"S&P'nin politik bir davranışı söz konusu"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "S&P'nin Türkiye'ye karşı kasıtlı bir şekilde politik bir davranışı söz konusu. Zaten bizim artık S&P ile bir ilişkimiz kalmadığı için bu da onları tabii çıldırtıyor." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, S&P'nin Türkiye'ye karşı kasıtlı bir davranışının söz konusu olduğunu dile getirerek, bu değerlendirmelerin ekonomik gerçekliklerden çok uzak olduğunu ve tamamen siyasi olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan, S&P ile Türkiye'nin bir ilişkisi kalmadığını "bunun da onları çıldırttığını" ifade ederek, şunları kaydetti:
"2002'de 212,7 milyar lira olan bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2018 sonu itibariyle 3,9 trilyon liraya ulaştı. Mevduat büyüklüğü 16 yılda 138 milyar liradan 2,1 trilyon liraya yükseldi, toplam öz kaynaklarda 25,7 milyar liradan 421,2 trilyon liraya ulaştı. Çöken ekonomi bu mu? Bankacılıkta şube sayısı 6 bin 170'ten 10 bin 493'e çıktı. İhtiyaç olduğu için bu şubeler açılıyor. Sorunlu kredilerin oranı ise yüzde 17'den yüzde 3,8'e gerilemiş vaziyette. Özellikle bankacılık sistemimiz sağlam şekilde yoluna devam etmekte bunu rakamlar da açıkça ortaya koymaktadır. Şu an da bankacılık sistemi çok ciddi bir itibara sahiptir. BDDK bu yıl için sorunlu kredilerin oranının yüzde 6 civarında olacağını tahmin ediyor. Bazı sektörlerde sorunlu kredilerin oranları çift haneye yaklaşsa da sektörlerin genelinde bu oran en kötü senaryoda bile çift haneye ulaşmayacak."
"Trump ABD'ye davet etti"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile olumlu bir görüşme yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar Sayın Trump ile ikili görüşmelerimiz itibariyle olumlu geçmektedir. Suriye konusuna gelince olumlu bir görüşme yaptık diyebilirim. Şu anda biliyorsunuz Savunma Bakanımız Washington'da idi. O da orada görüşmelerini yaptı. Bu görüşmelerle birlikte iş daha da farklı bir konuma gelecek. Daha net bilgileri Sayın Bakanımızdan alacağım. Görüşmemizde Suriye özellikle öne çıkarken, bunun yanında ikili ilişkilerimizde, 75 milyar dolar hedefi çok önemliydi. Dedik ki, 'Patriotlar meselesi sizin döneminizin getirdiği bir netice değil, bu ne yazık ki Sayın Obama döneminin getirdiği bir neticedir.' Sayın Obama, bu işi kongreden halledilebilseydi bugünkü duruma gelmeyecektik. Maalesef bu olumlu olmadı. Kendisi de bana çok hak verdi. 'Bu konuda çok haklısınız. Sizi buraya hangi sebeplerin getirdiğini biliyorum' dedi. Günümüz uluslararası ilişkilerinde liderlerin kendi arasındaki diplomasi son derece önemli. Biz de Sayın Trump ile olumlu bir ilişkiye sahibiz. Bu da bir çok sorunu daha kolay çözmemizi sağlıyor. Kendisinin bir daveti oldu. Ben de kendisine 'Önce ben sizi bekliyorum' dedim. Bu denli ilişkilerde bir sıcaklık söz konusu.
Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimizdeki yoğunluk gayet olumlu bir şekilde devam ediyor. Artık dünya liderlerinin uluslararası ilişkilerdeki samimiyeti ile ayrı bir zenginlik kazanıyor. Bu ayrıca aranızda kullanılan dili bile yumuşatabiliyor. Biz Sayın Putin ve Trump ile aynı zamanda bizim dışımızda belirlediğimiz isimleri de aktive ediyoruz. Onlar da birbirleriyle hemen anında görüşme yapabiliyorlar. Bu anında yaptıkları görüşmelerle netice almamız kolaylaşıyor. Şimdi Sayın Trump ile bu görüşmelerimizde bu neticeyi alabiliyoruz ama geçmişte bunlar yoktu. İktidarımızda bunu başardık. Uzun zamandır ABD'nin Ankara'da büyükelçisi yoktu. Şu anda çok önem verdikleri bir ismi Türkiye'ye büyükelçi atıyorlar. Belki bir iki hafta içinde bu büyükelçi görevine başlayacak. Maslahatgüzar ile bir büyükelçinin çalışması aynı değil. Kendisiyle de konuştuğumda, 'Önemli bir büyükelçimi gönderiyorum' dedi. 31 Mart'tan sonra belki bir Washington ziyareti yapma durumum olabilir, belki kendisi Türkiye'ye bir ziyarette bulunabilir. Bu konular önem arz ediyor ikili ilişkilerde."
