Siyasi hayatımı bu ülke için feda etmeye hazırım
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Her türlü riski alırım. Yeter ki bu ülkenin çıkarları, birliği,bütünlüğü korunsun. Barışı bu coğrafyada egemen kılmak zorundayız. Bu coğrafyada çatışma, 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmıyor. 21. yüzyılın Türkiye'sinin siyas
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin, "Bu ülkenin çıkarları eğer siyasi hayatımın sonlandırılmasını uygun görürse ben siyasi hayatımı bu ülke için feda etmeye hazırım. Her türlü riski alırım. Yeter ki bu ülkenin çıkarları, birliği, bütünlüğü korunsun" dedi.
Kılıçdaroğlu, Sky Türk 360 televizyonunda katıldığı "Siyaset Meydanı Özel" programında Ali Kırca'nın sorularını yanıtladı.
CHP'de yakın zamanda iki kurultay yaşandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, yeni CHP'nin halka güven veren, halkın partisi olan bir CHP olduğunu belirterek, parti içerisinde demokrasiyi sağladıklarını, bunu tüzük değişikliğiyle gerçekleştirdiklerini vurguladı.
Şu anda tabanın kendisini yönetime yansıtabildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, kadınların siyasete daha aktif olarak girebilmelerinin önünü açtıklarını kaydetti.
Türkiye'deki evrensel sosyal demokrasinin batıdaki kadar eski olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Yeni CHP'nin kimliği; evrensel sosyal demokrat bir CHP'dir" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP kadar zengin siyasal birikime sahip partinin çok az olduğunu belirterek, CHP'nin dokularındaki devrimci, yenilikçi ruhun Türkiye Cumhuriyeti'nde yeniliklere öncü olduğunu aktardı.
CHP'nin sürekli statükocu olmakla eleştirildiğini, bunda kısmen haklılık payı bulunduğunu kaydeden Kıılıçdaroğlu, ancak bugün yeni CHP'nin önerilerle çözüm arayışında olan bir parti konumunda olduğunu söyledi.
4+4+4 yasa tasarısı
Kılıçdaroğlu, 4+4+4 yasa tasarısını iktidarın gündeme getirme nedenini bilmediklerini ifade ederek, 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili bir tek olumsuz bilimsel rapor bulunmadığını kaydetti.
8 yıllık eğitimle beraber çocuk işçi sayısında düşüş ve kız çocuklarının okula gitme oranında yükselme olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir düzenleme yapıyorsanız, eğitim uzmanlarını, pedagogları dinlemeniz gerekiyor. Dinlemezseniz demokrasi olmaz. Postmodern bir diktatörlük var. Okul öncesi eğitimle ilköğretimi karıştıran bir zihniyete nasıl güvenirsiniz?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, herhangi bir önyargıları olmadığını, tüm okullara olduğu gibi imam hatiplere de saygılı olduklarını ifade ederek, "İmam hatip mekteplerini kuran CHP'dir" dedi.
Anne ve babalar çocuklarının din eğitimi almasını istiyorsa, buna saygı duyulması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde tüm dinlerde önemli olan ahlak konusunun da işlendiğini anlattı.
Bu kitaplara Alevilikle ilgili bilgiler de konulması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda teklif verdiklerini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, vatandaşların dini doğru öğrenebilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığının varlığını sürdürmesinden yana olduklarını dile getirerek, bu başkanlığın teşkilat yasasının, Alevilerin beklentilerini karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
CHP'nin etnik köken ve inançlara, özgürlüklere saygılı bir anayasadan yana olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, anayasada etnik kimlik tanımı yapılmaması gerektiğini, üst kimlik olarak "Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı" tanımının yapılmasının uygun olacağını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, bir siyasi partinin mutfağında anayasa hazırlanamayacağını, partilerin sadece ilkeleri ortaya koyması gerektiğini söyledi.
Terörle mücadele
Kılıçdaroğlu, terörün bitirilmesi konusunda iki önerileri bulunduğunu belirterek, parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurulması, Meclis dışında akademisyen ve kanaat önderlerinden oluşan akil adamlar komisyonu oluşturulması ve tüm görüşmelerin bu ikinci komisyon aracılığıyla gerçekleştirilmesini önerdiklerini, ancak iktidarın bu önerileri beğenmediğini söyledi.
