Remziye Hanım

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

DENİZLİ'DEN / Şenay ÇOPUR

Bir yıl önce jüri üyeliği yaptığım bir öykü yarışmasının konusu "eşitlik"ti. Ortaöğretim 9 ve 10'uncu sınıf öğrencileri arasında gerçekleştirilen yarışmaya katılan genç kalemlerin eşitliği hep aynı noktadan algılaması dikkatimi çekti. Öykülerin yüzde 90'nında eşitlik kavramı cinsiyet eşitliği boyutunda işlenmiş ve bu boyutta da ana tema kız çocuklarına eğitim öğretim hakkının verilmeyişi olmuştu.

Bu durum yazarların yaşlarını ve de kız çocuklarının okutulmasına yönelik yürütülen kampanyaları, okula gitmesine izin verilmeyen kız çocuklarının dramına ilişkin yazılı ve görsel basındaki haberleri, filmleri, kitapları dikkate aldığımızda doğal bir sonuç aslında. Ancak gençlerin eşitliği sadece cinsiyet eşitliği bağlamında bunu da sadece eğitim öğretim hakkı olarak algılıyor olması toplumsal geleceğimiz açısından düşündürücü.

Eşitliği ırk, dil, din gibi boyutlarından arındırıp sadece cinsiyet boyutu ile ele aldığımızda yine bu öykülerde eksik kalan bir yan vardı, o da iş hayatında kadın erkek eşitliği. Birkaç yıl sonra iş hayatına atılacak olan eli kalem tutan dolayısıyla bence duyarlılıkları yüksek bu gençlerin bu konuda gözlemlerde bulunmaması ise üzücü.

Çünkü yarışmada kaleme alınmayan ancak gerçek hayatta cinsiyet eşitsizliğine inat başarı öykülerinin kahramanı olan kadınlarımız var gençlerimizin örnek alması gereken.

İşte bunlardan sadece biri Remziye Güvenç, Güvenç Boya'nın Genel Müdürü.

Eşi ile birlikte Almanya'da işçilik yaptıkları dönemlerde edindikleri birikimlerini eşi ülkeye kesin dönüş yaptıklarında Denizli tekstil sektörünün ilk boyahanelerinden birini kurarak yatırıma dönüştürüyor. "Hem de 1978 yılında yani aslında ülkede hiç de yatırım yapılacak bir ortam yokken. Herkes birbiriyle kavga ederken" diyor Remziye Hanım, o dönemleri anlatırken.

Remziye Hanım 7 yıl önce eşini kaybediyor. O vakte kadar boyahaneye birkaç defa yolu düşen hatta bu gidişler de sadece eşini arabada bekleyecek kısa süreli gerçekleşiyor. "Eşim 'buralar kadınlara göre değil, siz arabada bekleyin' derdi. Bu bekleyişler sırasında biz de görümcemle birlikte eşim görmeden kantara çıkar tartılırdık" cümleleri ile de az söyleyip çok şey anlatıyor Remziye Hanım iş hayatında kadının yerine dair.

Ancak eşini kaybedince işin başına geçmek zorunda kalan ve sonrasında Yeşilçam filmlerini aratmayacak bir hikayenin ortasında kendini bulan Remziye Hanım, çevresinin kadın başına ne işin var oralarda sat fabrikayı gez toz demelerine inat, işi bilmiyor diye kötü niyetle yaklaşan personellere, akrabalara, dostlara inat mücadelesinden vazgeçmeyen, kriz döneminde Denizli'nin yaşadığı istihdam kaybına katkı sağlamadan, firmayı dimdik ayakta tutmayı başaran ve Denizli Sanayi Odası'nın ilk ve tek kadın meclis üyesi olan bir iş kadını oluyor.