Terör operasyonlarının bilançosunu açıkladı

Adalet Bakanı Kenan İpek, Suruç katliamının yaşandığı 22 Temmuz'dan bugüne kadar PKK, KCK, YGH, YDG-H örgütüne mensup bin 308, DAEŞ ve El Kaide'ye mensup 276, DHKP-C ve diğer sol terör örgütlerine mensup 89 kişinin tutuklandığını bildirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ankara Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle bir araya gelen Adalet Bakanı Kenan İpek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

İpek, Suruç katliamının yaşandığı 22 Temmuz'dan bugüne kadar PKK, KCK, YGH, YDG-H örgütüne mensup bin 308, DAEŞ ve El Kaide'ye mensup 276, DHKP-C ve diğer sol terör örgütlerine mensup 89 kişinin tutuklandığını bildirdi.  

İpek, şu anda Türkiye genelinde 361 cezaevinde, 173 bin 87 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu, bunlardan 44 bin hükümlünün infazlarının açık cezaevinde yapıldığını söyledi. İpek, tutuklu ve hükümlülerin, 164 bin 105'inin erkek, 6 bin 307'sinin kadın, 2 bin 287'sinin de suça sürüklenen çocuklardan oluştuğunu aktardı.  

Tutuklu ve hükümlülerin, 163 bin 391'inin adli, 7 bin 447'sinin terör, 2 bin 249'unun diğer örgütlü suçlar nedeniyle cezaevinde bulunduklarını ifade eden İpek, cezaevlerinde bulunan 25 bin 698 kişinin tutuklu, 147 bin 389'unun da hükümlü olduğunu bildirdi.  

Bakan İpek, son yıllara kadar cezaevlerinde tutuklu oranın hükümlülere göre fazla olduğunu, bunun Avrupa ile kıyaslandığında da görüldüğünü ifade ederek, günümüzde bu oranın Avrupa ortalamasına indirildiğini belirtti.  

22 Temmuz'dan bugüne terör örgütlerine yönelik çalışmalar 

Suruç katliamı sonrasında 22 Temmuz'dan bugüne kadar terör örgütlerine yönelik çalışmalar hakkında da bilgi veren Kenan İpek, "Suruç katliamının yaşandığı 22 Temmuz'dan bugüne kadar etkin yapılan çalışmalarla bugün itibariyle PKK, KCK, YGH, YDG-H örgütüne mensup bin 308 kişi tutuklanmıştır. DAEŞ ve El Kaide'ye mensup 276 tutuklama, DHKP-C ve diğer sol terör örgütlerine mensup 89 kişi tutuklanmıştır. Toplam bin 673 tutuklama olayı gerçekleştirildi. Yine 22 Temmuz tarihi sonrası bin 463 kişi hakkında da mahkemelerimizce adli kontrol kararı verildi" diye konuştu. 

Kenan İpek, 22 Temmuz itibariyle cezaevlerinde terör örgütü DEAŞ'a mensup 6 hükümlü ve 52 tutuklu bulunduğunu belirterek, "Bugün itibariyle 264 tutuklu, 7 hükümlü olmak üzere 271 DEAŞ mensubu cezaevlerimizde bulunmaktadır. 22 Temmuz'dan sonraki yapılan çalışmalar ve operasyonlarda tutuklanan kişi sayısı da 212" dedi.  

İpek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bazı il ve ilçelerde "sözde özerklik ve öz yönetim" açıklayan ve ilan eden belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarıyla ilgili de şu an itibariyle 9 bölgede, 28 tutuklama, 23 adli kontrol kararı verildiğini bildirdi. Kenan İpek, 14 kişi hakkında da yakalama kararı çıkarıldığını ve bu kişilerin arandığını söyledi.  

Terör örgütlerine göre dağılım 

Cezaevlerinde terör suçundan bulunan toplam 7 bin 469 hükümlü ve tutuklunun, 5 bin 534'ünün PKK, 366'sının KCK, 292'sinin DHKP-C, 11'inin Devrimci Karargah Örgütü, 51'inin MLKP, 93'ünün TKP-ML TİKKO ve 243'ünün diğer sol örgütlerden olduğuna değinen İpek, cezaevlerinde toplam 6 bin 590 sol örgüt mensubu hükümlü ve tutuklu bulunduğunu bildirdi.  

İpek, tutuklu ve hükümlülerin, 292'sinin Hizbullah, 90'nın El Kaide, 25'inin Sivas olayları nedeniyle, 15'inin İBDA-C, 20'sinin İslami Hareket, 12'sinin Hizbut Tahrir, 271'inin DEAŞ nedeniyle cezaevinde bulunduğuna işaret ederek, "Bu sağ örgütler içinde 'Paralel Yapı' dediğimiz örgüt de var. Bundan da şu an itibariyle 112 tutuklu var" dedi.  

'Paralel Yapı dediğimiz örgütten şu an itibariyle 112 tutuklu var'

"Paralel Devlet Yapılanması" ile ilgili şu anda da 28 ilde soruşturmanın devam ettiğini, bazı yerlerde açılan kamu davasının mahkemeler tarafından kabul edildiğini bildiren İpek, "Bu soruşturma ve kovuşturmalarda 750 şüpheli ve sanık bulunuyor" diye konuştu.  

