Sarkozy kasım ayından sonra Türkiye'ye geliyor

Başbakan Erdoğan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi Türkiye'ye çağırdı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

PARİS- Resmi ziyaret için Fransa'da bulunan Başbakan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi Türkiye'ye davet etti.

Erdoğan ile Sarkozy'nin bugün yapılan ve sona eren görüşmede Sarkozy daveti kabul etti ve Kasım 2010 tarihinden sonra Türkiye'ye gelebileceğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı yetkilileri, görüşmenin "çok olumlu" geçtiğini söylediler.

Orta Doğu barış süreci ile ilgili gelişmelerin de ele alındığı görüşmede Sarkozy, Türkiye'nin bölge için önemini vurguladı ve Suriye ile İsrail arasındaki arabulucuk görevine atıfta bulunarak, Fransa ve Türkiye'nin bu sürecin başlamasını kolaylaştırmak için birlikte katkı vermeye devam edebileceklerini ifade etti.

Görüşmede dün sona eren "Türkiye Mevsimi"etkinlikleri de gündeme geldi ve iki lider, Fransa'da son 9 aydır süren bu etkinliklerin iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkı verdiği yolunda görüş belirtti.

Yine görüşmede, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi arzusu tekrarlandı.

İki lider arasında düzenlenen görüşmeye Türkiye'den Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Eğemen Bağış ile Fransa'dan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cloue Geant ve Sarkozy'nin dış politika danışmanı Jean David Levitte katıldı.

"Bölgesel barış için baş tehdit İsrail'dir."

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile bir araya gelmeden önce birkaç gazeteciyle sohbet toplantısı yapan Erdoğan, "Bölgesel barış için baş tehdit İsrail'dir. Bir ülke Filistin'de Gazze'de orantısız güce başvuruyorsa, fosfor bombaları kullanıyorsa 'bravo' demeyiz. Nasıl böyle davrandığını sorarız. (Gazze'de) bin 500 kişinin öldüğü bir saldırı var ve ortaya sürülen gerekçeleri de yalan" ifadesini kullandı.

Erdoğan, BM'nin Güney Afrikalı hakim Richard Goldstone'dan Gazze'deki İsrail saldırılarından sonra hazırlamasını istediği rapora atıfta bulunarak, "Goldstone raporu da açık" dedi.

Gazze'deki durumu eleştirmesine karşılık İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın yaptığı yorumlar hakkında Erdoğan, "Böyle bir yaklaşıma Müslüman olduğumuz için sahip değiliz. Yaklaşımımız insani" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkması konusunda, "Umutsuzluğa kapılmıyorum. Sarkozy'nin yaklaşımını gözden geçirebileceğini düşünüyorum" dedi. Erdoğan, "Türkiye'nin bazı AB'ye üye ülkelerden, Kopenhag ve Maastricht olsun çok daha fazla kriteri yerine getirdiğini" belirtti.

Erdoğan, İran'ın nükleer programının askeri hedefleri konusunda da, "Bugüne dek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun kesinliklerden değil, olasılıklardan bahsettiğini söyleyerek, olasılıklara dayanarak bir ülkenin suçlanmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

Öte yandan Fransız İşadamları Derneği'nde konuşan Erdoğan  "Biz istiyoruz ki finans sektörü, reel sektörün üzerinde Demokles'in kılıcı gibi kılıcını sallayıp durmasın. Ne yapsın? Onların ayakta kalmasını sağlayan reel sektöre kredi musluklarını açsın. Bunu açarken de kalkıp işi sağlama almadan bunu yapsın demiyoruz, işi sağlama alarak" dedi.

"Türkiye Başarılı bir sınav verdi"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "küresel finans krizi karşısında son derece başarılı bir sınav verilmiştir. Tedbiri elden bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Büyümede gördüğümüz sevindirici gelişmelerin 2010 ve sonrasında da aynı şekilde devam etmesi hedefimizdir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Fransız İşadamları Derneğinde (MEDEF) yaptığı konuşmada, 2009 yılında finans sektörünün yüzde 8,5 büyüdüğünü ifade etti. OECD ülkeleri arasında finans sektörüne müdahale etme gereği duymayan tek ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının (İMKB), en çok kazandıran borsa sıralamasında Avrupa'da birinci, dünya genelinde de 7. sırada olduğunu ifade etti.

