Romanlar, ayrımcılığın suç sayılmasını istiyor
Roman Çalıştayı sonuç raporuna göre, Romanlar TOKİ'nin kendilerine dar, ancak bahçeli evler yapması gibi isteklerlerde bulunuyor
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - "Roman Çalıştayı"nın sonuç raporunda, Romanların, "kendilerine yönelik ayrımcılığın suç sayılması için kanun değişikliği yapılması, cuma hutbelerinde Romanların işlenmesi, ders kitaplarında Romanlarla ilgili bilgilere yer verilmesi, üniversiteyi kazanan fertlerine burs imkanı sağlanması, müzisyenlerin sosyal güvenceye kavuşturulması, TOKİ'nin kendilerine dar, ancak bahçeli evler yapması" gibi istekleri yer aldı.
Devlet Bakanı Faruk Çelik'in öncülüğünde 10 Aralık 2009'da Türkiye'nin 36 ilinden, 5 federasyon ve 80 dernek temsilcinden oluşan 120 kişilik Roman grubunun bir araya geldiği "Roman Çalıştayı"nın sonuç raporuna göre, Türkiye'nin hemen hemen her ilinde büyük çoğunluğu yerleşik olmak üzere 500 bin Roman yaşıyor. Bazı kaynaklarda bu rakamın 2 milyon olduğu ifade edilirken, Romanların büyük çoğunluğu Trakya ve Marmara bölgelerinde ikamet ediyor.
Sayıları 20 bini bulduğu ifade edilen göçebe olanlar dışında, Romanların hemen hepsi, yaşadıkları yerleşim birimlerinin varoşlarında veya kenar mahallelerinde güç koşullarda sağlıksız bir şekilde hayatlarını sürdürüyor. Sanıldığının aksine göçebe olanlar yerleşik olanlara göre daha iyi ekonomik imkanlara sahip bulunuyor.
Türkiye'de Romanların büyük çoğunluğu "Romani" diliyle konuşuyor. Romani dilinin Anadolu'daki kullanımında Türkçe sözcüklere sık rastlanırken, Balkanlar'da Yunanca'dan gelme sözcükler ön plana çıkıyor.
Sonuç raporuna göre, Romanlar, bir "adlandırma" sorunu da yaşıyorlar. Türkiye'de yaygın olarak kullanılan "Çingene" adına, Roman toplumu içinden bazı guruplar, bu isme yüklenilen olumsuz anlamlar ve yakıştırmalar nedeniyle pek sıcak bakmıyor.
Türkçe'de Romanlar için yaklaşık 20 dolayında isim kullanılırken, bu Romanların yaşadıkları coğrafyanın belli bir bölgeyle sınırlı olmamasından ve kendi aralarındaki etnik ve kültürel farklılıklardan kaynaklanıyor.
Erdoğan'ın "Roman" ifadesini kullansın
Hükümetin "demokratik açılım" çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği Roman Çalıştayı'nda sorunlar "Geçmişle Gelecek Arasında Romanlar", "Romanlar ve Sivil Toplum Örgütleri Birlikte Yaşama", "Çok Kültürlülük ve Romanlar" ile "Ortak Akıl ve Çözüm Arayışları" başlıkları altında ele alındı.
Sonuç raporuna göre, çalıştay katılımcılarının tamamı "toplumda kendilerine yönelik ön yargılar olduğunu" trajik örneklerle ortaya koyarak, "ön yargıların kurbanı olmamak için çocuklarının okul sıralarında, çalışanların da iş ortamlarında kendilerini gizlemek durumunda kaldıklarını" ifade ettiler.
Romanlar, kendilerine yönelik ayrımcılığın suç sayılması için kanun değişikliği talep ediyor. Toplumları ve özellikle de gençlerin özgüvenini sağlayacak çeşitli adımlar bekliyor. Bu konuda "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Roman" ifadesini kullanması" örnek olarak gösterildi.
