Savarona

Selçuk MARUFLU / 19. D. İstanbul Milletvekili

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Bundan, bir süre önce yazdığım, bir makalemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, yüce önder Atatürk’ün, hayatının son döneminde, sadece altı hafta kalabildiği, Savarona yatının,

Atatürk’ün yatının, öyle, Kuruçeşme’ye bağlı, mahsun mahsun durmasını, içime sindiremediğimi ifade etmiş ve Cumhurbaşkanı Sn. Gül’e, bu anılarla dolu yatın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yatı olarak, değerlendirilmesini ve yıllarca, Atatürk’ün makamında görev yapmasını hatırlatmış ve istemiştim.

Son olarak, TÜRSAB Başkanı Sn. Başaran Ulusoy, “Savarona’da, Atatürk’ün eşyaları, hatta traş olurken akan kanı bile duruyor. Gelin hep beraber Savarona’yı müze yapalım” demiştir. Yüce Atatürk’ün hastalığına, belki deniz havası iyi gelir, ümidiyle alınan Savarona yatı 136 m boyunda, 16 m eninde, 18 mil hız yapabilen son derece özenle yapılmış bir gemidir. Mühendis John Rochbling’in kızı, Emily için, 1931 yılında Hamburg’ta Blohm&Voss tersanelerinde dört milyon dolara inşa edilmiştir. Ne yazık ki, bazı vatan ve millet haini güçler 1978’de Savarona’yı yakmış ve yat daha sonra, hurdaya çıkarılmak üzereyken, Başbakan Özal’ın Atatürk’ün bu nadide emanetine sahip çıkma duygu ve basiretiyle, gemi Sn. Kahraman Sadıkoğlu’na, devlet tarafından 49 yıllığına kiralanmıştır. Armatör Sn. Kahraman Sadıkoğlu, fevkalade, önemli bir iş yapmış olup, anılarla dolu bu gemiyi kendi tersanesinde 2,5 yılda 600 kişilik ekibiyle yepyeni yapmış ve bu amaçla kırk beş milyon dolar harcamıştır.

Bu şekilde, Ata yadigarı Savarona yatı, hurda olmaktan kurtarılmıştır. Hep söylendiği gibi, büyük Atatürk’ün anılarıyla dolu olan, bu güzide gemiyi, o tarihlerde, nasıl hurdaya çıkarmaya cesaret edebildiler diye düşünüyor ve içime sindiremiyorum. Aynı şekilde Türk milletinin ve denizcilerin gönlünde taht kuran, Türk donanmasının medarı iftiharı Yavuz Gemisi, muhafaza edilip, bakılıp, müze olarak değerlendirilemez miydi? Ben Milletvekiliyken, denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı milletvekili arkadaşım, Sn. Burhan Kara’nın davetiyle, Cumhurbaşkanı Sn. Süleyman Demirel’inde  bulunduğu, bir yemeğe katıldım. Daveti ve davetlileri bırakıp, eşim ile birlikte, heyecan ve huşu içinde Atatürk’ün kamarasını açtırttım ve Ata’nın yatağını, eşyalarını gördüm ve o kamarada, büyük Ata’yı hissettim.

Atamızın, havluları, bavulu, sigaraları, yatağı, yorganı, tıraş takımları, kravatı ve hatta rakı kadehi bile, aynen duruyordu. Atatürk için, bu yat 1938 yılının Mayıs ayında alınmış ve Atatürk bir Bakanlar Kurulu da dahil olmak üzere, yatta resmi toplantılar yapmış ve kabullerde bulunmuştur.

TÜRSAB Başkanı Sn. Ulusoy, bu önerisiyle, Türk milletinin hislerine tercuman olmuştur. Kendisini destekliyorum. Sn. Ulusoy’un yaptığı gibi, TİSK, İSO, İTO, TOBB, TÜSİAD ve Kültür Bakanlığı‘nı Savarona için, göreve davet ediyorum. Zaten, müze gibi olan Savarona yatı, Cumhurbaşkanlığı‘na kazandırılabilmelidir. Bu yat için, öyle kampanyalara, sağdan soldan para toplamaya gerek yoktur.

Sanıyorum ki, yatı hurda olmaktan kurtaran, tekrar inşa eden Sn. Sadıkoğlu’na, harcadığı meblağın bir kısmı Maliye Bakanlığı tarafından verilerek, Cumhurbaşkanlığı veya TBMM bütçesine konulacak tahsisatla, bu yat Meclis’e veya Cumhurbaşkanlığı‘na tahsis eilebilir ve Türkiye’yi, ziyaret eden yabancı devlet başkanlarının ağırlanmasında kullanılabilir.

Ülkemizin, paha biçilmez değerleri olan, Milli Saraylar, ona buna, peşkeş çekilmesin diye, Büyük Meclis’e emanet edilmiş. Türk milletinin temsilcisi olan yüce Meclis, onlara gözü gibi bakmaktadır.

Aynı statüyle, Savarona da TBMM’ye devredilebilir.

Devletin yap, işlet, devret modeliyle 49 yıllığına devrettiği, diğer binaların devir statüsünde, devlet bu devir işlemini, her an sona erdirebilir ve devredilen malı geri alabilir demektedir. Bugün, devlet tarafından, futbol kulüplerine devredilen, Dolmabahçe İnönü, Fenerbahçe, Ali Sami Yen gibi stadyumlar, o kulüplerin, babalarının malı değildir. Asıl sahip olan, milli emlak genel müdürlüğü, istediği an bunlara el koyar ve geri alabilir. Esasen, bu devlet mallarının kiralamanın dışında, satışı da söz konusu olamaz.

Bu nedenle, Savarona, Ortaköy rıhtımında, adeta gözyaşlarını akıtarak bulunduğu durumdan, bu hüzünlü ortamdan, biran önce kurtarılıp, büyük Ata’nın hatırası, daha nice yıllar yaşatılmalıdır.

Savarona, öksüz değildir, onu, bu hale düşürenler, Atatürk’e karşı saygısızlık etmekte olup, tarih önünde büyük vebal ve sorumluluk altındadırlar. Ben, bu düşüncelerle TBMM Başkanını ve Sn. Cumhurbaşkanı‘nı, göreve davet ediyorum.