İMKB'nin iki gün önce tarihi rekor kırdığını hatırlatan Erdoğan, Türk ekonomisindeki bütün bu olumlu gelişmelerin istikrar ve güven sayesinde gerçekleştiğini dile getirdi.

2009 yılı büyüme oranlarının da açıklandığını belirten Başbakan Erdoğan, Türk ekonomisinin 2009 yılının son çeyreğinde yüzde 6 büyüme kaydettiğini söyledi. Bu rakamla Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında Güney Kore ile birlikte en çok büyüyen ülke olduğunu anlatan Erdoğan, önceki çeyreklerdeki daralma nedeniyle ekonominin yüzde 4,7 küçüldüğünü ifade etti. Erdoğan, "Bu oran beklentilerimizin altında bir orandır" dedi.

Türkiye'nin 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren pozitif büyümeye geçtiğini vurgulayan Erdoğan, uluslararası kuruluşların Türkiye'nin 2010-2011 yıllarında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alacağını teyit ettiklerini dile getirdi.

"2010 için bizim büyüme hedefimiz yüzde 3,5'tur. Biz mütevazı bir oran ifade ettik" diyen Başbakan Erdoğan, IMF, OECD gibi birçok kuruluşun, bu hedefin üzerinde tahminlerde bulunduklarını söyledi. Erdoğan, "En az tahminde bulunanı yüzde 4,5 diyor" dedi.

"AB Ortalamasının çok altında bir seviye yakaladık"

Kamu Net Borç Stoku'nun Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranının yüzde 45,5 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Erdoğan, bunun çok önemli olduğuna dikkati çekti. Bu oranın 2001 yılında yüzde 77,6 olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin Maastricht kriterlerinden biri olan borç stoku ortalamalarında AB ortalamalarının çok çok altında bir seviyeyi yakaladığını ifade etti.

Kriz döneminde, dört ayrı kriz değerlendirme kuruluşunun Türkiye'nin kredi notu görünümünü pozitif olarak değiştirdiğini anımsatan Erdoğan, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatın 2008 yılında 138 milyar dolara çıktığını ancak kriz nedeniyle 2009 yılında bu rakamın 102 milyar dolar olarak gerçekleştiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, "küresel finans krizi karşısında son derece başarılı bir sınav verilmiştir. Tedbiri elden bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Büyümede gördüğümüz sevindirici gelişmelerin 2010 ve sonrasında da aynı şekilde devam etmesi hedefimizdir" diye konuştu.

15 milyar euro dış ticaret hacmi hedefi

Türkiye'nin Fransa ile olan dış ticaret hacmini yeterli bulmadıklarını vurgulayan Erdoğan, 2009 sonu itibarıyla 10 milyar euro olan bu rakamın 15 milyar euroya çıkartılmasını hedeflediklerini bildirdi.

Türkiye'de irili ufaklı 900'e yakın Fransız şirketin faaliyet gösterdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, 2009 yılında Türkiye'deki Fransız yatırımlarının 438 milyon euro düzeyinde gerçekleştiğini ve bu ülkenin Türkiye'de en çok yatırım yapan üçüncü ülke konumunda olduğunu dile getirdi.

Türk yatırımcıların da aynı şekilde yavaş yavaş Fransa piyasasına girdiklerini memnuniyetle izlediklerini kaydeden Erdoğan, ortak öncelikli yatırım alanlarından olan "yeşil enerji" sektöründe ortaklıkların artarak devam edeceğine inandığını vurguladı.

Bu eğilimin Türkiye ile Fransa'nın büyüme stratejilerinin benzerliğini de ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, "Çok boyutlu enerji stratejimiz çerçevesinde biz kendi enerji güvenliğimizi sağlarken aynı zamanda Avrupa'nın enerji güvenliğine de katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Hidrokarbon kaynaklarımızı temin ettiğimiz ülkelerin sayısını arttırıyoruz. Bu noktada güzel gelişmeler var" diye konuştu.

