"Türkiye operasyonumuz bölge ülkelerinin merkezi oluyor"
Servet Gürkan, AON Benfield’in Türkiye’den çok memnun olduğunu belirtti.
Yakup SAYAR
İSTANBUL - AON Benfield Türkiye’nin performansı AON Global’in dikkatini çekti. AON Global’in Türkiye’den çok memnun olduğunu belirten AON Benfield Türkiye CEO’su Servet Gürkan, Türkiye’de 7-8 yılda pazar paylarının yüzde 50’yi aştığını, Türkiye’deki operasyonun bundan böyle bölgesel roller üstleneceğini ve içinde Ortadoğu, İsrail, KKTC ve Türki Cumhuriyetleri’nin olduğu bölgeye danışmanlık yapacaklarını söyledi.
Servet Gürkan, sigorta sektörünü ve AON Benfield Türkiye’nin hedeflerini DÜNYA ile paylaştı. 2009 yılının ekonomik anlamda dünyadaki genel global kriz sebebiyle diğer yıllara göre durağan geçtiğini bunun etkilerinin sigorta sektöründe de görüldüğünü belirten Gürkan, “Ekonomik kriz sigorta sektörünü doğrudan etkilemez diye bir tezimiz de var. Ekonomik kriz daha çok yatırımcının finansal anlamda zarara uğradığı sonuçlar doğuran bir hadise veya reel sektördeki üretimi azaltan bir durum. Mevcut varlıkların ( konut, fabrika, köprü, uçak vb.) fiziki değerleri düşmüyor ve riskleri azalmıyor. Bu nedenle de dünya sigorta piyasasında gerçek bir daralma söz konusu değil.” diye konuştu.
"Formüle oturtamadığımız bir rekabet var"
Türk sigorta sektörünü 2009’da olumsuz etkileyen durumun şirketler arasında hala süren yoğun rekabetin olduğuna dikkat çeken Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü: “ Sektörde, ekonomik ölçekler içersinde belli bir formüle oturtamadığımız bir rekabet sürüyor. Bir tarafta pazar payı denilen bir olgu, diğer tarafta da karlılık denen bir gerçek var. Ülkemizde bu iki faktörün nerede dengede durması konusunda net bir veri yok.Türkiye pazarına girmiş büyük yabancı grupların, buradaki yatırım ve faaliyetleri, genel büyüklükleri içinde önemli olmayabilir. O şirketlerin Türkiye’de kaybedecekleri gelir de genel bilançoları içinde çok önemli olmayabilir. Ama kısıtlı sermayesi ve öz kaynakları olan lokal şirketlerin uğrayacakları kayıplar uzun vadede tamamen kendi varlıklarından kopacak parçalar gibi olacak. 2009 yılı sonuçlarına baktığımız zaman 20’den fazla şirket zarar açıkladı. Bu Türk sigortacılık tarihinde görülmüş bir şey değil”
"Zarar edenler nasıl sermaye artıracak bu soru işareti"
Gelinen durum itibariyle Hazine’nin yasalar gereği şirketlerin sermaye yeterlilik rasyolarına bakacağını ve bu zararların getireceği yeni sermaye yüklerinin olacağına işaret eden Gürkan, şirket sermayedarlarının bunu nasıl koyacağının büyük bir soru işareti olduğunu söyledi. “Bu anlamda yeni birleşmeler mi olacak, veya yeni satın almalar mı olacak” diyen Gürkan şöyle konuştu: “Hala yurtdışından ilgi sürüyor. Türkiye’de şirketler zarar ediyor derken, yabancı ilgisi sürüyor demek çelişkili gelebilir. Fakat şu bir gerçek ki gelişmiş ülkelerde sigorta pazarı doymuş durumda. Bu şirketlerin kazandıkları paraları ülkelerinde dönüştürebilecekleri fazla fırsatları yok ve ellerindeki fonun yatırıma dönüştürülmesi lazım, söz konusu şirketlerin büyümesi lazım. Mecburen bu şirketler doymamış pazarlar, önü açık pazarlar arıyor. Türkiye bu anlamda en popüler ülkelerin başında geliyor. 70 milyon nüfus, bunun yüzde 40’ı da 26 yaş altında. Yüzde 6’ya yakın büyüyen bir ekonomi. 100 $ kişi başına düşen prim. Bu durum çok büyük potansiyel. Türkiye bu nedenle hala çok cazip.”