'Gülümsemedim refleksti'

Kenan İpek, Ankara'daki terör saldırısının ardından yapılan basın açıklaması sırasında güldüğü iddiaları üzerine başlatılan tartışmalara ilişkin, "İçişleri Bakanı'na yöneltilen 'İstifa edecek misiniz' sorusu üzerine benim gösterdiğim refleks hala tartışma konusu. Hele hele ülkemizin ana muhalefet partisinin genel başkanı bunu sürekli dile getiriyor. Ben, Anayasa gereği görevlendirilmiş bir bakanım, asla ana muhalefet partisi genel başkanımızla siyasi polemiğe girmek istemem. Benim söz söylememem, açıklama yapmamam, lafım olmadığı anlamına gelmez. Görev anlayışım ve ahlakım gereği ben bugüne kadar cevap vermedim ve vermeyi de düşünmüyorum" dedi. 

Avrupa ülkelerinde, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılananların ve ceza alanların sayısına ilişkin soru üzerine İpek, Avrupa ülkelerine ait böyle bir rakamın ellerinde olmadığını söyledi. 

Kovuşturma izni için bakanlığa gelen dosyaların eleştiri sınırında olup olmadığının incelendiğini belirten İpek, bu sınır içinde olmayanlara yasaların uygulandığını ifade etti. İpek, "Eğer suç ise hakaret edilmeyecek, hakaret edilirse karşılığını görecek, başka yolu yok. Biz savcılarımıza, hakimlerimize veya güvenlik güçlerimize 'bunları görmezden gelin, duymayın' diyebilir miyiz" şeklinde konuştu. 

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin gözaltına alınmasıyla ilgili değerlendirmesi sorulan İpek, Elçi'nin hakim önüne çıkacağını, bunun sonucunun beklenmesinin gerektiğini kaydetti. 

"AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu da Elçi ile aynı cümleleri kullandı. Onun hakkında da işlem yapıldı mı?" sorusuna İpek, "Bu konuda bilgim yok. Sözü söyleyenin kişiliği, şahsı önemli değil. Yasalar karşısında suç olup olmadığı, suçun oluşup oluşmadığı önemli" yanıtını verdi. 

"Bir baro başkanının gözaltına alınmasını nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Bakan İpek, Adalet Bakanı olarak bunu değerlendirmesinin doğru olmayacağını, kararın beklenmesi gerektiğini söyledi. 

"Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili ihmal iddiaları var. Bunlara ilişkin paylaşabileceğiniz yeni bilgiler var mı?" sorusuna İpek, "Emniyet güçlerimiz ve istihbarat birimlerimiz çok yoğun bir çalışma içerisinde, çok da haksızlık etmemek lazım. Sayın Başbakanımız, Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili müfettişleri, Sayın Cumhurbaşkanımız Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirdi. Gerçekten bir ihmal varsa bu ortaya konulacak" karşılığını verdi. 

'Bir ay önce bakanlığa atandı'

Ankara'daki terör olayını haber alır almaz Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun makamında güvenlik toplantısı yaptıklarını, sonrasında ise Sağlık ve İçişleri Bakanı ile olay yerine gittiğini anlatan İpek, olay yerine gittikten sonra o ana kadar toplanan bilgileri kamuoyuyla paylaşmak için basın önüne çıktıklarını hatırlattı. 

İçişleri Bakanı Selami Altınok'un, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden, olaydan bir ay önce bakanlık görevine atandığını hatırlatan İpek, şunları kaydetti: 

"Ben biliyorum ve şahidim ki her gün yoğun bir şeklide terörle ilgili beraber çalışıyoruz. Bir ay önce atanmış bakan, gece, gündüz çalışıyor, asla emeğini esirgemiyor. Ona gelen 'İstifa edecek misiniz?' sorusu üzerine benim gösterdiğim refleks hala tartışma konusu. Hele hele ülkemizin ana muhalefet partisinin genel başkanı bunu sürekli dile getiriyor. Ben, Anayasa gereği görevlendirilmiş bir bakanım, asla ana muhalefet partisi genel başkanımızla siyasi polemiğe girmek istemem. Sayın Başbakanımız defalarca bu konuda açıklama yaptı. Benim söz söylememem, açıklama yapmamam, lafım olmadığı anlamına gelmez. Görev anlayışım ve ahlakım gereği ben bugüne kadar cevap vermedim ve vermeyi de düşünmüyorum." 

'Araştırmalar çok yönlü devam ediyor'

"Canlı bombalardan Yunus Emre Alagöz'ün, MİT'in ve Emniyet'in hazırladığı raporlara göre, canlı bomba eylemi yapabilecek kişiler listesinde yer aldığı ortaya çıktı. Bu kişinin Ankara'ya gelişinde bir istihbarat zafiyeti olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Bakan İpek, bu konudaki araştırmaların çok yönlü devam ettiğini, sonucun beklenmesi gerektiğini ifade etti. 

