Şimşek'ten 14 Ağustos açıklaması
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bazı tehditler anlamında 14 Ağustos'un gündeme geldiğini belirterek, yapılan spekülasyonlara yönelik önemli bir durumun olmadığını söyledi
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, CNN Türk televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Dün AK Parti'nin 15. kuruluş yıldönümü olduğunu hatırlatan Şimşek, son dönemde yaşananlardan dolayı geleneksel bir kutlama yapmayacaklarını söyledi.
Şimşek, bugün başka endişe verici bir olay beklemediğini ifade ederek, olası bir siber saldırı konusunun aylar öncesinde Milli Güvenlik Kurulunda görüşüldüğünü, ne tür tedbirler alındığına ve bundan sonra yapılacaklara ilişkin kendilerinin bilgilendirildiğini anlattı. Şimşek, hiç bir zaman yüzde yüz bu saldırılara engel olunamayacağını ancak bu saldırılara karşı verilecek tepki ve bu saldırıların minimize edilmesi konusunda gönlünün rahat olduğunu dile getirdi.
Bazı tehditler anlamında 14 Ağustos'un gündeme geldiğini belirten Şimşek, "Ben şahsen milletimize güveniyorum. Milletimiz hiçbir hazırlığı olmadan dünyanın en vahşi, en şiddet içeren bir darbesini hayatını riske atarak durdurdu ve başarısızlığa uğrattı. Dolayısıyla bu terör örgütünün de gerçek resmi ortada, artık milletimiz o konuda hazır diye düşünüyorum. Biz devlet olarak da gerekli tedbirleri aldık ama en önemli konu da şu, bir daha Türkiye'nin bu tür sorunları yaşamaması için gereken reformlar da yapıldı, yapılıyor. " diye konuştu.
Şimşek, telefon dinlenmeleri ile ilgili bir soru üzerine de, "Daha önce örgütlü bir şekilde 100 binlerce vatandaşımız illegal bir şekilde terör örgütünce dinlendi. Aslında dünyada mutlaka birileri dinliyordur diye insanın içinden geçmiyor değil. Siz şeffaf, net, açık olduktan sonra ben sorun görmüyorum. Zaten devletin mahremiyet ve gizlilik içeren konularını biz genelde telefondan veya elektronik yazışma ile yapmıyoruz. Yüz yüze görüşmeyle veya gizli notlarla. Dolayısıyla o konuda rahatım ama birileri de dinliyor olabilir mi, bu dönemde herkes herkesi dinliyor. Sadece Türkiye bağlamında değil, tüm dünyada..." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin itibarı ciddi bir şekilde zedelendi"
Darbe girişiminin sayısallaştırılabilen zararının sınırlı kaldığını, bunların kalıcı olmadığını dile getiren Şimşek, "Asıl zarar şu, Türkiye'nin itibarı" dedi. Şimşek, Türkiye'nin, AK Parti iktidarlıkları döneminde ekonomi anlamında büyük bir çıkış yaşadığını belirterek, son birkaç yıldır Türkiye'nin FETÖ kaynaklı çok sorun yaşadığını ve Türkiye'nin itibarının ciddi bir şekilde zedelendiğini söyledi.
Şimşek, halen yurt dışında Türkiye aleyhine muazzam bir kampanya yürütüldüğünü belirterek, bunun sistematik bir şekilde ve finanse edilerek yapıldığını bildirdi.
Amerika'da birçok siyasetçinin seçim kampanyasının FETÖ örgütü üzerinden finanse edildiğini bildiklerini ifade eden Şimşek, himmet toplantıları yoluyla toplanan paralarla başka ülkelerin de seçim kampanyalarının finanse edildiğini, bunun da Türkiye'nin aleyhine bir propagandaya, bir çabaya dönüştüğünü söyledi.
"Milat 17-25 Aralık sonrası süreçtir"
Şimşek, Ergenekon ve Balyoz davalarında hükümetin suçlandığını belirterek, "O zaman 'Adalet iyi işlemiyor, birtakım deliller, kanıtlar şüpheli veya aslında gerçek değil.' diye biz suçlandık. Meğer arka planda başka şeyler varmış. Askerimize karşı tabii ki bir komplo ve bir kumpas yoluyla FETÖ'nün yönetmesi. Arkasından birçok olay daha yaşandı. Türkiye'nin yakın geçmişine bakın, 17-25 Aralık olayları. Cumhurbaşkanımız bunun için 'yargı yoluyla bir darbe girişimi' diyordu. Kimse fazla sahiplenmedi. Şimdi ortaya çıkıyor. Yargıdaki, polisteki, ordudaki kümelenme ortaya çıkıyor. Bütün bu yakın dönem olaylarını, yakın dönem felaketlerini ve Türkiye'nin itibarsızlaştırılmasını bu çerçeveye oturtmazsak, bu çerçevede olaylara yaklaşmazsak bence yakın tarihin doğru analizini yapamayız." şeklinde konuştu.
Daha önceleri FETÖ'yü genel anlamda Türkiye'nin yararına işler yapan, dünyaya Türkiye'yi tanıtan ve Türkçe'yi öğreten bir eğitim hareketi gibi gördüklerini kaydeden Şimşek, şunları söyledi:
"17-25 Aralık'ta örgütün gerçek yüzü ortaya çıktı. O gün bence milattır. Şahıslara ve şirketlere yönelik atılan adımlarda milat 17-25 Aralık sonrası süreçtir. Çünkü o tarih itibarıyla resim net olarak ortaya çıktı. O günden itibaren hepimiz Cumhurbaşkanımızın yanında durduk ama ondan önce dershanelerin kapatılması gündeme gelince, birçok arkadaşımız, bizler, 'Ya bu bir hür teşebbüstür, eğitimdir'. Fakat Cumhurbaşkanımız o dönemde de bizden daha çok büyük resme vakıftı. Şimdi kendisini çok daha iyi anlıyoruz. Meğer o eğitim kılıfı altında 1970'li yıllardan itibaren hemen hemen bütün hükümetlerle birlikte çok yakın bir diyalog oluşmuş." ifadelerini kullandı.