Temizöz'un, tutukluluk halinin devamına karar verildi
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün öğleden sonra başlayan duruşma, 9 saat sürdü
DİYARBAKIR - Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşmada savunma yapan Temizöz, "Bu durumu hazmedemiyorum" dedi.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün öğleden sonra başlayan duruşma, 9 saat sürdü.
Duruşmada, tutuklu sanıklar Cemal Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakin hazır bulundu. Tutuksuz yargılanan Kukel Atağ ise duruşmaya katılmadı.
Mahkeme, müdahil avukatların reddi hakim talebini değerlendiren ve bu talebin reddine karar veren 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını dosyaya ekledi.
Mahkeme heyeti duruşmada, mağdur ve şikayetçi İsmet Uykur ile Cizre'de öldürülen Ramazan Elçi'nin eşi Kerime Elçi'yi dinledi.
İsmet Uykur, ifadesinde, babası Ramazan Uykur'un sanıklardan Tamer ve Kukel Atağ tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.
Ramazan Elçi'nin eşi Kerime Elçi de Kürtçe tercüman aracılığıyla verdiği ifadesinde, eşinin öldürülmesi olayını görmediğini belirterek, "Eşimin kardeşinin bana anlattığına göre eşimi o gün beyaz renkli bir araçla JİTEM elemanları alıp götürmüş. O beyaz renkli araç ilçede herkes tarafından bilinirdi. Herkes o araçtan korkardı. Eşimin cenazesini mezarlıkta bulduk" dedi.
Bu sırada söz alan sanık Cemal Temizöz, Ramazan Elçi'nin ölüm olayının nüfus kaydında kalp krizi olarak geçtiğini, 1999'da emniyet müdürlüğünün bu durumu kaymakamlığa bildirdiğini anlattı.
Müdahil avukat Tahir Elçi de ailenin o tarihte yeşil kart almak için başvuruda bulunduğunu, ölüm nedeninin de görevliler tarafından yanlış kaydedildiğini ifade ederek, "Çünkü, öldürüldüğünde kimliksizdi. Onu öldürenler kimliğini almıştı. Bu nedenle ölüm kaydı yapılmamış. Bu durum ailenin yeşil kart başvurusu sırasında ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
Avukat Elçi, mahkemenin sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vermesi gerektiğini ifade ederek, "Bu mahkemede, izinsiz gösteriler sırasında eğilip taş almaya çalıştığı için 2-3 yıl tutuklu kalan sanıkları biliyoruz. Bu kadar delil varken bu sanıklar hakkında tahliye talebinde bulunmak abes olur" dedi.
Müdahil avukat Mehmet Emin Aktar da mağdurların, mahkemeden, yakınlarını kimlerin öldürdüğünü ortaya çıkarıp cezalandırılmasını beklediğini kaydetti.
Avukat Sezgin Tanrıkulu da sanıklardan Temizöz'ün hala Kayseri Jandarma Alay Komutanı olarak görevinin başında bulunduğunu, bu durumun yargı bağımsızlığına müdahale olduğunu ileri sürdü.
Tanrıkulu, mağdurlar, tanıklar ve hatta avukatların dahi sanık yakınlarının baskısına maruz kaldığını iddia etti.
"Bu durumu hazmedemiyorum"
Sanıklardan Cemal Temizöz savunmasında, suçlamaları kabul etmedi. Cizre'de terörle mücadele konusunda yaptığı çalışmalar nedeniyle terör örgütü PKK'nın hedefi durumuna geldiğini yineleyen Temizöz, şöyle konuştu:
"Duruşma salonunda mağdur ve müştekilerin (şikayetçilerin) müdahil avukatlar tarafından yönlendirildiğine şahit oldum. Mahkeme, 1993-1995 yılları arasında Şırnak Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında kaç tane beyaz renkli aracın olduğunu çıkartabilir. Bizim beyaz renkli bir aracımız envanterimizde yok. Ben Kayseri Jandarma Alay Komutanı olarak tutuklu bulunma durumumu hazmedemiyorum. Ancak yasalara karşı her zaman saygılı kaldık, yine kalacağız."
Sanık Adem Yakin de yalnız Cizre'de değil, Türkiye'nin bir çok yerinde terörle mücadele ettiğini, şu anda ceza evinde olmasının da bu çalışmanın madalyası olduğunu söyledi.
Sanık Kamil Atağ ise hakkındaki iddiaların delillendirilemediğini ifade ederek, "Bölgede 5 bin faili meçhul cinayetten bahsediyorlar. Bölgede namus, kan davası ve çıkar çatışmalarından dolayı kişilerin öldürülmesi ve olayın faili meçhul kalması da mümkündür" şeklinde konuştu.
Sanık avukatları, müvekkillerinin kaçma ve delilleri karartma gibi ihtimallerinin bulunmadığını, bu nedenle tahliyelerine karar verilmesini talep etti. İddia makamı, mahkeme heyetinden sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi.
Mahkeme heyeti kısa bir aranın ardından sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 6 Kasım 2009 tarihine erteledi.