçeli karar açıklandı. Sayın Cemil Çiçek, sağa sola bakma, kararlar açıklandı. O raporlar bu Meclis'e gelecek. Benim bildiğim kadarıyla TBMM Başkanlarının iktidarların yolsuzluklarını kapatma, gizleme görevleri yoktur. Orası anayasal kuruluş ise o raporlar buraya gelecek. Sen getireceksin o raporları. Ya getireceksin ya koltuğundan ayrılacaksın" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın, yarım saat boyunca "nasıl yolsuzluk yapmadığını" anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir adamın bir Başbakan'ın, 'Ben yolsuzluk yapmadım' diye yarım saat kendini anlatması, 'Ben yolsuzluk yapanlara kol kanat geriyorum' demektir" dedi.
Meclis'e getirilmeyen 2011 yılı Sayıştay raporundan yalnızca bir bölüm okumak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"2010 yılında devlet tarafından yıllık 110 bin 135 liraya bir benzinlik yandaşa kiralanıyor. Aynı yıl içinde aynı yer 1 milyon 466 bin 273 liraya üçüncü kişilere kiralanıyor. Devlet 110 bine, o da 1 milyona başkasına kiralıyor. Recep Tayip Erdoğan'a soruyorum: Yolsuzluk yapmadığını söylüyorsun. Devletin raporundan bir cümle okuyorum. Adam gibi bu cümleyi oku, sonra konuş.
Bu raporların Meclis'e gelmesi neden engelleniyor, bunun için engelleniyor. Bunlar bir de 'Biz kul hakkı yemeyiz' diyorlar. Kul hakkı yiye yiye karnınız şişmiş sizin. Kefenlerinin cebi olsa, kefenlerinin cebine dolar koyacaklar. Vatandaşa gelince din iman, hepsi han hamam sahibi. İnançlı, imanlı bir insan bu rezaletlere son verir. Dürüst adam geçiniyorlar. Nereden çıktı senin dürüstlüğün. 'Rize'den yırtık ayakkabı ile geldim İstanbul'a' diyorsun. Oturduğun yere bak etrafını duvarlarla örmüşsün. Oturduğun yere alışveriş merkezleri yapıyorsun. 'Biz ecdadımıza saygılıyız' diyorsun. Ecdadına o kadar saygılısın ki Sultan Ahmet Camisi'ni bile parselledin sen. O silueti nasıl yaparsın? Efendim ne olmuş? Sultan Ahmet Cami'nin silueti bozulmuş, demiş ki 'Bunu tıraşlayın.' Sahibi de tıraşlamamış o da küsmüş. Akla, mantığa bakın. Sen bu ülkede Başbakansan, sen bu ülkede namuslu vatandaşın yanındaysan, kul hakkı yemiyorsan, onun ruhsatını ona kim verdi, ona soracaksın sen.
Milleti kandırıyorsun, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorsun. Açıkça söylüyorum. Sen çıkıp millete, 'Ben kul hakkı yemedim' diyemezsin. Diyemez. Derse alnını karışlarım."
"Hesaplaşacaksan adam gibi gel karşıma hesaplaşalım"-
CHP olarak geçmişte ülkeye hizmet eden herkesi minnet ve şükranla andıklarını belirten Kılıçdaroğlu, kimsenin, özellikle de Allah'ın rahmetine kavuşanların arkasından kötü söz söylememeye özen gösterdiklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan'ın ise ölen kişilerin arkasından en ağır ifadeleri kullandığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İnönü'ye, Ecevit'e hakaret ediyor. Şimdi Süleyman Demirel'e hakaret ediyor. Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış biri o. İnsanda biraz aile terbiyesi olur. Terbiye olur biraz insanda. Ağzından çıkanı kulağı duyar insanın. Bu kadar ahlaksız bir söylemi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'ndan dinlemek beni rencide ediyor. Yazık, günah bu ülkeye. İnsanda biraz terbiye olur. Hesaplaşacaksan adam gibi gel karşıma hesaplaşalım.
Ne yaptı İnönü, Bülent Ecevit? Bülent Ecevit, 'Milliyetçiliği biz Beşparmak Dağları'na yazdık, Ege'nin derin sularına yazdık' diyor. Sen ne yaptın? Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldın. Sen kim, yurt severlik kim? Senin görevin, ülkeyi pazarlamak zaten. Ne diyorlardı bu Başbakan için, 'Bunu kullanın, deliğe süpürmeyin.' Kullanılan bir adamdan Başbakan olmaz. Hele hele hem yalan söyleyip hem de kullanılan bir adamdan Başbakan olmaz."