Tabip Odası: Gata'da sorun yok
İstanbul Tabip Odası, Ergenekon sanıklarının GATA'ya sevklerinde etik bir sorun olmadığı sonucuna vardı.
İSTANBUL - İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, emekli generaller Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Levent Ersöz'ün GATA Haydarpaşa Hastanesine sevkiyle ilgili yaptıkları incelemede, herhangi bir tıbbi aksaklık ya da hekimlik uygulamaları açısından bir etik sorun olmadığının tespit edildiğini bildirdi.
Aktan, Oda Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen ile düzenlediği basın toplantısında, "Ergenekon" soruşturması kapsamında bazı emekli askerlerin GATA'ya sevki ve tedavileriyle ilgili başlattıkları incelemenin ilk sonuçlarını açıkladı.
Kapasitesi 10 bin olan ve net tutuklu sayısı bilinmeyen Silivri Cezaevindeki sağlık sorunlarının birçok kez gündeme getirildiğini ifade eden Aktan, hastaların, sağlık sorunları burada halledilemediği zaman önce Silivri Devlet Hastanesine sevk edildiğini, bu hastanenin kapasitesi ve teknik donanımı yeterli olmadığı için de daha sonra İstanbul'daki eğitim ve araştırma hastanelerine nakledildiğini kaydetti.
Aktan, Adalet Bakanlığının Ocak 2007'de yayınladığı tamimde, "tutuklu ve hükümlülerin sevkinde öncelikle mahkum koğuşu olan devlet ve özel hastaneler" denildiğini, ancak İstanbul'da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesindeki bir hükümlü yatağı dışında diğer hastanelerde mahkum koğuşu ya da hükümlünün yatacağı bir yatak bulunmadığını söyledi.
İstanbul'daki eğitim ve araştırma hastanelerinin, getirilen bu tür hastaları, uygun ortam olmadığı için rahatlıkla yatıramadığını kaydeden Aktan, dolayısıyla da sorunun hastayı karşılayan hekimin önünde kaldığını aktardı.
"10 doktora ceza"
Aktan, "Ergenekon" tutuklularıyla ilgili de doktorların bir an önce uygun bir yere sevk edilmesini talep ettiklerini belirterek, "Problemlerden biri, bu hastaların nereye yatırılacağı şeklinde çıkıyor. İkinci sorun ise bu hastaların GATA'ya sevk edilip edilemeyeceği şeklinde" dedi.
Tamimde, devlet ve üniversite hastaneleri denildiğini, GATA'nın da bir kamu, üniversite hastanesi olduğunu dile getiren Aktan, ancak Silivri Devlet Hastanesi ile Haseki Hastanesinden sevki yapan 10 meslektaşlarına Sağlık Bakanlığı müfettişlerince ceza verildiğini kaydetti.
Aktan, "Bu cezanın gerekçesini henüz bilmiyoruz. Çünkü bu ceza hekim arkadaşlarımıza henüz tebliğ edilmiş değil, ama her ne hikmetse bu arkadaşlara verilen ceza, Sağlık Bakanlığı müfettişlerince yapılan bu soruşturma basına sızdırıldı" dedi.
Burada "Niçin hastayı bu hastaneye yatırmadınız? Niçin GATA'ya sevk ettiniz?" gibi bir gerekçenin ortaya çıktığını dile getiren Aktan, "GATA'nın bir kamu, üniversite hastanesi olduğu gerçeği unutulmuş gibi görünüyor. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın aldığı cezanın haksız, yersiz ve bir anlamda bir baskı oluşturmak amacıyla verilmiş olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Gerekçe geldikten sonra inceleyip, bu arkadaşların niçin ceza aldığını görüp, gerekli hukuki desteği Oda olarak vereceğiz" diye konuştu.
"Tıbbi aksaklık ve etik sorun yok"
Aktan, Odanın ilgili kurullarının Silivri, Haseki ve GATA'da incelemeler yaptığını, GATA Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimliği ile GATA Komutanlığının, kayıtların incelenmesi ve tıbbi bilgilere ulaşma konusunda kendilerine son derece yardımcı olduğunu, hastaneyi ziyaret ederek, tutuklu hastaların durumunu değerlendirme fırsatı bulduklarını kaydetti.
Hastalardan Şener Eruygur'un tutukluluğunun kaldırıldığını ve evinde tedavisinin sürdüğünü, şu anda hastanede Hurşit Tolon ile Levent Ersöz'ün bulunduğunu dile getiren Aktan, "Yerinde yaptığımız incelemelerde hastaların orada yatışlarıyla ilgili herhangi bir tıbbi aksaklık olmadığı görüldü, ayrıca hekimlik uygulamaları açısından da herhangi etik sorun olmadığı ortaya çıktı" dedi.
