"Tek şans sürecin başarıya ulaşması"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin tek şansının çözüm sürecinin başarıya ulaşması olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BATMAN - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce (BYEGM) Batman Kültür Merkezi'nde 25'incisi düzenlenen "Çözüm Süreci ve Yerel Medya" temalı Yerel ve Bölgesel Medya Buluşmalarında, toplantının Batman'da yapılıyor olmasının önemli olduğunu, 12 ili kapsayan çözüm sürecinin en yoğun destek gördüğü illerin birleştiği bir toplantıda olduklarını belirtti.

Çözüm sürecinin neredeyse bir yılı dolduracağını, bölgedeki illerde yaptıkları anketlerde yüzde 80'lerden aşağıya düşmeyen bir desteğin olduğunu, bunun bazen yüzde 90'ların üzerine çıktığını ifade eden Arınç, bu nedenle salondakilere teşekkür etti.

 "Türkiye'nin tek şansı çözüm sürecinin başarıya ulaşmasıdır. Yılların kronik sorunlarının bitmesi insanların huzur ve refah içerisinde nefes alması, kardeşlik bilincinin yeniden ortaya çıkması ve potansiyellerimizi yüzde bin artıracak özgürlük alanına kavuşmamız elbette çok önemli" diyen Arınç, Türkiye'de son 10 yılda çok önemli referandumlar yapıldığını, Batman'ın referandumlara desteğinin yüksek olduğunu aktardı.

Arınç, 12 Eylül 2010 yılında yapılan referandumun çok önemli olduğunu, yüzde 58 ile kabul edilen referandum ile sadece Anayasa'nın 26 maddesinin değiştirilmediğini, Türkiye'nin paradigmasının değiştirildiğini anlattı.

"Tutukluluk bir cezaya dönüşmemelidir"

Referandum ile darbelerin, cuntaların, darbe heveslilerinin yaşamayacağı ve darbe yapanların yargılandığı bir Türkiye'nin karşılarına getirildiğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

"Bireylere daha çok özgürlük alanlarını açan Anayasa değişikliğini karşımıza getirdi. Bunun meyvesinidün Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir kararda görebiliriz. Anayasa Mahkemesi artık bireysel başvuruları kabul ediyor. Batman ve Türkiye'de yaşayan herkes şartları müsaitse Anayasa Mahkemesine bireysel başvurabiliyor. Haklarının ihlal edildiğini bahisle şimdi dün Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyla çok önemli bir karar verdi. Tutuklu bulunan milletvekillerinin uzun tutuklamadan dolayı şikayetlerini karara bağladı. Bu kararda 2 şey göze çarpıyor. 4,5-5 yıl bir yargılama için uzun bir süredir, bu bir hak ihlalidir. İkincisi milletvekilleri seçildikten sonra yerleri parlamentodur. Bu mahkeme kararının gerekçesini okuyacağız. Şu ana kadar edindiğimiz bilgiler bu kararın bence hukuka uygunluğunu gösteriyor. Hamdolsun bu konuda en az 3 yıldan bu yana dilimde artık pelesenk olmuş bir sözün ne kadar doğru olduğunu da gösterdi. 3 yılda başkalarının konuşmadığı bir sözü kendi düşüncem olarak ifade ediyorum. Tutuklama süreleri çok uzun. İster asker, sivil, köylü, şehirli olsun adil yargılanma hakkı denilen şey tutukluluğun bir tedbir olduğu konusudur. Tutukluluk bir cezaya dönüşmemelidir. 'Dava açıldıktan sorgular yapıldıktan sonra mahkemeler mutlaka tutuksuz yargılamayı dikkate almalıdır' diye ifade etmiştim. O zaman bana kızanlar şimdi Anayasa Mahkemesi kararını gördükten sonra 'haklıymışsın' derlerse onları bağışlarım, demezlerse de kızmam."

Bunun insan hakları evrensel prensiplerinden biri olduğunu, önemli olanın sonuca en kısa sürede ulaşmak olduğunu vurgulayan Arınç, bir yargılama süresinin adil ve kısa olması gerektiğini, tutuklamanın istisnai olması gerektiğini bildirdi.

"Milli iradenin seçtiği bir insan parmaklıklar arasında kalamaz"

Bülent Arınç, bunun Mustafa Balbay ya da Mehmet Haberal ile ilgili olmadığını işaret ederek, şöyle devam etti:

"Türkiye'de yargılaması devam eden kim varsa Batman'ın kulağını çınlatıyorum, başta belediye başkanları olmak üzere bu karardan istifade edebilirler. Anayasa Mahkemesi itiraf etmeliyim ki bir temyiz merci değil, mevcut mahkeme kararlarının üstünde karar verecek bir noktada değil. Ama Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı herkes can kulağıyla dinlemek ve eğer dosya buna müsaitse bir an evvel bu kararın gereğini yerine getirmek mecburiyetindedir. İsimleri kim olursa olsun, hangi davadan yargılanıyor olursa olsunlar 3, 4, 5 yıl bir tutuklama süresi olarak fevkalade uzundur ve Anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da gerekleri dikkate alınmalıdır. İkincisi milletvekilleri şu veya bu şekilde aday gösterilmiş, haklarında önceden dava varken hatta kendileri tutukluyken seçilmiş olabilirler ama onların tahliye edilmeleri ve mutlaka TBMM'de Haberal'ın yaptığı gibi ant içerek görevlerine başlamalarını şahsen düşünüyorum. Bunu da bugün değil en az 3 yıldan beri söyleyen arkadaşınızım. Hangi partiden milletvekili seçildiği önemli değil. Halk ona oy verip seçmiştir. Milli iradenin seçtiği bir insan parmaklıklar arasında kalamaz, Meclise gelir. Hakkındaki yargılamalar elbette devam eder, yargılama sonucunda da mahkumiyet olursa, 'bu kadar süren var gel bakalım' derler. Ama içeride bu kararı uzun yıllar beklemesinin yanlış olabileceğini artık bir Anayasa Mahkemesi de bir bireysel başvuru karşısında mutlaka yerine getirmek mecburiyetindedir."

Bu konularda ilginizi çekebilir