Erdoğan, "Güvenli bölge bizim stratejik anlayışımızın dışında bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Orada herhangi başka ülkenin sınırı yok. Havan topu, füze ilk defa nereye geliyor? Benim ülkeme geliyor. Dolayısıyla ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. O zaman yerinde bu işi imha etmek zorundayız." ifadelerini kullanırken bunun da başarıya ulaşacağını belirtti.
Afrin'de, Celabrus'ta ve El Bab'da inşa edilen huzur ve istikrarın, sınır bölgesinde de kurulması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, "Bunu da ancak biz kurarız. Mesela, göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'yle varlık göstermesini biz beklemiyoruz. Bir taraftan, 'Aman ha kapıları açmayın.' diyeceksin, ama öbür taraftan benim kapımın açık tutulmasını isteyeceksin. Gelsinler, Türkiye'yi vursunlar, böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Asla buna müsaade edemeyeceğimizi, etmeyeceğimizi, bütün liderlere gerek Soçi Zirvesi'nde olsun, gerek Astana'da olsun, gerek diğer ikili görüşmelerde olsun hepsini söyledik. Ve ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ülkelerimizin menfaatleri ile Suriye'nin toprak bütünlüğü, bu çok önemli, ve siyasi birliği aleyhinde gelişmelere yol açmaması da bizim için önem arz ediyor." diye konuştu.
Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında da hemfikir olmamız lazım. Çekilmeden sonra oluşacak boşluğun terör örgütleri için güvenli bölge haline gelmesine müsaade etmeyeceğimizi de söyledik." dedi.
"Suriye'de bu silahlar (ABD'nin taşıdığı) satılmaya başlandı"
Erdoğan, ABD'nin Suriye'nin kuzeyine 23 bin civarında tır ve kamyonla mühimmat, araç-gereç ve birçok silah getirmesine değinerek, "Bunu bize nasıl izah edecekler? Nereye geliyor bunlar? Burada zikredilen örgütlere geliyor. PKK'nın yan kuruluşları olan YPG/PYD, bunlara geliyor. Tabii orada bir de üstler var. Bu üstlere geliyor. Sürekli bu takviye devam ediyor. Biz kendilerine bunu sorduğumuz zaman, 'Seri numaraları bizde var, biz bunları iş bitince alacağız'. Sayın Bush zamanında Irak'ta da yaşadık. Aynı şeyler söylendi bize. Bunlar alınmadığı gibi daha sonra mücadelelerde bunlar bizim de elimize geçti. Birçoğu da tabi bunların satıldı. Satıldıktan sonra da Irak halkının elindeydi. Şimdi aynı şey Suriye'de oluyor. Suriye'de bu silahlar zaman içinde hep satılacak, satılmaya da başlandı. Bundan sonraki süreçte bu iş nereye varır o ayrı bir konu. Mesela, DEAŞ birçok silahı buralardan alıyor, ama DEAŞ artık bu bölgede bitiyor. Böyle bir noktaya geldi. Temennim o ki silah desteği kadar önemli bir şey varsa o da siyasi destektir." ifadelerini kullandı.
"Tanzim satış noktaları"
Erdoğan, tanzim satış noktalarına değinerek, zincir marketlerin bu uygulamadan rahatsız olduğunu ifade etti.
"Biz nereden bu işe girdik, patlıcan, patates, soğan, biberden bu işe girdik. Niye girdik? Çünkü baktık ki patatesler, soğanlar depolanıyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üreticiden 2-3 liraya alınan tüketici olarak benim vatandaşıma geldiğinde 8-9-10 lira oluyor. Adım atınca bir anda fiyatlar yüzde 50 düştü. Fiyatlar düştükten sonra 'bu ürünleri çoğaltamaz mıyız?' sorusu geldi. Zincir marketlere ne oluyor, niye rahatsız oluyorsunuz? Siz 250-300 çeşit ürün satıyorsunuz, niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Biz vatandaşımızın günlük temin etmek zorunda kaldığını orada satıyoruz. Et, kıyma bunlara girmedik ama siz bunda da aynı oyunu oynadınız. Bir ara kıyma 35 liraya kadar çıktı. Sonra biz ithale girince hemen fiyatlar 28 liraya düştü. Biz vatandaşımıza yapılan bu zulme ortak mı olacağız? Biz devlet isek bu zulmü ortadan kaldırmamız gerek. Böyle giderse bu iş o zaman biz Türkiye'de 81 vilayette icabında tanzim satışları oluştur ve bu tanzim satışlarda bu şekilde vatandaşa ucuz ürün teminine çalışırız. Nerede? Gıdada. Ürün çeşitlerini arttırarak... Yoksa bizim devlet olarak piyasada ne işimiz var? Bizim bir görevimiz var. O da nedir? Denetimdir. Bunu yapmamız ve fırsatçılara dersini vermemiz lazım."
