”Sağlıkta SGK yaptırımlarının uygulanmamasından şikayetçiyiz”

İSTANBUL -  Acıbadem Sigorta Genel Müdürü Ömer Karahan teknik kârlılığı iyi giden nadir sigorta şirketlerinden biri olduklarını kaydederek kurumsal şirketler için yaptıkları ve DoktorA adını verdikleri sağlık paketinin kendileri için bir yıllık değil birkaç yıllık poliçe dönemini başlattığını kaydetti. 

Karahan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) farklarının oturmaması, bazı özel hastanelerin SGK anlaşmalarından vazgeçmesi ve bazılarının SGK'nın ödediğinden %30 fazlası dışında fark alınamaz maddesine alenen uymaması nedeniyle sektörün sıkıntılı olduğunu ve bu konudaki yaptırımların uygulanmamasından şikayetçi olduklarının altını çizdi.

DÜNYA'ya açıklamalarda bulunan Karahan, büyük müşterilerinin kurumsal sigortalarda ihaleye bile gerek duymadan poliçe yenilediğine dikkat çekerek, iyi risk yönetimi ile kârlılıklarını artırdıklarını kaydetti. Birçok kurumsal müşterilerine DoktorA adını verdikleri "Kurumsal Sağlık Yönetimi" programını uyguladıklarını belirten Karahan, "Bu çerçevede sigortacılık değil, aslında o kurumun sağlık departmanı haline gelip ve hatta işyeri hekimliği hizmetlerini de üstlenerek sağlık yönetimi yapıyoruz" diye konuştu.

"Klasik sigortacı hiçbir önleyici tedbirle ilgilenmezken biz işyerinin çalışma koşullarından, hijyeninden, ergonomisinden çalışanların herbirinin bireysel risklerine kadar ölçüp hastalık ortaya çıkmaması için elimizden geleni yapıyoruz" diyen Karahan, "Bu bakış çalışanları mutlu ederken sigorta şirketini de her almak istediği sağlık hizmetinin önüne set çeken, bürokrasi yaratan soğuk bir şirket olarak algılanmaktan çıkartıyor.

Sigorta güvencesi altında olanlar için şirket onun sağlığını düşünen, iyiliğini isteyen bir aile hekimi konumuna geliyor. Böylece işvereni de memnun ediyor, bu sayede çalışanı mutlu oluyor, hem de hizmeti ayağına gelmiş oluyor. Ayrıca sene sonunda yapılan tasarruflarla bir sonraki sene daha az prim ödüyor" dedi. İyi yönettikleri riskler sonucu fazla kâr edilmesi durumunda bir sonraki yılın primlerinden düşüldüğünü söyleyen Karahan, "Bu sayede artık birkaç yıllık poliçe dönemi başlattık. Şu an birçok şirket 3 ya da 5 yıllık poliçeler almaya başladı. Özellikle büyük sayıda çalışanı

olan şirketlere "sağlığın sigortası değil, riskin yönetimi" teklifi yapıyoruz. Bu durumda diğer şirketlerden farkımızı ortaya koyuyor" diye konuştu.

2009'un tüm sektör için olduğu gibi, kendileri için de zor bir yıl olduğunu kaydeden Karahan, buna rağmen büyümeye devam ettiklerini, bunu yaparken de zararları azaltmaya çalıştıklarını söyledi. SGK farklarının oturmaması, bazı özel hastanelerin SGK anlaşmalarından vazgeçmesi ve bazılarının SGK'nın ödediğinden %30 fazlası dışında fark alınamaz maddesine alenen uymaması nedeniyle sektörün sıkıntılı olduğunu bildiren Karahan, bu konudaki yaptırımların uygulanmamasından şikayetçi olduklarının altını çizdi.

Özel sağlık sigortalarının devletin sağlık kurumlarıyla ilgili tamamlayıcı fonksiyonu, düşüncesinin hâlâ geçerliliğini koruduğunu fakat hastanelerin alabileceği farka sınır koyunca anlaşmalı hastane sayısının çok azaldığına vurgu yapan Karahan, "O hastanelere gidenler için fark çok çok az olduğu için sigortalanacak bir şey kalmadı . Şimdi fark %70'e çıkarıldı deniyor ama bu da yeterli olmayacaktır. A grubu hastaneler için fark sınırı kaldırıldığında tamamlayıcı sigorta tekrar devreye girecek. Buna her zaman hazırlıklıyız" diye konuştu. Domuz gribinin de 2009 yılının can sıkan konularından biri olduğunu kaydeden Karahan, "Gribinin tetkik ve tedavisini ödeyen tek şirket bizdik uzun süre. Sonra diğer şirketler de ödemeye başladı. Eylülde panik başvuruları furyası oldukça ciddi bir maliyete yol açtı ama zamanla durulmaya başladı. Nisan ayı bitene kadar rahat bir nefes alamayacağız gibi görünüyor" dedi.

