Rekabette çözüm inovasyon mu?
Canan ÖZSOY / GE Türkiye CEO
İnovasyon, iş dünyasının orta yerinde, büyük puntolarla yerini aldı ve kendi egemenliğini ilan etti. O olmadan, bir ülkenin (bir şirketin ya da işletmenin) bile günümüzde kalkınamayacağı konusunda artık herkes hemfikir. Çünkü inovasyon, bir ülkenin küresel pazardaki rekabet gücünü artırması açısından çok kritik bir rol oynuyor.
Peki, bir ülke kendi inovatif gücünü mü yaratmalıdır yoksa yabancı sermayenin de katkılarıyla inovatif gücünün temelini bu sermayedeki Ar-Ge gücüyle mi birleştirmelidir? Aslında yanıt her iki soru için de "evet" olmalıdır. Bu çerçeveden baktığımızda, yenilikçi ve ileri bir teknolojiye sahip Türk ürünleri, hem ihracatta hem de iç pazarda güçlenecek ve rekabetin yoğun olduğu küresel pazarda Türkiye'nin konumunu daha da yukarıya taşıyacaktır. Çünkü Türkiye, gelişen ekonomiler arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biridir. Genç ve dinamik nüfusunun yanı sıra, yüksek büyüme potansiyeli sayesinde önümüzdeki on yıl içerisinde dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelme potansiyeline de sahiptir. Türkiye'nin büyüme potansiyeli göz önüne alındığında, bu hedef gerçekçi görünmektedir. Ancak, 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için Türkiye'nin sağlam ekonomik politikalar uygulaması, yerel ve yabancı yatırımcılar için çekici bir pazar sağlaması, küresel pazarda daha iyi ve sürdürülebilir bir şekilde rekabet edebilmek için kalifiye bir işgücü yaratması ve inovasyona odaklanması gerekiyor.
General Electric (GE) geçtiğimiz günlerde, şirket liderlerinin inovasyonu tetikleyen faktörler ve inovasyonun önündeki engellere olan bakışını, bu algıların şirket stratejilerini nasıl etkilediğini araştıran "Yenilikçilik Barometresi"nin sonuçlarını açıkladı. Bu yıl 3'üncüsü yayınlanan araştırma, Türkiye'nin de dâhil olduğu 25 ülkeden yaş ortalaması 43 olan 3 bin 100 üst düzey yöneticinin "inovasyona yönelik" görüşlerini içeriyor. Araştırmaya göre; Türk şirketlerinin gelecekteki performanslarını inovasyon stratejileri etkileyecek. Araştırmaya Türkiye'den katılan yöneticilerin yüzde 92'si inovasyonun şirketleri için stratejik bir öncelik olduğunu düşünüyor.
GE, ortaya koyduğu araştırma neticesinde, Türkiye'nin inovasyon yetkinliğini güçlendirmek için şu stratejileri ve yaklaşımları öneriyor:
- Tersine inovasyonun benimsenmesi
- İniversitelerle özel şirketler arasındaki işbirliğinin arttırılması
- Fikri mülkiyet haklarının daha iyi korunması
- Yeni inovasyon ve değişim dalgası olan endüstriyel internetin benimsenmesi
Tersine ınovasyon
Tersine inovasyon, gelişmekte olan ülkelerin inovasyon çalışmalarına ağırlık verme ve küresel pazarda daha rekabetçi olma çabalarından ortaya çıkan yeni bir terimdir. Tersine inovasyon terimi ilk olarak 2008'de, GE'de Baş ınovasyon Danışmanı görevindeyken Prof. Vijay Govindarajan tarafından Hindistan'da GE Healthcare'i analiz etmesi istendiğinde kullanılmıştır. Tersine inovasyon, dünyada on yıllardır kullanılmakta olan glokalleşme kavramının tersi olarak geliştirilmiştir. Glokalleşme, ürünlerin zengin ülkelerde üretilmesi ve tüm dünyaya dağıtılmasına dayanmaktadır. Ancak, bugün koşullar değişmiştir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki yoğun nüfus artışı ve zengin ülkelerdeki büyümenin yavaşlaması, tüketimin Doğu'ya doğru kayması anlamına gelmektedir. Çok uluslu şirketlerin yeni koşullara adapte olması ve gelişen bu yeni pazarlar için uygun ve ekonomik ürünler üretmesi gerekecektir. GE bu süreci 2009'da 1 bin dolarlık taşınır bir EKG cihazı ve 15bin dolara satılan taşınabilir, PC-tabanlı bir ultrason cihazı olmak üzere 2 sağlık cihazını pazara sunarak başlatmıştır. Bu cihazlar başlangıçta gelişmekte olan pazarlar için geliştirilmiş olsa da (EKG cihazı Hindistan'ın kırsal bölgeleri, ultrason cihazı da Çin'in kırsal bölgeleri için geliştirilmiştir), bugün iki cihaz da ABD'de satılmakta ve bu tarz makineler için yeni kullanım alanlarına öncülük etmektedir.
