"IMF düşmanı bir iktidar değiliz”
Başbakan Erdoğan, Pakistan Başbakanı Gilani görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz IMF düşmanı bir iktidar değiliz ama IMF de bize bu noktada anlayışla yaklaşmazsa o zaman biz yolumuza devam etmek durumunda kalırız" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan ile Pakistan Başbakanı Seyid Yusuf Rıza Gilani, baş başa ve heyetler arası yaptıkları görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler. Başbakan Erdoğan, yaptığı açıklamanın ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Pakistanlı bir gazetecinin, dünyada yaşanan ekonomik mali krizi hatırlatması ve dost ülke olarak Türkiye'nin Pakistan'a özellikle enerji konusunda ne gibi destek sağlayacağına ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'nin enerji konusunda tedarikçi bir ülke değil, transit geçiş üzerinde bulunan bir ülke olduğunu hatırlattı.
Bu konuda, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlar ile Türkiye'nin her türlü desteği vermeye hazır olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bundan hiç endişeniz olmasın" dedi. Başbakan Erdoğan, küresel mali krizin Türkiye'ye etkileri konusunda da şunları söyledi:
"Bizim en önemli avantajımız bu sürece girerken biz Mortgage Yasası'nı çıkartmıştık ama mortgage bizde henüz oturmamıştı. Oturmayışının bir nedeni de bizde toplu konut olayı söz konusuydu. Halkımız toplu konuta çok daha büyük ilgi gösteriyordu. Dolayısıyla böyle bir mortgage olayı içerisine girmeyişi bizi böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya bırakmadı. Dikkat edersek Amerika'da bu süreç mortgage ile başladı, daha sonra farklı bir yöne doğru aktı.
Şimdi bizler Türkiye'nin geleceğe yönelik atacağı adımlarda bir defa faizinden enflasyonuna varıncaya kadar, bu noktada tabii geçirdiğimiz 1990'lı yıllarındaki kriz, 2001-2002 yıllarındaki krizlerden aldığımız ders ile mali disiplinden taviz vermeyişimiz, şu anda bir avantaj sağlamış vaziyette. Önümüzdeki döneme yönelik de örneğin bankalar bizde çok daha rahat hareket eden finans kuruluşları durumunda değil ama görüyoruz ki dünyada çok güçlü, çok dev diyebildiğimiz bankalar bile şu anda çöküyor. Demek ki oralarda ciddi bazı boşluklar vardı. Bu boşluklar ya hissedilmedi veya bunlar hissedilmek istenmedi. İstenmediği için de bunların faturaları çok ağır oldu. Gerek Amerika'da, gerek Japonya'da, gerek Avrupa'da, hepsinde bunu görüyoruz. Tabii şimdi bunların faturası da çok daha ağır oldu. 4 trilyon doları yakalamış, aşmış vaziyette..."
"Ümüğümüzü sıkmaya kalkmasınlar"
Türkiye'de 2000-2002 yılları arasında 21 bankanın fona devredildiğini hatırlatan Erdoğan, "Aslında bu bir çöküştü ve bunun faturası bize o zaman çok ağır oldu" dedi. Şu anda ise hiçbir bankanın fona devredilmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda bazı tedbirler almanın çalışmasını yapıyoruz. Bazı yasal düzenlemeleri yapıyoruz. Genelge ile çözüyoruz ve şu anda gerek finans kurumları ile olan görüşmelerimiz, gerek özel sektörle olan görüşmelerimiz, ekonomideki sivil toplum örgütleriyle yaptığımız görüşmelerle piyasayı düzenlemenin gayreti içindeyiz.
Çok az bir zayiatla bu süreci atlatacağız. Şu anda görünen o. Yani IMF ile olan ilişkilerimizde de IMF eğer bizi bütçede aşırı bir baskı altına almaya kalkarsa, yatırımlarımızı tamamen engellemeye kalkarsa, bizim büyüme oranımızı çok düşürmeye kalkarsa, buna benzer, fonlarla ilgili, vergilerle ilgili, mesela vergileri arttırma, vesaire ile ilgili bu tür şeylerdeki baskıları ki bunlar hep klasik metotlardır, bunlara biz sıcak bakmıyoruz. Çünkü bu noktada bazı tedbirlerimiz var. Eğer bizim yatırımlarımız bu dönemde durursa bu bir çöküş olur. Asıl bu dönemde yatırım yaparsanız ülkeyi ayakta tutarsınız ki bu dönemde yatırım yapacağız ki istihdam noktasında sıkıntı yaşamayalım. Eğer biz bu dönemde yatırım yapamazsak istihdamdaki çöküntü alır başını gider. Biz buna fırsat veremeyiz.
