Seçilemeyenler okula!
Timuçin GÖKDEMİR / Polipark Inc.
Seçim heyecanı sardı hepimizi... Hangi parti kaç milletvekili çıkaracak, kimler listeye girdi, kimler giremedi, sürprizler, çılgın projeler, vaatler, kasetler.. derken heyecan her geçen gün artarak varlığını sürdürüyor.
Herkes seçim ile ilgili yorumlarını, öngörülerini yaza dururken, ben size seçimin ertesi gününden bahsetmek istiyorum. Herkesin gizli gizli hazırlığını yaptığı bu günün ne özelliği var demeyin. Kazananların mutluluk ile seçilmelerinde emeği geçen herkese teşekkür ederek, hizmetlerini aksatmadan nasıl başarılı şekilde çalışacaklarını anlatacakları bugünde, kaybedenlerdir asıl sınavı verecek olanlar.
Onlar şapkalarını alıp bir süre daha kenarda oturmak zorundadırlar çünkü. Bu oturuş pozisyonuna geçmeden önce de yenilgilerini bir şekilde tanımlamak zorundadırlar üstelik.
Kimisi seçim bölgesindeki kemik yapıya, kimisi rakibin (veya rakiplerin) adil olmayan yarış stratejilerine, kimisi ise daha bilge bir yaklaşım ile bundan ne dersler çıkardıklarına ilişkin açıklamalarını yapacaklar. Kanımca kişisel bazdaki bu yaklaşımlarda çok abartılacak bir kifayetsizliğimiz yok millet olarak. Her ne kadar yenilgiyi hazmedemeyen bir soydan geliyor olsak da, durumun gerektirdiği şartlara uygun düşecek olgunlukta davranmayı başarabilmiş bir toplum olduğumuza inanıyorum. Ancak, mevzu kişisellikten bir adım öteye geçip, liderliği de kapsama noktasına geldiğinde aynı başarıyı yakalayabildiğimizi söyleyemem. Demokrasi ruhunu içine sindirmiş diğer dünya ülkelerinde çoğu kez görülen o erdemli yaklaşımları ne yazık ki memleketimizdeki liderlerimizde çokça göremiyoruz.
Bu eksik yaklaşımın sebeplerini sıralamaya çalışmak ise vakit kaybından başka bir şey değil. O yüzden çok yakın bir geçmişte, daha bir ay öncesinde Kanada'da yapılan genel seçim sonuçlarının ardından yaşananları hatırlayıp liderlerimizin kulaklarına küpe edecekleri bir kaç cümle fısıldayalım istiyorum. Ötesi benzini bitmiş arabayı içerden itmek misali, kimseye fayda etmiyor zira.
Kanada'da uzun bir zaman azınlık hükümeti olarak görevini sürdüren Muhafazakar Parti Başkanı ve Başbakan Stephen Harper son bütçe görüşmelerinde güven oyu alamadığı için yasa gereği istifa etmek durumunda kaldı. Yine yasa gereği hemen erken genel seçim takvimi hazırlandı ve ülke 2 Mayıs'ta seçime gitti. 308 sandalyeli parlamentoda azınlık hükümeti olarak bunca yıl hizmet vermiş muhafazakarlar çok yakın geçmişte hayata geçirdikleri anti-demokratik uygulamalara rağmen dünyayı sarıp sarmalayan ekonomik krizden ülkeyi hatırı sayılır derecede sağlıklı olarak çıkardıkları için bir anda çoğunluk partisi oluverdiler.
