Serbest Bölgeler yine cazibe merkezi oldu
TEKİRDAĞ'DAN / M.Nedim ÇAĞLAR
Hatırlarsanız bir dönemler muafiyetlerle cazibe merkezi haline gelmiş serbest bölgelerin, 2004 yılındaki mevzuat değişikliğiyle 'ölü sessizliğine' büründüğü düşülmüştü. Bu her ne kadar hoşnut olunmayan bir durum olsa da, 2010'lu yıllarda yapılacak atılımların bir hazırlığı gibiydi. Kanaatimce şimdi bunun sonuçları alınmaya başladı: üretim-ihracat odaklı bir yapının kurulması için bazı alışkanlıkların kazanılmasıydı.
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Serbest Bölgesi'de yaptığımız "Yabancı Yatırımcı Gözüyle Serbest Bölgeler" konulu toplantıda bunlar gündeme gelmişti. Toplantıda mevzuat uygulamalarından yakınan birçok üretici-ihracatçı vardı. Onları anlamamak mümkün değil, ancak bu değişimler için biraz zaman olduğunu da teslim etmek gerekir. En azından asıl amacına daha da yaklaşan 'serbest bölgeler' modeliyle uygulamaların değişeceği beklentisi çok güçlü. Bu değişimin arifesinde, ASB'de dinlediğimiz üreticinin-ihracatçının, ihracata yönelik teknoloji-yoğun üretim için, daha fazla istihdam yaratmak için beklediğini anladık. ASB'de son zamanlarda hızlı bir yatırım trafiği bu beklentilerin bir sinyali. Düşünün Türkiye'de ilk yassı paslanmaz çelik üretimi ilk kez ASB'de başladı. HP gibi bir dev uzun araştırmalar sonucu, Ortadoğu ve yakın doğu pazarları için PC üretim üssü olarak ASB'yi seçti. Arkasından başka devler geldi, gelecek…
Toplantıda Ankara'dan Serbest Bölgeler Genel Müdür Yardımcısı Necmi Uğurlu 2004 yılında muafiyetlerin kalmasıyla ivme kaybeden serbest bölgelerin, teknoloji transferi, ihracat odaklı üretim gibi yaklaşımların öne çıktığını söylemişti. Ve bir rakamsal analiz yaptı: Türkiye'deki 19 serbest bölgede toplam 2 bin 476 firma var. Bunların sadece 476'sı yabancı. Toplam istihdam temmuz ayı itibariyle 51 bin 174. Ama istihdamda yabancılar yüzde 53 pay sahibi! 2011 yılı itibariyle 2.7 milyar dolarlık yatırım yapılmış, bunun 1.3 milyar doları yabancı sermaye! Teknoloji-yoğun üretim için yapılan yatırımlar ağırlıkta. Yani al-sat'ın minder dışı olduğu serbest bölgelerde rüzgar şimdi daha olumlu! Bu "ivme" kaybının ne kadar iyi olduğunu, üretici yoğun yatırımlara açılan kapılar gösteriyor. 2004 yılı öncesi yatırım yapan üretici firmalar da, bu değişimden sonra kapasitelerini neredeyse ikiye katladılar.
Tabii ki, son zamanlarda, "Ekonomik Serbest Bölgeler" modelinin gündeme gelmesi bazı hatırlatmaları da yapma fırsatı doğuruyor. Dünyadaki serbest bölgeler kısaca araştırıldığında bu değişimin aciliyeti daha iyi anlaşılır. Hadd-i zâtında yeni modelin dünyadaki bu örneklerden esinlemeler taşıdığı da açık.
Dubai'de bulunan dünyadaki en büyük serbest bölgelerden birisi olan Jebel Ali Free Zone; 1) ASB ile aynı yıl olan 1985 yılında kurulmuş, dünyanın en büyük ve en hızlı gelişen bölgesi, 2) Dubai ihracatının yüzde 50'sinden fazlası bu bölgeden yapılıyor, 3) Dünyanın en büyük 500 firmasından 120 tanesi bu bölgede, 4) 48 milyon kilometrekarelik bir alanda 6 bin 400 firma var. Bu firmalar toplam 160 bin kişiyi istihdam ediyor. Jebel Ali Air Port'un yük trafiğinin yüzde 25'i, Dubai Interneational Airport'un yüzde 12'si bu bölgeden gönderiliyor. Gelişmenin yönüne dikkat çekmek için bu örnekler çoğaltılabilir. Asıl dikkati çekmek istediğim kapasite farkının ve niteliğinin yanı sıra:
- Çok uluslu firmaların dünyada zorlaşan rekabette karlılık için serbest bölgeleri seçtiği; istihdam yoğun yatırımlar yaptıkları. Muafiyetlerin yanı sıra başta iş gücü temini, lojistik avantaj gibi birçok motivasyonun da önemli olduğu.
- Dünya ticaretinin yüzde 10'nunu serbest bölgelerde yapıldığı. Gelişmiş ülkelerdeki bölgelerin üretim ağırlıklı, gelişmekte olan ülkelerdeyse ticaret ağırlıklı olduğu.
- Güney Kore ve Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinin kalkınmalarında serbest bölgelerin payının büyük olduğudur.