"Kürt meselesinin çözümünde nereye kadar risk alırsınız?" şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu ülkenin çıkarları eğer siyasi hayatımın sonlandırılmasını uygun görürse ben siyasi hayatımı bu ülke için feda etmeye hazırım. Her türlü riski alırım. Yeter ki bu ülkenin çıkarları, birliği, bütünlüğü korunsun. Barışı bu coğrafyada egemen kılmak zorundayız. Bu coğrafyada çatışma, 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmıyor. 21. yüzyılın Türkiye'sinin siyaset kurumu bu sorunu çözmeye hazır olmalıdır. Eğer hazır değilse iktidarda da olmamalıdır. Ölen bizim insanımız. Kan kaybeden bizim insanımız. Biz kendi insanımıza, kendi ülkemizin çıkarlarına sahip çıkacağız. Bunu yapabilirsek bu coğrafyada güçlü oluruz."
Uludere olayı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Herkes gelip savcıya ifade vermelidir. Eğer Almanya'da savcı cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açıyor ve o cumhurbaşkanı görevini bırakıyorsa, benim ülkemde bir bürokrat hakkında dava açılacak, kıyameti koparacağız, nasıl oluyor bu?" dedi.
Kılıçdaroğlu, Uludere'de yaşanan olaya ilişkin soru üzerine, bu konuda alınan istihbaratın kaynağının önem taşıdığını ve tüm çağrılarına rağmen iktidarın bu konuda bir açıklama yapmaktan kaçındığını söyledi.
Yurt içindeki ilgili kurumların, istihbaratın kendilerinden gelmediği yönünde açıklama yaptığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"O zaman istihbarat dışarıdan geldi. Eğer dışarıdan geldiyse vahim durum oradan başlıyor. İki kaynaktan gelebilir. İsrail veya Amerika kaynaklıdır. Bu işin sorumlusu hükümettir. Çünkü sınır ötesi harekata karar verecek olan parlamentodur, yetkiyi hükümete vermiştir ve hükümetin talimatıyla gidilip bu bombalama yapılıyor. Peki sayın Başbakan bu konuda bir açıklama yaptı mı? Hayır. Niye yapmadı? Kendi ülkesinin geleceğini yabancı istihbarat örgütlerine teslim eden, onun istihbaratıyla yola çıkan bir hükümet bu tür açmazlarla her zaman karşı karşıya kalır."
MİT görevlilerinin ifadeye çağrılmasına ilişkin soru üzerine de Kılıçdaroğlu, bazı savcıların, ellerinde ciddi deliller olduğu yönünde açıklamalarda bulunduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Buradaki sorun şu; milletvekiline sağlanmayan bir olanak bir bürokrata sağlanıyor. Bu olmaz. Başbakan'a çete kurma yetkisi veriliyor. Çünkü sadece MİT görevlileri için değil bu, Başbakan'ın özel olarak görevlendirdiği kamu görevlileri için. Niye böyle bir şey olsun?" dedi.
Bunlar yaşanırken iktidarda olsalar, öncelikle özel yetkili mahkemeleri kaldıracaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bunlar eski sıkıyönetim mahkemeleridir, siyasi mahkemelerdir. Siyasi iktidarın görevini yapan mahkemelerdir. Bunlar operasyon mahkemeleridir. Siyasi iktidar talimat verir, bunlar talimatın gereğini yapar. Dolayısıyla biz bu mahkemeleri kaldırırdık. Askeri dönemde getirilen bu mahkemeler 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmıyor" diye konuştu.
Bir savcının, herhangi bir kamu görevlisi hakkında soruşturma açmak istemesi halinde, yasalar da buna izin veriyorsa o soruşturmayı yapması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Herkes gelip savcıya ifade vermelidir. Eğer Almanya'da savcı cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açıyor ve o cumhurbaşkanı görevini bırakıyorsa, benim ülkemde bir bürokrat hakkında dava açılacak, kıyameti koparacağız, nasıl oluyor bu? Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığının kozmik odasına girersiniz bir şey olmaz, bir bürokratı ifadeye çağırırsınız kıyamet kopar. Olay bürokratın ifadesini almak değil, olay Başbakan'a ulaşacak" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Oslo'daki görüşmeye ilişkin soruya karşılık da ana muhalefet lideri olarak bu görüşmeden haberi olmadığını belirterek, "MİT Müsteşarına, 'Git, Oslo'da görüşmeyi yap' diyen kim? Başbakan. Biz o görüşmeye izin vermezdik. Dünyanın her yerinde terör örgütüyle ilgili görüşmeler medyaya yansıdığında o siyasetçi görevi bırakır. Bu tür görüşmeler gizli olarak yapılır. Böyle bir sürece Başbakan olarak girdiğiniz andan itibaren böyle yasa dışı bir sürecin içine giriyorsunuz" dedi.