Bu konuda arkadaşlarıma onu söylüyorum. IMF'nin yetkililerine bunu söyleyin. Geçenlerde de dedim; yani bizim öyle bir tabirimiz var, ümüğümüzü sıkmaya kalkmasınlar. Karşılıklı menfaat esasına dayalı olarak otururuz konuşuruz ondan sonra da kararımızı veriyoruz. Yani biz IMF düşmanı bir iktidar değiliz ama IMF de bize bu noktada anlayışla yaklaşmazsa o zaman biz yolumuza devam etmek durumunda kalırız"
"Terörle mücadele konusunda ortak sıkıntıları yaşıyoruz"
Görüşmede, uluslararası platformlarda karşılıklı desteğin sürdürülmesi iradesinin teyit edildiğini de bildiren Erdoğan, birer zor gün dostu olarak iki ülkenin sıkıntılı dönemlerde hep birbirinin yanında yer aldığını ifade etti.
Türkiye'nin, Pakistan'ın içinden geçmekte olduğu sıkıntılı dönemde dayanışma hisleri ile Pakistan'ın yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, bunun NATO ile ilişkiler, terörle mücadele gibi tüm alanları kapsadığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Terörle mücadele konusunda ortak sıkıntıları yaşıyoruz. Biz terörle mücadelede ne durumdaysak aynı şey şu anda Pakistan için de geçerli" dedi.
Pakistan'ın yaşadığı ekonomik sıkıntıların aşılması için atılan en önemli adımlardan birinin "Pakistan'ın Dostları" grubuna Türkiye'nin katılması olduğunu belirten Erdoğan, uluslararası toplum ve finans kuruluşlarının Pakistan'a olan güvenini tazelemeyi amaçladıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Terörizm ile mücadele etmenin sıkıntılarını yakından bilen ve bu konuda küresel düzeyde işbirliğinin ilk koşul olduğuna inanan bir ülke olarak Pakistan'ın terörizm ve aşırıcılık ile mücadelesini de takdirle izliyor ve destekliyoruz. Pakistan bu mücadelesinde tüm ülke ve uluslararası kuruluşların desteğini hak eden bir ülkedir ve inanıyoruz ki asla yalnız bırakılmayacaktır, bırakılmamalıdır. Pakistan'ın refah ve huzurunu kendi refah ve huzurumuzdan farklı görmüyoruz. Pakistan'ın içinden geçmekte olduğu bu zor günleri en kısa sürede aşacağına inanıyoruz. Pakistan'ın hüznü bizim hüznümüzdür, sevinci bizim sevincimizdir" diye konuştu.
"Terörle mücadele etmeye kararlıyız"
Gilani, görüşmelerde ayrıca, ekonomi, ticaret, kültür, vatandaşlar arası diyaloğun geliştirilmesi, öğrenci değişim programları, bilim ve teknolojide işbirliği, tarım, endüstri ve savunma gibi işbirliği yapılacak alanlardaki çalışmaları da ele aldıklarını bildirdi.
Pakistan ile Türkiye'nin Ortak Ekonomi Komisyonunun (JEC) güçlendirilmesi için atılacak adımların da görüşüldüğünü söyleyen Gilani, iş toplulukları arasında da daha sürdürülebilir ilişkilerin kurulmasına yönelik taahhüdün vurgulandığını kaydetti. Gilani, ayrıca kültürel ve eğitimsel alanlardaki değişimlerin yoğunlaştırılmasının önemi konusunda mutabık kaldıklarını ve bu değişimlerin kültürler arasında bağ kurmada yardımcı olacağını ifade etti.
Terörle ilgili olarak ise, "Hem Türkiye'de, hem de Pakistan'da masum insanların hayatına mal olan terörle mücadele etmeye kararlıyız" diyen Gilani, Afganistan ile ilgili görüşmelerin barış ve güvenliğe odaklandığını, koordineli çalışmalar doğrultusunda bölgeler arası işbirliği ve ortak projeler geliştirilmesi konusunda görüş birliğine vardıklarını kaydetti.
Afganistan'a Türkiye'nin desteğinin tüm bölgenin ileride elde edeceği faydalar açısından önem taşıdığını söyleyen Gilani, Türkiye'nin Pakistan'ın istikrarı sağlama açısından Güneydoğu Asya'daki çalışmalarına vereceği destekten mutluluk duydukları belirtti. Gilani ayrıca, "Pakistan, Kıbrıslı Türk kardeşlerine gösterdiği dayanışmayı sürdürecektir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ı Pakistan'a davet eden Gilani, Pakistan'daki 2005 depremi sırasında Türkiye'nin ülkesine yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür etti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Gilani, Pakistan'ın KKTC'ye yönelik açılımlarına yönelik bir soru üzerine, Türkiye ve Pakistan'ın tüm uluslararası konularda ortak çıkar, görüş ve beklentileri olduğunu kaydederek, tüm uluslararası konularda olduğu gibi bu konuda da Türkiye'nin bakış açısını desteklediklerini söyledi.
Eski Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı ülkesine davet ettiğinin hatırlatılması üzerine ise Gilani, Pakistan'ın yeni Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari'nin de böyle bir daveti düşünebileceğini kaydetti.