"Üzmez'e düzenlenen rapor, yok hükmündedir"
TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, Üzmez'in tahliye edilmesiyle ilgili olarak, basın toplantısı düzenledi
ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, yazar Hüseyin Üzmez'in "Çocuğa cinsel istismar" iddiasıyla yargılandığı davada, İstanbul Adli Tıp Kurumunca verilen raporun kabul edilemez olduğunu belirterek, "Hüseyin Üzmez olayında düzenlenen hızlandırılmış adli tıp raporu bilimsel olarak geçersiz, hukuken yok hükmündedir" dedi.
Bilaloğlu, Vakit gazetesi yazarı Üzmez'in Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tahliye edilmesiyle ilgili olarak, TTB'de basın toplantısı düzenledi.
TTB Genel Sekreteri Bilaloğlu, burada yaptığı konuşmada, TTB, İstanbul Tabip Odası, Bursa Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Adolesan Sağlığı Derneği ve Türk Pediatri Kurumunun, raporun bilimsel incelemesini yapmak ve kapsamlı bir değerlendirme raporu oluşturmak üzere çalışmalara başladığını hatırlattı.
Adli Tıp Kurumu'nun düzenlediği raporu, basına yansıyan bilgiler çerçevesinde öncelikle usul açısından ele aldıklarını belirten Bilaloğlu, "Hüseyin Üzmez olayında düzenlenen hızlandırılmış adli tıp raporu bilimsel olarak geçersiz, hukuken yok hükmündedir. Bu rapora dayanarak gerçekleştirilen tahliye işlemi gözden geçirilmeli, yeniden değerlendirilmelidir" dedi.
"Sanığın korunduğu kuşkusu doğuyor"
Bilaloğlu, Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nca mağdur B.Ç.'nin 19 Eylül 2008 Cuma günü muayene edildiğini ve 22 Eylül Pazartesi raporun hazırlandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bir adli tıp raporunun hatasız olarak verilebilmesi için gerekli olan aşamalar raporlaştırma sürecini uzatmaktadır ve 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nda bu süre ortalama 3-4 haftayı bulmaktadır.
Durum böyle iken mağdur B.Ç. hakkındaki raporun, muayeneden sonraki bir iş günü içinde hazırlanmış olması ortada 'hızlandırılmış rapor' sürecinin var olduğunu göstermektedir ve bu durum ilgili raporlaştırma sürecine 'müdahale edildiği', 'sanığın korunduğu' kuşkularını doğurmaktadır.
Kamuoyunun aydınlatılması ve ATK üzerindeki kuşkuların kaldırılabilmesi için öncelikle bu sürecin hangi saiklerle ve nasıl gerçekleştirildiğinin Adalet Bakanlığı ve ATK yöneticileri tarafından açıklanması gerekir."
6. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birlikte kadın hastalıkları ve doğum, radyoloji, üroloji, ruh sağlığı ve hastalıkları, çocuk psikiyatrisi, adli antropoloji ve çocuk cerrahisi branşlarından birer üyeden oluşmasının yasal bir zorunluluk olduğunu anlatan Bilaloğlu, "Çocuk psikiyatristi hazır bulunmadan pedofiliyle (sübyancılık) ilgili bir vakanın muayenesinin yapılması ve rapor hazırlanması 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'na aykırıdır ve bu şekilde hazırlanmış bir rapor hukuki açıdan da bilir kişi raporu olarak kabul edilemez" açıklamasında bulundu.
Bilaloğlu, 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nda çocuk psikiyatristi bir üyenin olmamasının raporun bu şekilde hazırlanması için gerekçe olamayacağını, istenildiği takdirde İstanbul'da bir çocuk psikiyatristinin bulunabilineceğini söyledi.
"Görevi ihmal suçu söz konusu "
6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı'nın, ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olmasının da pedofili mağduresi B.Ç. hakkında hazırlanan raporun bilimsel olduğu doğrultusunda kanıt oluşturamayacağını belirten Bilaoğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü ruh sağlığı ve hastalıkları ile çocuk psikiyatrisi uzun yıllar önce birbirinden ayrılmış iki farklı tıp disiplinidir ve birbirlerinin yerine ikame edilemezler. Kurumun verimli ve düzenli çalışmalarını sağlamak ve bu yolda uygun göreceği tedbirleri almak, ATK Başkanı'nın görevleri arasındadır. Oysa beş yılı aşkın bir süredir ATK Başkanlığı görevini yürüten Dr. Keramettin Kurt bu görevini yerine getirmemektedir ve en azından ağır bir görevi ihmal suçu söz konusudur."