Aktan, aksak sağlık sisteminin faturasının her zaman olduğu gibi hekim arkadaşlarına çıkarıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Hekimler maalesef ciddi baskı altında bulunuyorlar. Bu baskı, hekimlerin mesleklerini yeterince düzgün ve güvenli yapmasına da engel oluyor. Hekimler, (böyle bir hasta bize geldiği zaman, sanki elimize ipi çekilmiş bir bomba tutuşturulmuş gibi hissediyoruz. Çünkü nereden ne problem çıkacak kestiremiyoruz. Bu, doğru davranmamazı engelliyor) diyorlar. Hekim arkadaşlarımız, kendilerine gelen bu kişileri hasta olarak görüyorlar. Bir hasta için ne yapmak gerekiyorsa bunu yapıyorlar. Sevk durumunda sevk, tedavi durumunda ise tedavi ediyorlar. Silivri, GATA ve Haseki'de tüm hekim arkadaşların hekimlik dışında herhangi bir kötü niyetleri olmadığını gördük."
"Genel Sekreter Demirdizen"
Genel Sekreter Demirdizen de Şener Eruygur'un GATA'daki tedavisiyle ilgili, "Eruygur'un bulguları, sağlığı açısından tıbben ağır bir tablo ortaya koymaktadır ve yapılan müdahale ve izlem sürecinde mesleki etik değerlerin ihlali ve mesleki takdir yetkisinin kötüye kullanımı söz konusu değildir" dedi.
Levent Ersöz'ün yaşadığı sevk sürecine de işaret eden Demirdizen, Ersöz'ün gece yarısı cezaevinden önce Silivri Devlet Hastanesine, oradan Haseki'ye, buradan da sağlık sorununun kardiyolojik yoğun bakım gerektirdiği için Siyami Ersek Hastanesine, durumu burada stabil hale geldikten sonra da tekrar cezaevine gönderildiğini anlattı.
Ancak Ersöz'ün cezaevine giderken tekrar sağlık sorunu yaşaması üzerine yeniden Silivri Devlet Hastanesine, buradan Haseki'ye götürüldüğünü ve burada da hasta kendini güvende hissetmediği için tedaviyi kabul etmeyerek subay olduğu için GATA'ya gitmek istediğini anlatan Demirdizen, Ersöz'ün bu esnada çalışanlar üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığının yapılan görüşmelerden anlaşıldığını, nöbetçi uzmanların hastayı ambulansta değerlendirmesinin ardından sevk işleminin gerçekleştiğini kaydetti.
Demirdizen, konunun kamuoyuna yansıması üzerine Sağlık Bakanlığının acilen soruşturma başlattığını ve Silivri'deki bir doktora yer değiştirme olmak üzere, 10 doktorun uyarı ve kınama cezası aldığını belirtti.
Sağlık Bakanlığı ve SGK'nın sevk mekanizmasını kaldırdığını, insanların istediği doktora, istediği kuruma gidebileceğini dile getiren Demirdizen, "Gidilen hastaneler de eğitim ya da üniversite hastaneleri. Hekimler de yeterli sağlık hizmeti verme ortamı olmadığı için koşulları daha uygun olan yerlere sevk ediyorlar. Yönetenler, kendilerinin yarattığı bu sıkıntıyı çözemedikleri için şu anda meslektaşlarımız ceza alıyor" dedi.
"Hekimler prosedür konusunda bilgisiz"
Hekimlerin, "mahkumlara yönelik teşhis, tedavi ve karar alma süreçlerinde kendilerini rahat ve özgür hissetmediklerini ve mahkumların bazılarından doğrudan, bazılarından da dolaylı hakaret ve tehditler aldıklarını" söylediklerini dile getiren Demirdizen, raporda yer alan görüşleri şöyle sıraladı:
"Sağlık Bakanlığının yürüttüğü soruşturma ve ortaya koyduğu yaklaşım meslektaşlarımızı baskı altına alıyor. Meslektaşlarımızın, bu soruşturmaların tamamen politik nedenlerle gerçekleştiğine, hekimlerin bu politik nedenlere alet edildiğine inandığı, prosedür konusunda hekimlerin yeterince bilgilendirilmediği anlaşılmıştır. Mesai saatlerinde sevk için sağlık kurulu raporu düzenlenmesi zorunluluğu, acil koşullarda ise 2 uzman ve başhekimin imzasının gerekliliğinin, sevki gereken mahkumlar ve hekimler açısından zorluklar taşıdığı belirtilmiştir."