Oysa daha bir kaç yıl öncesinde, seçilen kişilerin ölene veya 75 yaşına kadar görev yaptıkları senatoya kendileri gibi muhafazakar 14 üyenin atanmasını sağlamış, senatoda çoğunluk olmalarını sağlarken muhalefetten ve halktan çok tepki görmüşlerdi. Keza iki yıl önce yine bütçe oylaması öncesinde 'normalde' birbirleriyle pek uyuşmayan muhalefet partilerinin beklenmedik bir şekilde uzlaşıp hükümeti devireceklerini beyan etmelerinin hemen ardından Bay Harper genel valiye çıkmış ve muhalefetin ahlaki davranmadığı savı ile meclisi tatil ettirmişti. Tüm bu hadiselerin ardından muhafazakârların çoğunluk partisi olarak seçimden çıkmaları nispeten sürprizdi tabii. Ancak asıl sürpriz muhalefet kanadında yaşandı. Ülkeyi yıllarca yönetmiş bulunan Liberal Parti sadece 34 sandalye elde ederek tarihte görülememiş bir yenilgiyi tattılar.
Keza Quebec Eyaleti'nin öncelikle Kanada'dan ayrılması gerektiğini savunan, ardından Eyaletin çeşitli ayrıcalıklar elde etmesi için var gücüyle çalışan Ayrılıkçı Quebec Blok partisi de tarihinde görülmemiş bir hezimete uğradı bu seçimlerde. Normalde çok büyük ağırlığı Quebec'ten olmak üzere 50 civarı milletvekili çıkaran bu parti bu seçimde elde ettiği sadece 4 sandalye ile Kuzey Amerika'da milliyetçilik akımının bittiğinin sinyalini çok net bir şekilde görmüş oldu.
Sürpriz bununla da kalmadı. Kanada politik hayatının cılız sol partisi olarak 15 ila 30 milletvekili ile ancak meclise girebilmiş olan Yeni Demokrat Parti ise bu kez kazandığı 103 sandalye ile ana muhalefet partisi konumuna geliverdi.
Tüm bunlar yaşanırken her iki kaybeden partinin liderleri de kendi seçim bölgelerinde kaybederek meclise dahi giremediler. Hayatın bir cilvesi deyin, hak etmişler deyin veya haksızlık diye bağırın; Sonuç değişmeyecek. İşte bu bilinçteki her iki kaybeden partinin lideri de seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından yaptıkları ilk basın toplantısında istifalarını dile getirdiler.
Liberal Partinin Başkanı Michael Ignatieff seçim sonrası basın toplantısında öncelikle rakiplerini tebrik ettikten sonra, demokrasinin taraflara bazen acı dersler verdiğinin altını çizerek sonucun bu şekilde yaşanmasının kendi liderlik yetersizliği ile doğrudan ilişkisi bulunduğunu ifade edip, politikandan dahi çekildiğini ve eski mesleği olan üniversitede hocalık pozisyonuna geri döneceğini açıkladı.
Basın toplantısında bir soru üzerine üniversite hocalığı ile ilgili henüz kendisine bir teklif gelmediğini söylerken, tekliflere açık olduğunun da altını çizerek bir nevi iş aradığının sinyallerini de vermeyi tercih etti.
Benzer şekilde ayrılıkçı Quebec Blok Partisi Başkanı da partisinin başarısızlığındaki payı nedeniyle istifasını sunduğunu söyleyerek arenadan derhal çekildiğini açıkladı.
Sonuçta bizim politikacılarımıza buradan bir çift hatırlatmam olacak.
Özellikle kaybedenler için bu seçimin ertesi günü ayrı bir sınavdır. Bu sınavdan geçer not almak bir sonraki yarış için çok önemlidir.
Dolayısıyla diyorum ki; Bay Ignatieff'in dediği gibi yenilginin de kapsadığı derslerle birlikte sindirilmesi gereken, hayatın bir gerçeği olduğunu kabul edip ona göre davranın. Rakiplerinizi tebrik ile başlayıp, özeleştirinizi de açık yüreklilikle ve tüm halis duygularınızla yapmaktan geri durmayın. Ne sizin ne de bir başka destekçisinin temsilcisi olduğunuz fikir veya akımdan daha önemli olmadığını kabul ederek bir bayrak yarışı niteliğinde olan siyaset hayatının içerisinde rolünüzün değişmesinden veya sonlanmasından rahatsızlık duymayın.
Ve unutmayın; Kaybetmek bazen kazanmanın başlangıcı olabilir.