Sahte ve taklit ürünlerin büyüklüğü 10.6 milyar $

Türkiye'de taklit ve korsanın yıllık ekonomik değeri GSYH'nin yüzde 1'ini aştığı tahmin ediliyor. Taklit ürün 135 bin kişilik istihdam kaybı da yaratıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


Yıldız TAŞDELEN ERLİ

İSTANBUL - Türkiye'de sahtecilik, taklitçilik ve korsancılık ekonomik kalkınmayı ciddi şekilde tehdit ediyor. Milletlerarası Ticaret Odası'nın aktif inisiyatiflerinden Sahtecilik ve Korsancılığın Durdurulması için İş Dünyası Eylemi'nin (BASCAP) hazırlattığı "Taklit ve Korsanın Türkiye'deki Ekonomik ve Sosyal Etkileri" çalışmasına göre, ithal edilen, yerel olarak üretilen ve dijital olarak indirilen sahte, taklit ve korsan ürünlerin ekonomi içerisindeki toplam değerinin Türkiye'de 10.6 milyar dolara ulaşarak GSYH'nin yüzde 1'ini aştığı tahmin ediliyor. Sorunun; vergi kayıpları, ek sosyal hizmet ödemeleri, sağlık maliyetleri, doğrudan yabancı yatırım ve ihracat kayıpları gibi ekonomiyi daha geniş çapta etkileyen çeşitli maliyetleri de bulunuyor.
 

Rakamlarla sahtecilik ve taklidin maliyeti
Çalışmaya göre, sahte, taklit ve korsanın devlete doğrudan maliyeti 2.4 milyar dolar civarında bulunuyor. Sorunun bir diğer sonucu da yaklaşık 135 bin iş kaybı ve 60 bin kişinin yeni iş bulamaması... Her yıl Türkiye'ye ithal edilen taklit ürünlerin değerinin 3.5- 4.4 milyar dolar arasında olduğu, yurtiçinde üretilerek tüketime sunulan taklit ürünlerin 2.6-5.2 milyar dolar arası bir değere ulaştığı tahmin ediliyor. Dijital korsancılık ise 400 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında bir değere sahip.
 

Alkollü içki, ilaç ve gıda ürünleri endişesi
Sahte, taklit ve korsan ürünlerin üretim ve tüketiminin ciddi sosyal maliyetleri de söz konusu. Tüketicilerin; yasal düzenlemelere tabi olmayan, riskli ürünlere maruz kalması ciddi bir tehdit oluşturuyor. Her yıl sahte ürün tüketiminden dolayı hayatını kaybeden tüketiciler olduğu belirtilen çalışmaya göre, en çok endişe yaratan ürünler arasında sahte alkollü içkiler, ilaçlar ve gıda ürünleri başta geliyor.
 

Türkiye için ayak bağı
BASCAP çalışmasına göre, fikri ve sınai haklara yönelik etkin ve kapsamlı korumanın eksikliği, stratejik olarak Türkiye için bir ayak bağı oluşturuyor. Çalışmada, Türkiye'nin verimlilik odaklı ekonomiden inovasyon odaklı ekonomiye geçiş sürecinde olduğu bir dönemde marka, patent ve telif başta olmak üzere tüm fikri ve sınai hakların ve sahiplerinin etkin olarak korunduğu, sahte, taklit ve korsan ürünlerin üretim ve ticaretinin engellendiği bir yasal çerçevenin giderek artan bir önem arz edeceği belirtildi.

 

turkiye_taklit_pazari.jpg

 

Taklit ve korsan ortamında global marka çıkarmak zor
BASCAP Direktörü Jeffrey Hardy, G-20 ülkeleri arasında yer alan Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almayı, 10 markasını ilk 100 global marka arasına katmayı hedeflediğini belirterek, "İnsanların taklit ve korsan üretim yaptığı bir ortamda bunlara ulaşmak çok zor olacak" dedi. Hardy, tekstil, mücevherat ve kişisel ürünler başta olmak üzere çok sayıda sektörde taklit ve korsan sorunu bulunduğunu, artık gıda ve içecekte de taklit ve sahtecilikle karşılaşıldığını anlattı. "Bebek gıdaları, otomotiv ürünleri, havacılıkla ilgili parçalar, sigara, gübre, ilaçlar, kimyevi maddelerde de bu sorun var" diyen Hardy, taklit ve korsanla uğraşanların, burada ciddi bir gelir imkanı bulunduğunun farkında olduğunu, hemen hemen her markanın taklit edilebildiğini söyledi. Sahte, taklit ve korsan ürünlerin ekonomiye olan maliyetinin dünyada 2015'te 1.7 trilyon dolara ulaşmasının öngörüldüğünü bildiren Hardy, bütün ülkelerde korsan ve taklit ile ilgili sorunlar bulunduğunu, sadece ithal değil, her ülkenin kendi içerisinde de korsan ve taklit ürünler üretildiğini anlattı. Hardy, sınır ötesi ihracat anlamında bakıldığında Çin'in korsan ürünlerde en önde gelen ülke olduğunu, AB sınırlarından geçen taklit ürünlerin yüzde 70'inin Çin menşeli olduğunu bildirdi.