Tekstilin yıldızı sönmez; ama...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kayseri'den / Mahmut Sabah

İrili ufaklı 30 dolayında fabrika, bir o kadar da ev tekstili üreticisi vardı. Toplam kurulu kapasite 500 bin iğ, çalışanların sayısı 30 bin kadardı.

Bu tesislerde ortalama 120 milyon metre ham bez dokunur, değişik türde 30 bin ton iplik,  5 bin ton havlu, 30 milyon metrekare makine halısı üretilirdi. Çoğu işletme ihracat ağırlıklı üretimi benimsemişti. Üretilen ipliğin, denim kumaşın, halının, ham bez ve havlunun yarıdan fazlası yurtdışına ihraç edilir, ekonomiye milyonlarca dolarlık katma değer sağlanırdı. Bir başka deyişle, Kayseri'den yapılan 1.3 milyar dolarlık ihracatın yüzde 65'i tekstil sektörüne aitti. Kısacası; kent ekonomisi sırtını tekstile dayamıştı. Tekstil, ekonomiyi çekip çeviren sektördü.

Oysa şimdi!.. 

Sektör kan kaybediyor. Üretimde yavaşlama, ihracatta azalma, istihdamda daralma var. Daha da kötüsü; işletmeler kapanıyor. Örneğin, önce Atlas Halı'da sustu  tezgahlar; ardından Ulutaş Tekstil'de. Sonra Mimataş Tekstil'e geldi sıra. Çetinkaya Tekstil, düze çıkabilmenin yolunu, Kayseri dışında arıyor. Bakalım; teşvikli yörede üretim, çare olabilecek mi Çetinkaya'nın sorununa. Ya, Birlik Mensucat? Dil varmıyor, bu köklü kuruluşun içine düştüğü durumu anlatmaya.

Tekstilci, 'sağlıklı' ve de 'kalıcı' tedbirlerden yana. Örneğin; Karsu Tekstil Genel Müdürü Nevzat  Seyok'a göre; hükümet özellikle üretim konusunda, olaylara pek ilgi duymuyor. Geçici bir şeyler yapılıyor, ama hem geç kalınıyor, hem de kısmi yapılıyor. Hal böyle olunca, amaca ulaşılamıyor. Tabi, olan da; kendi haline bırakılan sektöre oluyor.

Yine Seyok'a göre; "laf çok," ama "önlem yok." Şöyle diyor: "Bildiğim kadarıyla, Kayseri'de ocak ayından bu yana 8 bin tekstil işçisi işsiz kaldı. Bazı işletmeler kapandı; bazıları başka yerlere taşındı. Sadece marka olmuş, örneğin Orta Anadolu, Karsu gibi firmalar ayakta. Ancak onların da sıkıntılı olduğunun bilinmesi gerek."

Sektörün ciddi sorunlarla boğuştuğu ortada. İşletmeleri temelden sarsan bu sorunları, döviz kurlarındaki düşük seyrin yol açtığı haksız rekabete bağlayanlar var. İhracatın beklenen seviyeye gelemeyişinden, buna karşılık ithalatın artmasından yakınanlar var. Kimisine göre, sektör yapısal sorunlardan da arındırılmış sayılmaz. Örneğin; kapasite fazlası baş ağrıtıyor.  Katma değeri yüksek nihai ürün üretiminde sorunlar yaşanıyor. Teknoloji kullanımında da öyle.

Belli ki; sektör özveri ile ayakta kalma mücadelesi veriyor. Ama, nereye kadar?