Fransız firmalarıyla atılacak adımlardan da bahseden Erdoğan, "Reklam ücreti veriyorlar mı bize?" diyerek Gaz de France firmasının ismini zikretti ve bu firmanın önemli bir adım attığını söyledi. Erdoğan, bu firmanın Kocaeli'nde gaz dağıtım şirketini (İZGAZ) satın aldığını hatırlattı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Gaz de France ile birlikte eğitim çalışmalarında adımlar attıklarını belirten Erdoğan, gayet güzel neticeler aldıklarını dile getirdi. Bu firmanın Ankara ve İstanbul gaz dağıtım ihalelerinde yerini alacağına inandığını söyledi.

Fransız yatırımcılara çağrı

Nükleer enerji konusunda atılan adımlar olduğunu da kaydeden Erdoğan, Fransız şirketlerinin yatırımlarını arttırmalarını beklediklerini ifade etti. Bu konuda herhangi bir ön yargılarının bulunmadığına dikkati çeken Erdoğan, bütün meselenin "kazan-kazan" ilkesine göre bu adımları atabilmek olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin AK Parti iktidarında gerçekleştirdiği kapsamlı siyasi reformlarla AB üyeliğine daha da yaklaştığını belirten Erdoğan, "Türkiye'deki değişim ve dönüşüm sürecini özgüven içerisinde sürdürüyoruz" dedi. Erdoğan, Türkiye'deki istikrar ve güvene vurgu yaparak Fransız yatırımcıları Türkiye'ye davet etti. 

Başbakan Erdoğan, AB ile müzakere sürecini kararlı bir şekilde devam ettireceklerini de ifade etti.

Sarkisyan'a gönderilen mektup

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a gönderdiği mektupla ilgili, "Mektubun ana teması olarak şunu söyleyebilirim: Biz uluslararası hukuk içerisinde ahde vefa ilkesine inanan ve bunu yerine getirmekte kararlı olan bir ülkeyiz. Nitekim İsviçre'de atılan imzalara biz sadakatimizi her zaman gösteririz. Buradan, fevkalade bir durum olmadıktan sonra geri adım atmamız söz konusu olamaz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Fransız İşadamları Derneğinde (MEDEF), Fransa'nın önde gelen şirketlerinin CEO'ları ile bir araya geldiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, "Sarkisyan ile Washington'da görüşecek misiniz? Bir gelişme var mı, son durum nedir? Protokollerle ilgili bir gelişme var mı?" sorusunu, "Bildiğiniz gibi bugün özel temsilcimizi Sarkisyan'a gönderdik. Kendisine bir mektubum var. Bu mektubun kendisine bugün ulaşmış olması lazım ve bu mektubumun neticesini aldıktan sonra da değerlendireceğim. Ben olumlu bakıyorum ama özel temsilcim döndükten sonra konuyla ilgili kesin, nihai kararımı da vereceğim" diye yanıtladı. 

Erdoğan, Sarkisyan'a gönderdiği mektubun içeriğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:

"Mektubun ana teması olarak şunu söyleyebilirim: Biz uluslararası hukuk içerisinde ahde vefa ilkesine inanan ve bunu yerine getirmekte kararlı olan bir ülkeyiz. Nitekim İsviçre'de atılan imzalara biz sadakatimizi her zaman gösteririz. Buradan, fevkalade bir durum olmadıktan sonra geri adım atmamız söz konusu olamaz ve Türkiye kendi hafıza kayıtlarını da bir başkasına dayatma arzusu içerisinde değildir ancak kimsenin de Türkiye'ye kendi hafıza kayıtlarını dayatma gayreti içerisinde olmaması gerekir. Bu anlayış içerisinde olduğu takdirde, karşılıklı sadakat içerisinde her ülke kendine düşeni yaparsa ki bunun ağırlıklı olarak bir tarih komisyonuyla çözümünün çok çok isabetli olacağını hep söyledik, söylüyoruz ve bu konuyla ilgili bizler, Türkiye olarak ne yapmamız gerekiyorsa bunu yaparız fakat bunu farklı ülkelerin parlamentolarında oluşturulan lobilerle gerçekleştirmek bir şey kazandırmaz. Tam aksine bu süreci zora sokar diye bunu defaatle söyledik. Şu andaki süreç, bu istikamettedir. Temenni ederiz ki olumlu sona yaklaşırız."