Türkiye'deki sigorta pazarını değerlendiren Karahan, "Pazar hâlâ potansiyelini koruyor. Her zaman Türkiye nüfusunun en az yüzde 10'unun özel sağlık sigortası alabileceğini savunuyoruz. Sigortalanmayacak kadar zengin bir kesim var ama orta ve orta/üst sınıfın mutlaka sigortalanacağını biliyoruz. Benim inancım, sigortalıya cömert, akılcı ve güvenilir ürünler sunulduğunda, fırsatçı değil insancıl yaklaşıldığında güven artacak ve özel sağlık sektöründe arzın artması ile daha fazla kişi sigortalanacağı yönünde. Tamamlayıcı sigorta yapılabilseydi, bu süreç çok daha hızlanacaktı" diye konuştu. Bireysel sigortalılar arasında sağlık sigortasının pahalı olarak algılandığına işaret eden Karahan, en kaliteli sağlık hizmetini cebinden

karşılayacak güce sahip olmayan her kişinin en azından bir yatarak tedavi planı alması gerektiğini, A, B ve hatta C gelir grubunda kendisi ve sevdikleri için senede birkaç yüz lira ayıramayacak kimsenin olmadığı düşüncesinde olduğunu belirtti.

Grup sağlık sigortalarındaki rekabeti yorumlayan Karahan, hiçbir zaman rekabetin içinde yer almadıklarını kaydetti. "Kendi aktüeryamız, hesap sistematiğimiz var, çıkan rakamı müşterimizin önüne koyarız, aklına yatarsa bizden alır, bütçesi yetmiyorsa ya da bizim çok altımızda fiyat veren olursa ondan" diyen Karahan, "Bir çok şirket bizden ucuz fiyat vermesine rağmen müşterilerimiz bizi tercih ediyor. Bunun arkasında hizmet farklılığımız var. Sektöre hakimiz demek için erken ama yavaş yavaş bu da gerçek oluyor. Biz bir sene agresif büyüyüp patronlardan aferin alıp ertesi sene bir sürü bahane uydurup geri kaçan bir şirket değiliz.

Arkamızda banka ve alternatif satış kanalları yok. O yüzden herkesten daha fazla çalışıyor, yaratıcı fikirler getiriyor, müşteri memnuniyetini ön planda tutuyoruz. Açıkçası rekabet bize sadece pazar dedikodusu şeklinde yansıyor" dedi.

Grup sağlık sigortası yaptırmak isteyen yöneticilere tavsiyelerde bulunan Karahan, yöneticilerin en çok dikkat etmesi gereken hususun, sağlık konusuna sigorta değil, şirketlerinin sağlık yönetimi olarak yaklaşmaları olduğunu belirtti. Sloganımız "Sadece insan sağlığı, sadece insan hayatı... daha önemli bir şeyiniz mi var?" diyen Karahan sözlerini şöyle tamamladı; "DoktorA hizmeti hem çalışan mutluluğu, hem işyeri veriminin artışı hem de bütçeleri açısından son derece ideal bir çözümdür.

Biz bu işi ucuza getirelim, sigortacı zarar ederse etsin, seneye başka şirkete geçeriz diye düşünmemelerini, bir şirketle uzun yıllar çalışmalarını öneririm. Kendi içlerinde bir departman gibi görebilecekleri, hastalıkta ve sağlıkta beraber hareket edebilecekleri, tüm yönetim kademelerinde çok yakın ve iyi iletişim kurabilecekleri bir şirket seçmelerini tavsiye ediyorum."

Acıbadem Sigorta denince akla sadece sağlık sigortası gelmemeli diyen Ömer Karahan, birçok farklı risk faktörüne karşı hayat ve ferdi kaza ürünleri olduğunu belirtti. Acıbadem Kariyer diye adlandırdıklarını işsizlik sigortası ürünlerinin son dönemde çok sattığını belirten Karahan,"Acıbadem profesyonel dediğimiz ürün, bordrosuz çalışanların hastalık ya da kaza sonucu oluşabilecek gelir kayıplarını önlüyor. Acıbadem Okul, ebeveynlerden birinin maluliyeti ya da kaybı durumunda okul hayatının sonuna kadar çocuğun tüm masraflarını üstleniyor. Acıbadem Forma profesyonel sporcuların yurtdışından aldıkları poliçelerin yerine geçti, sık sık basında duyuluyor, 1 milyon Euro'ya kadar gelir kayıplarını güvence altına alıyor" diye konuştu. Sektördeki tüm klasik risk ve hayat ürünlerinin yanında Türkiye'de ilk kez motosiklet sürücülerini de sigortaladıklarını vurgulayan Karahan, "Bilinçli Motor Sürücüsü adlı poliçemiz, kaskı takılı ve sürat motoru hariç diğer her tip motor kullanıcıları için geliştirdiğimiz poliçe. ScubA dalgıçlar için, Pratik Sağlık Sigortası kayak yapanlar için, PruvA yelkenciler için, Parapantçılar için hep makul fiyatlı sigortalarımız var" dedi.

2010 yılını değerlendiren Ömer Karahan, "Önümüzdeki sene teknik açıdan daha düzelmiş sonuçlar bekliyoruz. Sektörün geneline göre daha iyi durumda olacağız. Sağlık sigortacılığında yarattığımız farklılıkla daha da büyüyerek yerimizi sağlamlaştıracağız. Sektörün geneli hâlâ klasik sigortacılık yaptığı için 2009'da yaşadıklarını yaşamaya devam edecek" dedi.