Teknoloji şoklu kalkınma

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Prof. Dr. Ali CEYLAN / BUSİAD Başkan Yardımcısı

Bursa'da yayınlanan bir gazetedeki köşesinde, hocam Prof. Dr. İlker Parasız'ın, "İstanbul'da İki Nobel Ödüllü İktisatçı" başlıklı yazısını ilgiyle okudum. Bu yazımın ana fikri de söz konusu yazıdan esinlenerek ortaya çıktı.

2004 Nobel ödüllü iktisatçı Edward Prscott, sunumunda, genel olarak, para ve maliye politikalarının gerekli olmadığını savunmuş. Prscott, ekonomik krizlerin nedeninin, finans kesiminde aranmamasını, özellikle, arz yanında aranmasını ileri sürmüş. Verimlilik ve teknoloji şoklara değinmiş. Başka bir deyişle, bir ekonomide kriz varsa, bunun gerisinde mutlaka reel unsurların aranması gerektiğini ifade etmiş. Prscott'un fikirleri, düşüncelerimi destekliyor, hatta fikirlerimiz tıpa tıp uyuyordu.

Gerçekten de Türkiye'nin krizden çıkışının ve gelişmiş ülkeler arasına katılmasının, teknolojik şokla olacağına inanıyorum. Bunun nedenlerinden birisi, yapmakta olduğumuz otomasyon ağırlıklı işimizden kaynaklanıyor olabilir. İkinci bir neden ise Bursa ekonomisinin son yıllarda kaydettiği teknoloji ağırlıklı gelişimdir.

Bursa'da son 10 yıldır, çok az kişinin farkında olduğu, teknoloji ağırlıklı sanayileşme hızlı bir şekilde yaşanmaktadır. Otomasyon şirketleri, büyük şirketlerin üretim süreçlerini yenilemekte, mal ve hizmet üretimindeki insan faktörünü minimuma indirmektedir. Bunun doğal sonucu olarak, Bursa'da anahtar teslim hatlar veya fabrikalar kuran şirketlerin sayısı artmaktadır. Bu şirketlerin temel özelliği, küçük olmaları, nitelikli personel istihdam etmeleri ve talepler karşısında esnek olmalarıdır. Söz konusu otomasyon şirketleri, Türkiye'nin her yerine hizmet verdikleri gibi yurtdışında özellikle, Azerbaycan, Ukrayna, Rusya, Kazakistan gibi ülkelere de hizmet vermektedir. Hatta bu şirketler, daha düşük maliyetleri nedeniyle, Alman ve Fransız otomasyon şirketlerinin, korkulu rüyası haline gelmiştir. Bundan dolayı, yabancı otomasyon şirketleri, Türk otomasyon şirketlerine yabancı ülkelerde taşeronluk önermektedir.

Bursa'daki hızlı değişim, teknoloji şoklu bir kalkınmayı gerçekleştirebileceğimizi göstermektedir. Ancak, TUBİTAK, KOSGEB gibi kurumların, girişimcileri desteklemesi, proje kapsamında onayladıkları ödemeleri zamanında yapması gerekmektedir. Özellikle, TUBİTAK veya KOSGEB'e güvenip, küçük bir işletme kuran ve projesi onaylanan genç girişimcilerin finansal desteğe ihtiyaçları var. Uludağ Üniversitesi ise vizyonunu değiştirip, üniversite-sanayi işbirliğine öncelik vermeli, girişimci üniversite olmalıdır.

Teknolojik şoku gerçekleştirecek olan gençlerdir. Onlara yardım etmezsek, teknolojik şoklu bir kalkınmayı gerçekleştiremeyiz. Teknoloji ağırlıklı projelere teşvik veriyoruz demek yetmez. Önemli olan verilen teşvikleri uygulamaktır. Çünkü, kağıt üzerinde kalan teşvikler hiçbir işe yaramamaktadır.

Teknolojik şok için Bursa'da şartlar çok uygun. Devlet kurumlarının yapması gereken, mevcut teşvikleri Bursalı girişimcilerle paylaşmak ve uygulamak olacaktır.