Sarkozy ile yapılan görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine Erdoğan, gayet verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini bildirerek, konuşmasını söyle sürdürdü:

"Türkiye-Fransa ikili ilişkilerini ele aldık. Tabii siyasi, askeri, ekonomi, ticari, eğitim, kültür, bütün bu alanlarda bunları ele almanın yanında G-20 ülkesi olarak Türkiye ve Fransa G-20'de neler yapabiliriz, G-20 nasıl çok daha etkin bir hale gelebilir, bunu değerlendirme imkanımız oldu. Kore'den sonra dönem başkanlığı Fransa'ya geçecek. Bu dönem başkanlığı öncesinde de kendilerini ben özellikle Türkiye'ye davet ettim. Dönem başkanlıkları öncesinde gelebileceklerini söylediler. Konuyla ilgili her iki taraf görevlendirmelerimizi de yaptık. Arkadaşlarımız çalışmalarını yapacaklar ve bu çalışmalara müteakiben de öyle zannediyorum ki -tabii kesin tarihi şu anda söyleyemem ama kesin tarih belli olacak- bu yıl sonu itibarıyla zannediyorum Sayın Sarkozy'i inşallah bizler de misafir edeceğiz ve bu konuları çok daha detaylı, G-20 çerçevesinde, ikili, bölgesel, uluslararası konuları görüşme fırsatımız olacak.

Ayrıca Türkiye ile Fransa arasındaki geleceğe yönelik atılacak adımları yine aramızda konuştuk. Avrupa Birliği'ne yönelik konuları aramızda değerlendirdik. Bölgede müşterek olarak neler yapabiliriz, bunları konuştuk. Öyle zannediyorum ki Fransa ve Türkiye olarak birlikte yapabileceğimiz çok güzel şeyler olacak. Bunların hepsinin kayıtlarını aldık."

"Türkiye-AB arasında yürütülen müzakereler çerçevesinde bazı fasılların bloke edildiğinin" hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, Türkiye ile AB müzakerelerinde öncelikle mevcut fasılları halletmek gerektiğini belirtti. Erdoğan, "Ben bloke edilen fasıllar olarak düşünmüyorum. O fasıllara gelindiğinde onların da aşılacağını ve açılacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"Onlara göre her zaman kendileri haklı"

"Fransız medyasıyla yaptığı toplantıda İsrail ile ilgili değerlendirmelerinize Sayın Netenyahu tepki vermiş bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da Başbakan Erdoğan, "Zaten tepki vermedikleri hiçbir açıklama yok. Hepsine tepkililer. Kendilerini hiçbir zaman sorgulamadılar, hiçbir zaman sorgulamayacaklar. Sadece diğer siyasi liderlerinin söylediklerini sorguluyorlar. Hayatlarında hiçbir zaman onların haksız olduğu bir gün yok. Her zaman onlar haklıdır. Bu havanın içindeler ama dünya böyle düşünmüyor" yanıtını verdi.

"Ekonomik ilişkiler Türkiye'nin üyelik dosyasının gelişmesine katkıda bulunuyor mu" sorusunu da Erdoğan, "Onlar farklı, bunlar farklı ama bunların hepsi birbirini destekler mahiyette. Gayet güzel verimli bir toplantıydı" diye yanıtladı. 

"İran'a yönelik yaptırım kararı verilirse Türkiye'nin buna uyup uymayacağına yönelik bir soru üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda şimdi neler önce gelecek onu bilmeden bir şey söyleyemem. 'Şu andaki yaklaşımımız nedir' diye sorarsanız onu söyleyeyim. Biz 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan bu yana İran ile dostuz. 380 kilometre kara sınırımız var. Şu anda enerjide, doğal gazda Rusya'dan sonra ikinci doğal gaz ihtiyacımızı oradan gideriyoruz. Atacağımız adımları uluslararası diplomasi içinde yürütmek istiyoruz. Irak'ta olanların kazananı olmamıştır. Afganistan'da olanların kazananı olmamıştır. Burada olacak olanların da kazananı olmayacaktır. Biz istiyoruz ki her şey uluslararası diplomasi içerisinde çözülsün." 

Bu konularda ilginizi çekebilir