Üniversitelerle özel şirketler arasında işbirliğinin arttırılması
Türkiye'deki üniversite - endüstri işbirliği, 2001'de Teknoloji Geliştirme Bölgeleri hakkındaki kanunun kabul edilmesiyle hızlanmıştır. Ana hedefler: Türkiye endüstrisini ürün ve üretim süreçlerinin inovasyonu; ürün kalite ve standartlarının yükseltilmesi; verimlilik artışı; üretim maliyetlerinin düşürülmesi; inovasyonun ticarileştirilmesi; girişimcilik; KOBı'lerde yetkinlik oluşturma; araştırmacılar için iş imkânları; teknoloji transferi ve yabancı yatırımların arttırılması yoluyla rekabetçi ve ihracat odaklı bir yapıya dönüştürmek üzere üniversiteler, araştırma kurumları ve özel şirketler arasında işbirliği sağlamaktır. TGB'ler Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanmakta ve yakın işbirliği sağlamak için çoğunlukla önde gelen üniversitelerin kampüslerinde yer almaktadır. TGB'lerde kurulan şirketler, hem akademik personeli hem de üniversitelerdeki öğrencileri istihdam edebilmektedir. TGB'lerin sayısı son yıllarda neredeyse iki katına çıkarak, özellikle yazılım geliştirme, otomotiv, savunma ve elektronik alanlarında inovasyon ve girişimciliği teşvik etmiştir. Büyük şirketler, bu kritik dönemeçte özellikle faydalı bir rol oynayabilir.
Fikri mülkiyetin haklarının daha iyi korunması
Fikri mülkiyet koruması olmadan, yenilikçiler gerçekleştirdikleri inovasyonların maliyetini geri alamayacaktır. Hükümetler tarafından yenilikçilere ürünlerini "üretmek, kullanmak veya satmak" ya da "kopyalamak" isteyenlerden ücret talep etme hakkının tanınması, onlara hem inovasyon maliyetlerini karşılama hem de çabaları sonucunda kâr etme imkânı tanımaları sebebiyle fikri mülkiyet haklarının korunması için en önemli konular olarak gösterilmektedir. Türkiye, daha fazla Ar-Ge yatırımı çekmek istiyorsa, fikri mülkiyet hakları konusunda daha iyi koruma sağlamalıdır.
Yeni inovasyon ve değişim dalgası olan endüstriyel internetin benimsenmesi
Son 200 yıl içerisinde dünya pek çok inovasyon dalgası yaşamıştır. Yeni inovasyon çağı da endüstri ve internet devrimlerinin birleşmesinden doğmaktadır. Şirketler, son on yıl içerisinde internet tabanlı teknolojileri endüstriyel uygulamalarda kullanmaya başlamıştır. Dünya Bankası ve General Electric'in analizine göre, endüstriyel internet bugün küresel ekonominin %46'sını sağlama potansiyeline sahiptir.
Endüstriyel internet, şu anda gerçekleşmekte olan ve bir kısmı teknolojik, diğerleri ise sistem, ağ ve süreç yenilikleri olan bir dizi inovasyonun sonucudur. Endüstriyel internetin potansiyelini anlayacak ve bu tür yeniliklerin geliştirilmesi için gerekli yasal çerçeveyi sağlayacak ülkeler, endüstriyel internet devriminin önderleri olacaktır.
Doğu'nun gelişmekte olan ekonomileri arasında bir köprü sağlayan benzersiz konumuyla Türkiye, bu teknolojileri erken benimsemesi durumunda, bu yeni devrime öncülük edecek ülkelerden biri olma kapasitesine sahiptir.
************
(1) Tersine inovasyon, ilk olarak gelişmekte olan bölgelerde uygulanması daha muhtemel olan her türlü inovasyondur. Vijay Govindarajan tarafından yapılan bu tanım vedaha fazla bilgi için lütfen bu blogu ziyaret ediniz: http://www.tuck.dartmouth.edu/people/vg/blog-archive/2009/10/what_is_reverse_innovation.htm
(2) Tersine ınovasyon ve GE'nin çalışmaları hakkında daha fazla bilgi için Vijay Govindarajan'ın 2009'da Harvard Business Review'da yayınlanan makalesini inceleyebilirsiniz : http://hbr.org/2009/10/how-ge-is-disrupting-itself/ar/1
(3) Bkz. William Fisher, Harvard University-USA, Intellectual Property and Innovation: Theoritical, Emprical, and Historical Perspectives". Kaynak: http://cyber.law.harvard.edu/people/tfisher/Innovation.pdf