"Karlılığı belirlemek şirketlerin elinde"
Sigortacılıkta karlılığı belirlemenin tamamen şirketlerin elinde olan bir durum olduğunun altını çizen Gürkan: “ Pazar payına oynuyorsanız ve rekabet varsa , siz de doğal olarak fiyatlarınızı ucuzlatmak zorundasınız ki bu da otomatik olarak zarar doğurur. Yok pazar payına oynamıyorsanız, karlılığa oynuyorsanız ve fiyatınızı doğru seviyelere getirirseniz karlılığınız kaybolmaz. Onun için bu durum şirket yönetimlerinin kararına bağlı. Türkiye pazarına girmiş bazı yabancı gruplar son derece temkinli ve belli bir zarar alt-limitinde hareket ediyorlar. Bu şirketler fazla rekabet etmiyerek, pazar payına da oynamadan beklemede kalıyorlar. Bu karar kriz dönemi düşünüldüğünde gayet mantıklı. Bazı gruplar ise global büyüklüklerini kaybetmemek adına rekabetin içine girip karlılıktan fedakarlık ediyorlar ve pazar payını korumaya çalışıyorlar.”diye konuştu.
"Sigorta insan hayatına girmeye başladı"
Sektörün ilk çeyrek sonuçlarını değerlendiren Servet Gürkan, rekabete rağmen bir büyüme gözlendiğini de söyledi. Prim üretiminde enflasyonun üstünde bir büyüme görüldüğünü ifade eden Gürkan; “Sektörde bakıyorsunuz çok ciddi bir tanıtım yok. Bu alanda çok ciddi kullanılacak araçlar olmasına rağmen bunlar kullanılmıyor. Yasa koyucunun; teşvikler, zorunlu sigortalar, sübvansiyonlar açısından geniş bir düzenlemesi de yok. Ama ilginçtir artık sigorta insan hayatının önemli bir parçası olmaya başlıyor. Sigorta artık insanların hayatına girmeye başladı.”diye konuştu.
"Sermayedarların sabrını merak ediyorum"
Sektöre bakıldığında pazar payında veya primde büyüme olduğunu dikkat çeken Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü; “ Karlılığa bakarsanız sonuçlar kötü. Geçen sene de bunu konuşuyorduk. İlk çeyrekte de kötü bilançolar var. O nedenle sabrın nereye kadar olduğunu merak ediyorum, beklentinin ne olduğunu çözemiyorum. Sermayedarın ne zamana kadar hoşgörü göstereceklerini ben de merak ediyorum.”
"AON Benfield Türkiye bölge merkezi oluyor"
AON’un Türkiye’deki geçmişinin 15 yılı aştığını ve bu sürede gelinen noktanın büyük bir başarı olduğunu söyleyen Gürkan, AON Global’in, Türkiye ofisine çok destekleyici ve sıcak baktığının altını çizdi. AON’un, Türkiye’deki potansiyeli gördüğüne işaret eden Gürkan; “AON Global, büyümenin bizim gibi ülkelerde olacağını tespit ediyor. Bölgesel roller üstlenmeye başladık. Sorumluluk istiyorduk ve bunu da bu yıl başardık. Ortadoğu ülkeleri, İsrail, KKTC, Türki Cumhuriyetler’e yönelik, modelleme ve fianasal analiz hizmetlerini Aon Benfield Istanbul ofisinde vereceğimiz bir ekip kuruyoruz. Aon Global’in bir merkezi olduk ve diğer ofislere buradan hizmet vereceğiz. İleri aşamada, brokerlik açısından da bunu yaparsak işlerimiz daha da büyüyecek. Bu amaçla, iki Belçika’lı aktüer istihdam ettik. Yeni istihdamlar yapacağız ve yeni ofis arayışındayız. Bu tabii bizim için çok önemli bir gelişme. Kadrosuyla, yazılımıyla, know-how’ıyla bahsettiğimiz altyapı milyon dolarlık bir altyapı. Burada kullanılan yazılımlar çok pahalı. Ülkelerdeki doğal afetlerin yaratacağı riskleri ölçebilen, şirketlerin sermaye yeterliliğini ölçebilen yazılımlar ve AON bunlara sahip. Bu sayede burada bir bilgi havuzu oluşacak. Bölgesel riskleri görebileceğiz. Bu da sigortacılık için önemli bir bilgi kaynağı olacak.”
Sigorta şirketlerine teknik anlamda danışmanlık hizneti de verdiklerini belirten Gürkan, bunun satış ve yeni ürün geliştirme bazında olduğunu ifade etti. Nisan ayı içinde, Türkiye’de pek fazla bilinmeyen sanat sigortaları konusunda bir seminer gerçekleştirdiklerini hatırlatan Gürkan; “ Birincisi bizim gibi global şirketlerin diğer ülkelerde deneyimleri var. Biz gelişmiş ülkelerde uygulanan sigortacılık ürünlerini buraya getiriyoruz. İkincisi ürünle karlılık arasında ilişkide hem reasürans faktörü hem de risk faktörü var bu iki faktör arasındaki optimum faydayı bulmaya yardımcı oluyoruz. Risk karşısında ne kadar koruma almalıyım, çok koruma alırsam karlılığım düşer mi, az koruma alırsam büyük bir hasar karşısında riskim artar mı? İşte bu nedenle, iyi bir denge oluşturmak konusundaki danışmanlığımız böyle oluyor.”dedi.