Ayrıca, cuma hutbelerinde Romanların işlenmesini, ders kitaplarında Romanlarla ilgili bilgilere yer verilmesini, toplumun Roman algısı konusunda araştırma yapılmasını, üniversitelerde Roman Enstitüleri kurulmasını, Romanlarla ilgili tanıtıcı yayınların hazırlanması da istekler arasında yer aldı.
'Çalgıcı' kategorisinden çıkmak istiyorlar
Sonuç raporuna göre, "yaşadıkları sorunların temelinde eğitim yokluğunu veya noksanlığını gören Romanlar, toplumun onlara uygun gördüğü 'çalgıcı" kategorilerin dışına çıkıp, kültürlerini koruyarak daha iyi eğitim almak ve bunun sağlayacağı saygıyı görmek istediklerini" vurguluyor.
Eğitime yeterince önem vermediklerini, Roman toplumu içindeki evlilik yaşının 12-13'lere düşmesinin bu sorunun yaşanmasında temel rol oynadığını kabul eden Romanlar, eğitimcilerin, diğer öğrenci ve ebeveynlerinin Roman çocuklarına yönelik ön yargılı yaklaşımlarının onları okullardan soğuttuğu görüşünü de savunuyorlar.
Romanlar, hükümetten, özellikle eğitim konusunda burs, dershane, mahallelerine yönelik özel kreş ve etüt merkezleri gibi pozitif ayrımcılık beklediklerini ifade ediyor.
Çocuklarının eğitim kurumlarında yaşadıkları "ayrımcılığa" mani olunmasını talep eden Romanlar, gezici eğitim araçlarının bulundukları yerlerde faaliyet yürütmesini, okula kayıtlı olmayan çocuklar için özel girişimlerde bulunulmasını, okuma yazma bilmeyen fertlerine ve özellikle de kadın nüfusa eğitim, üniversiteye hazırlık yapan veya kazanan fertlerine burs verilmesini, uyuşturucu gibi alışkanlıkların önlenmesi için yaşadıkları bölgelerde bilinçlendirme çalışmalarının yapılmasını istiyorlar.
Sonuç raporuna göre, toplulukta ciddi bir sorun olan işsizliğin, mesleki eğitimle aşılabileceğini ifade eden Romanlar, bu kapsamda kültürlerine uygun mesleki eğitim kursları açılmasını, Romanların kültürel varlıkları ve faaliyetlerinin turizm sektörüne taşınmasını, müzisyenlerinin sosyal güvenceye kavuşturulmasını, kamuda veya özel sektörde kimlikleri dolayısıyla yaşadıkları ayrımcılıkların önüne geçilmesini, yoksulluk sınırı altında yaşayan Roman ailelere daha fazla yardım yapılmasını talep ediyor.
TOKİ'den bahçeli evler istiyorlar
Göçebe olsun yerleşik olsun, genellikle toplu halde, bir arada bulunarak hayatlarını sürdürmeyi tercih eden Romanlar, kültürel varlıklarının devamı için TOKİ'nin kendilerine çok katlı binalardaki geniş daireler yerine, yaşadıkları yerlerde bütçelerine uygun dar ancak bahçeli evler yapmasını öneriyor.
Romanlar, gezici Romanlara konaklama yerlerinde kolaylık sağlanmasını istiyorlar.
Sonuç raporuna göre, uyuşturucu maddelerin kullanımının tehlike sınırını aştığını, maddelerin özellikle çocukları tehdit ettiğini vurgulayan romanlar, uyuşturucu kullananlara yönelik özel programlar uygulanmasını talep ediyor.
Romanlar, siyasi parti faaliyetleri içinde yer almaları ve örgütlenmeleri konusunda teşvik edilmeye ihtiyaçları olduğunu düşünüyor ve derneklerin güçlenmesi için düzenli devlet desteği istiyor.
Sonuç raporunda, Türkiye'de Romanlara yönelik ayrımcı uygulamaların dayanağı olarak gösterile bazı yasalarda yapılan değişikliklere de yer verildi.