Erdoğan, otomotiv sektörünün Türk sanayi ve ihracatının lokomotif sektörü olduğunun altını çizerek, "Son dönemde iç pazarda konjonktürden kaynaklı bir daralma söz konusu ama otomotiv ihracatı 2018'de yüzde 11 artışla 32 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Rekor yine otomotivde. Sektör ayrıca Türkiye'nin 168 milyar 88 milyon dolarlık toplam ihracatından yüzde 18,8 ile yine en yüksek paya sahip oldu. İç pazarı tekrar hareketlendirmek için BDDK'nın kredi kartları ile ilgili bir açıklaması oldu. Taksit sınırı ve bireysel tüketici kredilerinde vadenin uzatılması yönünde çalışmalar yaptılar. Bu ciddi manada tüketiciyi rahatlatacaktır. Bu kapsamda fiyatı 120 bin liraya kadar olan taşıt alımı amacıyla kullandırılacak kredilerde vade 48 aydan 60 aya kadar yükselecek. Bu ciddi manada araç alımında alıcıyı rahatlatacaktır." ifadelerini kullandı.
Kartal'da yıkılan bina
Kartal'da son yaşananlara da değinen Erdoğan, "En son bir felaket yaşadık, Kartal... Kartal'da yaşadığımız felaketteki sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Buraya 3 kat izin almış, 3 kat izni, 8-10 kata çıkarmış. Bu tabii tamamen bir kaçak yapılaşma. Ama sadece o değil ki İstanbul'un da Türkiye'nin de değişik yerlerinde, her yerde İzmir, Ankara, aklınıza ne gelirse hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var ve bu kaçak yapılaşma bizi tehdit ediyor. Hele hele deprem bölgelerinde İstanbul'u, bütün bu deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. İzmir'de şu anda Karabağlar olsun, Bornova olsun buralar deprem bölgesi. Buralarda bu sıkıntılar var. Bu tehdit bir büyük depremde yani faturası bunun ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Onun için de sürekli bu uyarılarımızı yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanlığı seçimi
Meclis Başkanlık seçiminde Mustafa Şentop'un isminin önerilmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Tabii herhangi bir işi yarışa sokmamızın gereği yok dedik. Milletvekili arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğuyla bir görüşme grup başkanımız yaptılar. Bu şeyden sonra ortaya böyle bir durum çıktı. Biz yani adeta tek isimle seçime girelim dedik. Sayın Şentop'un aday olmasını kendisinden rica ettik. O da adaylığa müraacatını yaptı. Bazı gazeteler yüzde şu kadar, yüzde bu kadar falan böyle bir şey söz konusu değil. Burada zaten şu anda Başkanvekili olarak Meclis'te görev yapan, aynı zamanda Anayasa hukukçusu durumunda olan Mustafa Şentop arkadaşımızı bu işe en uygun, layık olan arkadaşımızdır dedik. İnşallah yarın adayımız olarak çıkacak." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de bu konuda desteklerini açıkladığını vurgulayan Erdoğan, "Sayın Şentop diğer partileri de ziyaret edeceğini bana söyledi. 'İsabetli olur' dedim. Onları da ziyaret etmek suretiyle şöyle samimi bir havada Meclis süratle kararını verirse yarın saat 17.00'de falan zannediyorum oylama da bitmiş olur diye düşünüyorum. Bu arada tabii biz de kendi içimizde oluşacak yeni yapıda hem başkanvekilimizi bu arada onu planladık. Tabii başkanvekili ile ilgili adımı da attıktan sonra iş iyice... Biliyorsunuz boşluk devlet yönetiminde kabul edilmez. Anında bütün adımları atmak lazım." ifadelerini kullandı.