"Kuvvetler ayrılığına riayet edilmeli"
TÜSİAD Başkanı Yılmaz, kendi yayın organında yer alan bir makalede "Kuvvetler ayrılığına mutlak surette riayet edilmesi ve vatandaşların katılım taleplerine duyarlı olunması gerekiyor" dedi
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, TÜSİAD'ın yayın organı Görüş dergisi, yeni sayısında "Geçiş Döneminde Takılı Kalmak" başlıklı makalesinde, kuvvetler ayrılığına mutlak surette riayet edilmesi ve vatandaşların katılım taleplerine duyarlı olunması gerektiğini belirtti. Yılmaz, tarihsel deneyimin son tahlilde çoğulcu demokrasilerin uzun vadeli sorunları çözme konusunda çok daha başarılı bir performans sicili olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Kurum açıklamasına göre, TÜSİAD'ın yayın organı Görüş dergisi, yeni sayısında "Yükselen piyasaların geleceği" konusunu ele aldı. Dergide, küresel krizin ardından yükselen piyasalardaki son ekonomik görünüm ile bu ülkelerdeki ekonomik gelişme ve demokrasi arasındaki ilişki konularını ele alan makalelere yer verildi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, derginin kapak konusuna kaleme aldığı bir makale ile katkıda bulundu. "Geçiş Döneminde Takılı Kalmak" başlıklı makalesinde "Orta gelir tuzağı" riskine dikkati çeken Yılmaz, "Gelirlerini belirli bir seviyeye yükselttikten sonra yapılması gereken yapısal reformlar siyasi açıdan hepsini zorluyor. Nitekim kriz dönemindeki yüksek performans sürmedi. Geçtiğimiz yıl Çin dışındaki tüm yükselen piyasalar büyüme hızlarında düşüş yaşadılar" ifadelerini kullandı.
Yılmaz, yükselen piyasaların ileriye yönelik olarak ekonomilerini daha fazla katma değer üretecek şekilde yapılandırmalarının bu ülkelerin geleceği açısından önem taşıdığını belirterek, "Bu yeniden yapılanmanın gerektirdiği siyasal zorluklar bugüne dek riskli reformların sürekli ertelenmesine de yol açmıştı. Türkiye'nin de benzer bir sorunla karşı karşıya olduğunu TÜSİAD olarak çeşitli ortamlarda dile getirdik. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi diğer yükselen piyasalarda da insan sermayesinin ve yaratıcılık kapasitesinin geliştirilmesi gerekiyor" görüşünü paylaştı.
Makalesinde, "Tüm ülkelerde rejimleri ne olursa olsun, orta sınıfların daha şeffaf, hesap veren ve hukukun üstünlüğüne saygılı yönetim talepleriyle sokağa döküldüklerini" savunan Yılmaz, şunları dile getirdi:
"Bir örneğini Türkiye'deki Gezi Parkı olaylarında da gördüğümüz gibi demokrasi çerçevesi giderek seçimler kadar vatandaşların kararlara katılma imkanlarıyla da ölçülüyor. Bu sayımızdaki yazısında Fuat Keyman'ın 'sınırlı demokrasi tuzağı' diye adlandırdığı sorun hemen tüm yükselen piyasalarda bir şekilde kendisini gösteriyor.
Bu tuzağa düşülmemesi için yönetimlerin 'çoğunlukçu' demokrasi anlayışının cazibesine kapılmaması kadar, kuvvetler ayrılığına mutlak surette riayet edilmesi ve vatandaşların katılım taleplerine duyarlı olunması gerekiyor. Yaşanan küresel kriz nedeniyle otoriter rejimlerin çabuk ve kesin karar verebilme becerilerinin kitlelere cazip geldiği bir vakıa. Ne var ki tarihsel deneyim son tahlilde çoğulcu demokrasilerin uzun vadeli sorunları çözme konusunda çok daha başarılı bir performans sicili olduğunu da gösteriyor."
"Öğrencilerimizin analitik becerilerinin gelişmesine odaklanmamız gerekli"
Sermayenin yaratıcılık kapasitesinin katma değer üretecek düzeylerde kalıcı olabilmesi için eğitim sisteminin önemine işaret eden Yılmaz, şunları da kaydetti:
"Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi diğer yükselen piyasalarda da insan sermayesinin ve yaratıcılık kapasitesinin geliştirilmesi gerekiyor. Bunun başarılabilmesi için de eğitim sistemlerinin öğrencileri bu hedeflere doğru yönlendirebilmesi, düşünce zenginliğini sağlayacak fikir özgürlüğü ortamının yaratılmasından başka çare de yok.
Türkiye açısından baktığımızda özellikle OECD'ye bağlı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarında bir yıl önceye göre bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da öğrencilerimizin analitik becerilerinin gelişmesine odaklanmamız gerektiği, matematik ve fen alanlarında daha kat edilecek çok yol bulunduğu anlaşılıyor."