Taşeronlaşma; maliyet azaltmanın yolu mu?

GÜL AKÇASOY - novus Stratejik Yönetim Danışmanlığı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen Soma kömür İşletmeleri faciasından sonra Taşeronluk Yasası gündemin ön sıralarına oturdu ve başlıkta sorduğumuz soru da, yasa tasarısı tartışmalarının merkezi konumunda. Bu soruya; Evet, taşeron kullanmak maliyetleri azaltmanın önemli bir yolu cevabını verebiliriz, ancak taşeron kullanma kararı verirken ilk ve/veya tek hedef maliyet azaltmak ise, emin olun maliyetleriniz azalmayacak hatta artacaktır. 

Dış kaynak (outsourcing) kullanımı, taşeronluk modelinin yanı sıra, çoklu kaynak kullanımı, kalabalık kaynak kullanımı, birlikte kaynak kullanımı, uzaktan kaynak kullanımı, sınır ötesi dış kaynak kullanımı, sınırda dış kaynak kullanımı gibi farklı modellerden oluşuyor. Küreselleşme sürecinde gereksinimler göre yeni modeller deneniyor, ölçülüyor ve verim alınamayanlar terk edilirken (re-shoring; backshoring; insourcing; onshoring vb.) verimli uygulamaların da, tüm paydaşları tatmin edecek hukuki statüye kavuşması çalışmaları yapılıyor.
Ülkemiz gerçeklerinde dış kaynak kullanımının uygulama modellerinin, maliyet düşürme birincil amacına dayandığını görmek mümkün. Bu nedenle de Taşeronluk Yasası, sermaye kesimi tarafından maliyet düşürmelerine yardımcı bir kurtarıcı, çalışanlar tarafında, çağdaş çalışma koşullarını güvence altına almaktan uzaklaştıracak bir felaket olarak görülüyor. Her iki taraf da yasal düzenlemeyi kendilerine son hedef olarak seçmiş durumda gözüküyorlar. Oysa yasalar, uyulması gereken asgari koşulları belirliyor. Eğer tüm organizasyonlar sadece yasal gereklilikler düzeyinde kalarak çalışsalardı, insanoğlu olarak bugün sahip olduğumuz gelişmişlik seviyesinin çok gerilerinde kalmış olacaktık. 
Çalışanların en çok tercih ettikleri şirketler araştırmalarından çıkan sonuçlar bize gösteriyor ki, yasal gerekliliklerin ötesini kendisine hedef seçmiş organizasyonlar en çok çalışılmak istenen şirket olmanın yanı sıra karlılık, verimlilik, yenilikçilik, sürdürülebilir rekabet yetkinliği konularında da pazar lideri konumundalar. 
Türkiye’nin, 10 bin dolarlık orta gelir tuzağında takılı kalmasının birçok nedeni arasında, büyüme ve dış pazarlara açılmada, sürdürülebilir olmaktan uzak, düşük fiyat rekabet stratejisini tercih ediyor olmasını da sayabiliriz. Yenileşimci ve zengin ülkeler ise, “daha az ile daha çok” sloganı ile ifade ettikleri, verimliliğe odaklanmış, sürdürülebilir rekabet stratejileri uyguluyorlar. 
”daha az ile daha çok”; daha ucuz değil, daha az kaynak (para, zaman, materyal, ekipman, enerji, işgücü) kullanarak, daha gelişmiş iş süreçleri ve yenileşimcilikle daha çok üretmek.
Dış kaynak kullanımının sağlayacağı avantaj ve dezavantajlar; sektöre, hedef müşteri kitlesine, organizasyon kültürüne, paydaş kültürüne, pazar çeşitliliğine göre değişkenlikler içermekle beraber, karar sürecinin rasyonel yürütülmesi en kritik aşamayı oluşturuyor. 
Dış kaynak kullanımı, eğer, aşağıdaki birincil hedeflerden bir veya bir kaçını gerçekleştirmeye hizmet ediyorsa, maliyetlerinizi düşürür, karlılığınız artırır. 
Dış kaynak kullanım amaçları;
- Temel iş alanı üzerinde odaklanmak
- Özel yeteneklere ulaşmak
- Değer yaratmak
- Verimliliği artırmak (süreç iyileştirme ve geliştirme vb yöntemler ile) 
- Deneyim paylaşımı
- (İşletme) Sermaye(si) ihtiyacı paylaşımı
- Nakit akışını iyileştirmek
- Risk paylaşımı (finansal, yasal, çevresel,..)
- Esneklik 
- Büyüklük;ölçek ve yaygınlık
- Gizlilik 
Yukarıdaki amaçlardan bir veya bir kaçını, dış kaynak kullanımında hedeflemiş ve gerçekleştirmişseniz, 
maliyetlerinizin de düştüğünü de görebilirsiniz.
İlk paragrafta belirttiğimiz gibi, 'evet', taşeron kullanmak maliyetleri azaltmanın önemli bir yolu, ancak taşeron kullanma kararı verirken ilk ve/veya tek hedef maliyet azaltmak değil ise.