"Vakıflar, birbirimize olan bağı güçlendirir"
Erdoğan,"Milliyetçilik ırk esasıyla bir ayrımcılığa gitmek değildir" dedi.
ANKARA- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ağaç kökleriyle yaşar. Kökü olmayan ağaç olmaz. Aynı şekilde milletler de medeniyetler de kökleriyle yaşar" dedi.
Erdoğan, Vakıflar Haftası dolayısıyla TBMM Tören salonunda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, haftanın hayırlı olmasını diledi.
"Vatan, alelade bir toprak parçası asla değildir" diyen Başbakan Erdoğan, "Vatan; o toprağı sevgi, merhamet, şefkatle yoğrulması, can feda edecek kadar sahiplenilmesi ve muhafaza edilmesidir" diye konuştu.
Anadolu ve Trakya'nın bin yıllar boyunca bizim sevgi medeniyetimizle yoğrulduğunu, tarihin en büyük kahramanlıklarına ev sahipliği yaptığı gibi, tarihin en gözde eserlerine de ilham kaynağı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim bu topraklar üzerine kurduğumuz ve dünyaya örnek teşkil eden medeniyet, altını çizerek ifade ediyorum; bir sevgi medeniyetidir. Biz, gerektiğinde vatanımızı savunmak noktasında hiçbir tereddüt göstermeyen, vatanı namus olarak addedip, siperlere koşan ve omuz omuza o siperlerde can feda eden insanların torunlarıyız. Ama aynı zamanda bizler, barış zamanlarında insan odaklı, daha geniş manada canlı odaklı medeniyetler inşa eden, çevresiyle, canlılarla, toprakla, estetikle, tabiatla barışık bir kültürün de takipçileriyiz.
Vakıf medeniyeti, kendisini insanlığa vakfetmek, insanı ve canı hayatın merkezine alarak, insanlığın yararına çalışmak anlayışı üzerine kuruludur. Bu vakıf anlayışı, göçmen kuşlarını da düşünür, garip gurebayı, fakir fukarayı da düşünür, kimsesizi, yolda kalmışı da düşünür.
Bizi birbirimize bağlayan sevgi, merhamet, dayanışma, kardeşlik gibi özellikler, vakıf anlayışıyla daha da güçlenmiş, bizi bir ve beraber yapmıştır. Onun için vakıf demek sağdan soldan toplanılarak oluşturulmuş bir kese değildir aslında. Vakıf denilen aslında kişinin, geçmişteki büyüklerimizin ifadesiyle, ceb-i hümayundan (padişahın kişisel parası) vermek suretiyle bir hayrı inşa etmesi demektir. Bugün bunlar çok farklı şekilde devam ediyor, süre gidiyor."
"Tarihi eserler hayata döndü"
Şu 7,5 yıl içinde Türkiye'nin her köşesinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İsmet İnönü'ye yazdığı o mektuptaki o incelik var ya... Ah ah, o mektubu iyi incelemek lazım, teferruatına girmeyeceğim. Hani diyor ya, 'o camiler, kervansaraylar askerlerden boşaltılsın...' Sadece o değil, orada daha başka şeyler de var. onu eğer incelersek, araştırırsak onların içinde nelerin olduğunu görürüz. İşte biz, oraları onlardan temizliyoruz. Ve bu nesile onları kazandırdık, şimdi de geleceğe kazandırıyoruz. Fark bu.
7,5 yıl içinde tarihi eserlerimiz yeniden hayata döndü. Bunlar ahır olarak kullanılıyordu. Bu ahırlardan temizledik. Bu tarihe ihanet değil midir? İşte bunlardan temizleyerek onları bugüne ve geleceğe kazandırdık. Yeniden can suyuna kavuştular."
"Milliyetçilik, bu toprakların nasıl vatan olduğudur"
Erdoğan, milliyetçiliğin; ırk esasıyla bir ayrımcılığa gitmek olmadığını ifade ederek, "Milliyetçilik, bu ülkeyi var eden, kardeşliğe, dayanışmaya, paylaşmaya sırtını dönmektir diye asla düşünmüyorum. Milliyetçilik, bu toprakların nasıl vatan olduğudur, bu milletin nasıl teşekkül ettiğidir, hangi iklimde doğup, hangi atmosferde büyüyüp, geliştiğini idrak etmek ve bunun gereğini yapmaktır" dedi.