Sanat sigorta semineri verdikten sonra ülkemizdeki iki önemli koleksiyondan teminat çalışması isteği geldiğini belirten Gürkan, ülkemiz gündeminde olan nükleer enerji konusunda da şimdiden oluşabilecek risklere yönelik çalışmalar yaptıklarını da sözlerine ekledi.
Doğal afetler konusuna da değinen Gürkan, doğal afetlerin sigorta sektörünün en büyük riski olduğunu söyledi. Gürkan şöyle konuştu; “Dünyanın herhangi bir ülkesinde yanan bir fabrika, denizde bir kum tanesi gibidir. Doğal afetler ise, sigorta şirketlerinin en çok dikkat ettikleri bölümdür. Doğal afette her an her şey olabilir. Şirketler bu tür olayların olabileceğini düşünerek hareket etmeli. Bu nedenle bireylerin de bu tür afetlerin olabileceğini düşünerek ve çok küçük bedel ödeyerek kendilerini güven altına alması gerekir.”
"Aracı kurumuz ve durumumuz çok iyi"
AON Benfield olarak bir aracı kurum olduklarının altını çizen Servet Gürkan, şirket olarak durumlarının çok iyi ve rahat olduğunu söyledi. “Risk taşıyıcı değiliz. Aracılık görevini uzmanlık şartları ile verdiğimiz, yol gösterici olup, teknik destek sunduğumuz ortamda bize daha çok ihtiyaç oluyor.” diyen Gürkan şöyle konuştu; “ Kaosun olduğu ortamda bir bilene sormak bilinen bir gerçek. Reasürans terzi usulü yapılması gereken çok kapsamlı ve uzmanlık gerektiren bir uygulama olduğu için, reasürans müşterilerine çok ciddi analizler hazırlamamız gerekiyor. Riskler üzerine teknik analizler yapıyoruz. Bu analizler şirketlerin gerçek reasürans ihtiyaçlarını ortaya çıkarıyor. Bizim gibi danışman şirketler bu tür ortamlarda yararlı ve popüler hala geliyor. AON Benfield olarak Türkiye’deki faaliyetlerimizden son derece memnunuz. Pazar payımız yüzde 50’nin üstüne çıktı. Bu bizim için son derece iyi bir gelişme.”
"Sigortanın önemi adım adım öğretilmeli"
Ülkemizde sigortacılığın gelişmesi için eğitimin çok önemli olduğuna dikkat çeken Gürkan, deneme yanılma şeklinin öğrenme açısından çok önemli olduğunu fakat sigortacılık açısından bunun en kötü yol olduğunu söyledi. “Bir şey olacak ve öğreneceğiz. Deprem olacak ve sigorta yapacağız.”diyen Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü “ Bu öğrenme sigorta sektörü açısından anlık prim artışları yaratabilir ama bu kalıcı olmaz. İnsanoğlu sağduyuludur ve mantıklıdır, bir şeyi doğru anlatırsanız mutlaka öğrenecektir. Topluma sigortanın önemini adım adım öğretmek gerekir. Teşviklerle, zorlamalarla , acı tecrübelerle bir yere varamayız ve yüzde yüz başarı elde edilemez. Sigorta şu anda banka ile bilinirlik açısından ilk sıralarda yer alıyor. Bu finans aracına herkesin yakından bakması gerekir. Çünkü bu kadar etkin ve ucuz bir fon kaynağı bulamazsınız. Düşünsenize bir çanağa herkes bir lira koysa 70 milyon lira eder. ”
"Reasüransdaki olumlu hava rekabetteki olumsuzlukları dengeledi"
Sigorta sektöründe işin en önemli bacağının reasürans olduğunu ifade eden Servet Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü: “ Reasürans sermaye demektir. Belki işletme sermayesi gibi nakit para olarak değildir ama ona eş değerde güç yaratır, “ben sana güvence veriyorum bunu kullan iş yap” der. Sektörün 2009’da bir şansı oldu, o da dünyada çok büyük felaketler olmadığı için fiyatlar düştü. Reasürans maliyetleri azaldı. Bu da sigorta şirketlerini rahatlatıcı bir şey oldu. Reasürans maliyetleri sermaye içinde önemli bir kalem olduğundan, şirketler ek bir kaynak bulmuş gibi oldu. Bu olumlu durum, rekabetten kaynaklanan olumsuz durumları da dengeledi. Olumlu sonuç bizlere iyi yansıdı. İşlerimiz çoğaldı. Ülkemiz sigorta sektörü açısından, sonuçtan mutluyuz.”