"Seçilmişleri atanmışlara kurban etmeyiz" diyen Başbakan'ın, kendisine ulaşılmasını engellediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"MİT Müsteşarı seçilmiş mi? Hayır, atanmış birisi. Orada seçilmiş olan Başbakan. Yani 'Bana ulaşamazsınız, o kanaldan gelip beni sorgulayamazsınız' diyor. Dünyada bunun örneği yok. Savcı izin istedi Başbakan'dan. Başbakan izin vermezse Danıştay'a gidecek. Bu hafta bir operasyon yapıldı Danıştay'a. İzni verecek olan Danıştay 1. Dairesinin 3 savcısı değiştirildi. Bana hangi yargı bağımsızlığından bahsedeceksiniz bu ülkede?"
Dış politika
Dış politikada müthiş yanlışlar yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sıfır sorun isteniyordu ya hani, şimdi sonuçlar tamamen sıfır. Tüm komşularımızla küsüz. Bizim dış politikadaki hedeflerimiz, batının dış politikadaki taşeronluğunu yapmak noktasında. Onlar söylüyorlar, biz yapıyoruz. Bağımsız bir irademiz yok. Ortadoğu'da saygınlığımız yok. Suriye'de, Irak'ta, İran'da, hiçbir yerde yok. Ermenistan ve Yunanistan'la aramız zaten iyi değil. Libya'ya gittik, Kaddafi'nin linç edilmesini seyrettik. Hatta alkışladık. Ortadoğu'da insan hakları ve demokrasinin egemen olması için Türkiye her türlü desteği vermeli" diye konuştu.
"İktidarda olsak, Ortadoğu'daki tüm sosyal demokrat partileri, yazarları, Nobel Ödülü almış kişileri, Rusya, İran ve Suriye'den yetkilileri bu sorunu çözmek için Türkiye'ye davet ederdik" diyen Kılıçdaroğlu, "Biz bu konuda derdik ki, insan haklarını getir, demokrasiyi getir. Suriye'deki iki gruba her türlü desteği verirdik. Onlara bu gelişmeleri aktarır, görüş alışverişinde bulunurduk. İç işlerine karışmayız ama demokrasiye, insan hakları ve özgürlüklere davet ederdik. Diğer ülkelerle görüş alışverişinde bulunurduk" dedi.
CHP olarak tüm ülkelerle daha dostane ve sıcak ilişkiler kurulmasını istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer bizim AB'ye girmemizi istemiyorsanız açıkça söyleyin deriz. 'Türkiye, Avrupa'ya uyum noktasında hükümlerin birçoğunu yerine getirmedi' dediler. Hükümet üyeleri, dış görüşmelerinde, 'Çıkardığımız yasaların hepsine CHP muhalefet ediyor, bizleri engelliyor' şeklinde Avrupa'ya şikayetlerde bulunmuş. 'Hangi yasayı getirdiniz de reddettik?' dedik, cevap veremediler. AB ile görüşmelerimiz sürüyor. Artık tüm Avrupa'da CHP'nin sesi çıkıyor. Türkiye'yi Avrupa'da ve dış ülkelerde tanıtıyor ve anlatıyoruz. Biz AB'ye tam üye olmak istiyoruz. Ama bunu yaparken Türkiye hiçbir zaman sırtını doğuya çevirmeyecektir. Türkiye bu dinamizme sahiptir. Ülkemizin stratejik öneminden dolayı Türkiye Avrupa için kesinlikle vazgeçilmezdir."
Kılıçdaroğlu, Türk Lirasının simgesini pek sevimli bulmadığını belirterek, keskin çizgilerin logolarda çok şık durduğunu düşünmediğini söyledi.
"Toparlanıyoruz, daha da iyiye gideceğiz"
Bekledikleri oy oranına ulaşamadıkları için seçimlerin ardından moral bozukluğu yaşadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama şimdi toparlanıyoruz, daha da iyiye gideceğiz inşallah. Haziran ya da Temmuz'da normal kurultay yapmayı planlıyoruz. Bizler iktidar olmanın yolunun, halka güven vermekten geçtiğine inanıyoruz. Toplum bizden proje geliştirme konusunda beklenti içerisine girdiği için projeler geliştiriyoruz. Önümüzde yerel seçimler var. Aday ve proje bazında örgütlerimiz hızla çalışıyorlar" dedi.
(AA)