Erdoğan, Vakıf Haftası açılışı dolayısıyla TBMM'de düzenlenen törende yaptığı konuşmada, iktidarları döneminde vakıflar alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Türkiye'de 1996-2002 yılları arasında sadece 46 tarihi eserin onarımının yapıldığına işaret eden Erdoğan, 2003-2009 yılları arasında ise 165 hamam, 26 kervansaray, 76 han, 26 bedesten, 21 imaret, 13 kilise, 3 mevlevihane, 19 çeşme, 30 kümbet ve 4 şadırvan da dahil olmak üzere, yaklaşık 3 bin 400 eserin restorasyonunun tamamlandığını bildirdi.
Erdoğan, şu anda 250 kültür varlığının restorasyonunun devam ettiğini, bu yıl içinde toplamda 500 eseri daha tamamlamış olacaklarını ifade etti. Adana'dan Zonguldak'a, Aksaray'dan Batman, Osmaniye, Diyarbakır'a kadar 81 ilde tarihi eserlerin izini sürdüklerini dile getiren Erdoğan, bunlar için kaynak ürettiklerini, ellerinden tutup ayağa kaldırdıklarını anlattı.
"Milliyetçilik ırk esasıyla bir ayrımcılığa gitmek değildir"
Erdoğan, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya, Afrika'da kültür varlıklarının izini sürdüklerine işaret ederek, "Atalarımız nerelere gitmişler, neler yapmışlar. Biz, şimdi 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının dışına çıkamıyoruz. Hele hele bazıları Ankara'nın dışına çıkamıyor" diye konuştu.
İstanbul, Bursa, Konya, Kayseri büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin, sınırları içerisindeki yüzlerce eseri bu dönemde restore ettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, bizi biz yapan, bizi var eden o ruh kökünden yola çıkıyor, geçmişten aldığımız ilhamla geleceğimiz için bir ufuk çizmenin mücadelesini veriyoruz. Büyük düşünenler, işte bugünlere ulaşan, yüzlerce yıldır, asırlardır ayakta duran bu eserlerin oluşmasını sağladı. Onlar bizi var ettiler, inşallah biz de yarınların var olmasına vesile oluşturacak tohumları atıyoruz. Bizlerde büyük düşünüyoruz. Geleceğe eserler bırakmak için emek sarf ediyoruz.
Lütfen farklı yerlere çekilmesin; milliyetçilik ırk esasıyla bir ayrımcılığa gitmek değildir. Milliyetçilik, ben bu ülkeyi var eden, kardeşliğe, dayanışmaya, paylaşmaya sırtını dönmektir diye asla düşünmüyorum. Milliyetçilik, bu toprakların nasıl vatan olduğudur, bu milletin nasıl teşekkül ettiğidir, hangi iklimde doğup, hangi atmosferde büyüyüp, geliştiğini idrak etmek ve bunun gereğini yapmaktır. Süleymaniye'nin her bir tuğlası, kerpici, taşı farklı coğrafyalardan getirilmiş olabilir, her bir ahşap, çivi, hat farklı bir elde işlenmiş olabilir. Ama Süleymaniye tek başına, tek bir vücut olarak bu ülkenin tamamının, tarihin, medeniyetimizin, kültürümüzün, birlik, bütünlük ve kardeşliğimizin özetidir. Bugün bizim millet tasavvurumuzun da özünde bu vardır. Bizler aynı vatan üzerinde, aynı bayrak altında aynı idealler altında birlemiş bir milletiz. Dili, dini, ırkı, etnik kökeni, rengi ne olursa olsun, biz tıpkı Süleymaniye, Selimiye, Sultan Ahmet, Galata Kulesi, Akdamar Kilisesi gibi bu toprakların ortak sahibiyiz ve bu toprakların ortak eseriyiz. Nasıl geçmişi birlikte inşa ettiysek,aynı şekilde geleceği de kimsenin kuşkusu olmasın birlikte inşa edeceğiz."