"Süreç anlaşılırsa krizle mücadele kolaylaşır"

Davutoğlu, "Nereden nereye geldiğimizi, nereye doğru bir ok gibi yürümekte olduğumuzu anlayabilirsek, o küçük konjonktürel günlük krizlerle çok daha kolay mücadele ederiz" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Yüzeysel olarak bugün karşı karşıya kaldığımız sorunların resmini çekip süreci anlayamazsak, her gün karamsar bir tablo çizmek çok kolay. Nereden nereye geldiğimizi, nereye doğru bir ok gibi yürümekte olduğumuzu anlayabilirsek, o küçük konjonktürel günlük krizlerle çok daha kolay mücadele ederiz" dedi. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı'na katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin, coğrafyası ve tarihi itibarıyla uluslararası ekonomi politikteki her gelişimi derinden hissedebilecek bir yerde bulunduğunu ve bu alandaki her gelişimi yönlendirebilecek imkanlara sahip olduğunu dile getirdi. 

Davutoğlu, dünya ekonomisi büyürken, 1991-2001 döneminde Türk ekonomisinin performansına bakıldığında kişi başına düşen gayrisafi milli hasılanın 2 bin 700 dolar civarından 3 bin dolar civarına çıktığını aktararak, "Dünya ekonomisi büyürken, biz o büyümeden payımızı almadığımız gibi kaybeden tarafta değil, kazanan tarafta yani NATO safhında, liberal ekonomilerin ve batı bloğunun içinde olmamıza rağmen, bu kazancın ekonomik yansımalarını neredeyse hiç görmedik" diye konuştu. 

İş adamlarının, entellektüellerin, nereden nereye gelindiğinin anlaşılması için son 10 yıla derinlikli bakması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Yüzeysel olarak bugün karşı karşıya kaldığımız sorunların resmini çekip süreci anlayamazsak, her gün karamsar bir tablo çizmek çok kolay. Nereden nereye geldiğimizi, nereye doğru bir ok gibi yürümekte olduğumuzu anlayabilirsek, o küçük konjonktürel günlük krizlerle çok daha kolay mücadele ederiz" ifadelerini kullandı.  

Davutoğlu, hiçbir krizden korkulmaması gerektiğinin altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Krizi doğru okuyorsanız, bir sonraki dönemde mutlaka sizi haklı çıkaracak gelişmeleri yönetebilirsiniz. Ama krizi doğru okumuyorsanız, hatta istikrarlı dönemlerde istikrarı dahi doğru okuyamazsanız, bir müddet sonra sonraki aşamadaki dinamik faktörleri değerlendiremeyebilirsiniz. Türkiye'nin 10 yıl içinde sağladığı başarının ana sütunları nedir? Üç tane ana sütun vardır; demokrasi, dinamik bir ekonomi, etkin bir dış politika. Bu üçü birbiriyle paralel, iç içe geçmiş ve birbirini destekleyen sac ayaklarıdır. Birini çektiğinizde diğerinin durması mümkün değildir ama üçü de sağlamsa üzerine tonlarca yük yükleyebilirsiniz. Bunların içinde en önemlisi demokrasidir." 

"Demokratik reformların milletin güç kapasitesini artırma etkisi herkes tarafından görüldü" 

 Davutoğlu, demokrasi ile yönetilen ülkelerde halkın tercihinin belirleyici olduğunu belirterek, şeffaflığın ve hesapverebilirliğin, demokrasinin önemli güçlerinden biri olduğunu söyledi.  

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şunları kaydetti: 

"Milletten desteğini alan sadece millete hesap verir. Bu üslup yerleştiği zaman ve her şey şeffaf olarak sistemin kendisi tarafından organize edildiği zaman o ülke güç kazanır. Hesap verilemeyecek bir gücü kullanmaya başlarsa bazı aktörler, geçmişte olduğu gibi, vesayet dediğimiz şey budur, halkın önüne geçip hesap verenler bu hesabın dışında kalıp da güç kullananlar arasındaki açı açıldığı zaman, demokrasi de ülke de güç kaybetmeye başlıyor. Nihai hesabı vereceksiniz halk nezdinde, bunun da ölçüleri, kriterleri var. Demokrasi bu ölçü ve kriterleri en sağlam şekilde koyduğu için, objektif kriterler koyduğu için erdem ağırlıklı bir siyasal sistem öngörür. Bu demokrasiyi güçlü kıldığınız zaman, insan hak ve hürriyetlerini ve şeffaflığı, işleyişte, ekonomimizde ve siyasetimizde egemen kıldığımız zaman aslında ülke önündeki en önemli engelleri de aşmışsınız demektir." 

Hukuk devleti, temel hak ve hürriyetler, hele hele ekonomi ve siyasal kültür özgürlük alanları olmadıkça bir milletin harekete geçemeyeceğini ifade eden Davutoğlu, "Hukuk devletinin kuralları belli olacak, şirketler de vatandaşlar da memurlar da siyasiler de bu kurallar içinde hareket edecek ama hesap verilebilirlik anlamında nihai olarak alınan hesap mercii ve hesap sorulacak makamların belli olması gerekir. Demokrasi bu imkanı sunar bize. 10 yıl içinde yapılan demokratik reformların milletin güç kapasitesini artırma etkisi herkes tarafından görüldü. Türkiye demokratikleşme yönünde ne kadar sağlam adımlar atarsa, sistem işleyiş bakımından ne kadar objektif kurallar üzerine oturursa bunun ekonomik ve dış politika sonuçları o derece bariz şekilde görülür" değerlendirmesinde bulundu. 

Bu konularda ilginizi çekebilir