"Yargıyı hizaya getirme operasyonu"
YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, yargı mensupları hakkındaki soruşturmalara ilişkin açıklamalarda bulundu
ANKARA - Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Belirli yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, bir soruşturma sürecine yetkisiz birimlerce dahil edilmeleri, yargıdan hesap sorma, siyasi iradeyi geçmişte denetlemiş veya siyasi irade tarafından listelenmiş yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, dolayısıyla yargıyı hizaya getirme operasyonudur" dedi.
YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, yargı mensupları hakkındaki soruşturmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yüksek yargıçlar ve birinci sınıfa ayrılmış veya ağır ceza mahkemesi heyetine dahil yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi kapsamı dışında kaldıklarını hatırlatan Eminağaoğlu, şöyle konuştu:
"Bu durum biline biline, CMK'nın 250. maddesi kapsamı dışında kalan belirli yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, istihbari takipler de dahil uzunca bir süre polis elinde biçimlendirilip belirli aşamaya getirilen, bu yöntemle yasa hükümleri dolanılmak suretiyle hiçbir evrensel ölçütle bağdaşmayacak biçimde, hukuksuz toplanan kanıtlarla, bir soruşturma sürecine yetkisiz birimlerce dahil edilmeleri, süresi dolan bu kararların muhataplarından ısrarla gizlenerek itiraz etmelerinin engellenmesi, daha sonra bu yetkisiz birimlerce soruşturmadan el çekilip Adalet Bakanlığının devreye sokulması, hukuk tarihimizde bugüne kadar eşi görülmemiş, yargıdan hesap sorma, siyasi iradeyi geçmişte denetlemiş veya siyasi irade tarafından listelenmiş yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, dolayısıyla yargıyı hizaya getirme operasyonudur.
Yargının bu yöntemlerle terörist muamelesine tabi tutulması, yargı erkine, yani ulusa, yani devlete terörist demekle eş anlamlıdır. Üstelik kişilerin değil, hedef alınan mahkemelerin basılarak kararlara el konulmasının hiçbir açıklaması olamaz. Bu anlayışa göre erkler ayrılığının varlığı bile, darbe ortamı demektir. Çünkü bağımsız yargı siyasi iktidarı denetleyebilir, sınırlandırabilir. Bu anlayış bir an önce terk edilmeli, siyasi irade, mevcut soruşturmaları kötüye kullanmamalı, fırsat olarak görmemelidir."
Eminağaoğlu, siyasi iktidarın, "yargı dahil bana hiç kimse dokunamaz, dokunursa dokunan yargı da olsa bu beni kısıtlamaktır. Beni yargı değil sadece sandık denetler, denetleyen yargı da olsa darbeci olur" anlayışıyla hareket ettiğini öne sürerek, yargıyı sadece alacak-verecek işleri ile görevli duruma itme çabasının, hukuk devletinin varlığını tehlikeye sokacağını kaydetti.