"Canlı bombaların kimliğinin basınla paylaşılması, kamuoyunun desteğinin alınması konusunda bir çalışma var mı?" sorusu üzerine ise İpek, devletin bu konuda yoğun bir çalışmasının olduğunu kaydetti. 

Terör konusundaki yayınlarda hassas davranılması gerektiğinin altını çizen İpek, "Bir gazetemizde yayımlanan isimler sebebiyle çok önemli görülen bir fail firar etti. Dolayısıyla onunla beraber toplam 9 kişi aranıyor. Bu sorumluluk içinde basınımız da hareket etsin" dedi. 

"Adıyaman'daki dokumacılar grubuna yönelik iddialara baktığınızda, neredeyse sokaktaki herkeste, 'bu örgüte oradan militan sağlandığı' yönünde bir izleminin olduğunu görüyorsunuz. 'Bunların üzerine gidilseydi, saldırı olmayacaktı' düşüncesi var. Buna katılıyor musunuz? Bu aşamadan sonra Devlet Denetleme Kurulunun araştırmasını beklemek gerekir mi istihbarat zafiyeti açısından?" sorusu üzerine İpek, "Lütfen sonucunu bekleyelim. Gerçekten bir istihbarat, güvenlik zaafı var mı? Araştırmaların sonucunu bekleyelim. Eğer varsa bu, kamuoyuyla paylaşılacak" diye konuştu.  

Gülen hakkındaki kırmızı bülten talebi 

"Fetullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılması talebi Adalet Bakanlığına geldi mi? Bu talep Interpol'e iletildi mi?" sorusu üzerine İpek, "Adalet Bakanlığına henüz gelmedi bu talep, dolayısıyla biz de Interpol'e henüz iletmedik" dedi. İpek, taleplerin Interpol Genel Sekreterliği tüzüğüne uygun olması gerektiğini vurgulayarak, bu konuda çalışmaların devam ettiğini söyledi.  

"Gülen için kırmızı bülten çıkarılması talebinin, 'terör örgütü' olmadığı gerekçesiyle reddedildiği" iddialarının hatırlatıldığı Bakan İpek, "Bu örgütün terör örgütü olup olmadığına bizim bağımsız mahkemelerimiz karar verecek. Bize bu şekilde Interpol tarafından iletilen bir şey yok. Bu, firari olan eski savcılarla alakalı" dedi. 

Ergenekon ve Balyoz sürecinde de benzer taleplerin, Interpol'ün tüzüğünün üçüncü maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini anımsatan İpek, "Biz, Almanya hükümetinden Adli İşbirliği Anlaşması çerçevesinde iade talebinde bulunduk, cevap bekliyoruz" ifadesini kullandı. 

'Terör örgütü silah bırakacak'

"Suruç saldırısından sonra, HDP'nin İmralı ile görüşmesi oldu mu? Talepleri var mı?" sorusuna İpek, "Hayır olmadı, talepleri yok. Görüşmeleri de gerekmiyor" karşılığını verdi.  

"Yaşanan süreçte İmralı'nın devreye girmesi bir sonuç verir mi?" sorusu üzerine ise İpek, "Terör örgütü silahını bırakacak, gömecek, üzerine de beton dökecek. Onun dışında konuşacağımız bir hususun olmadığı defalarca ifade edildi. Biz aynı noktadayız" değerlendirmesinde bulundu.  

Cumhurbaşkanına hakaret suçu yanıtı

Adalet Bakanı Kenan İpek, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçu kapsamında gelen eleştirilere de yanıt verdi.  

Cumhurbaşkanına yapılan hakaretlerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarının resen veya şikayet üzerine takip yaptığını vurgulayan İpek, şöyle devam etti: 

"Sanki Avrupa'da, Avrupa Birliğine ve Avrupa Konseyine üye ülkelerde, devlet, hükümet başkanlarına yapılan hakaretlerin suç olmadığı vurgusu yapılıyor. Bu aslında doğru değil. İtalya, Polonya, İspanya, İsveç, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde devlet ve hükümet başkanlarına yapılan hakaretlerle ilgili para veya hapis cezası düzenlenmiş bulunuyor. Bu, söylenenlerin doğru olmadığını ifade ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın halk tarafından seçildiği tarihten itibaren bin 300 dosya üzerinden kovuşturma izni istendi Adalet Bakanlığından, biz bunun 862'sine kovuşturma izni verdik, 30'una kovuşturma izni vermedik, diğerleri de devam ediyor." 

 Türk Ceza Kanunu'nun, "Türklüğü, Cumhuriyeti, devleti ve organlarını aşağılama" suçunu düzenleyen 301. maddesiyle ilgili bin 94 dosyada kovuşturma izni istendiğine değinen İpek, bunlardan da 198'ine izin verdiklerini, 837'sine ise eleştiri sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle izin vermediklerini açıkladı.  

Tutuklu gazeteciler  

İpek, tutuklu gazetecilerle ilgili olarak da sürekli spekülasyon yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:  

"Elimizdeki kayıtlara göre gazeteci olduğunu beyan eden 42 kişi ceza infaz kurumlarında bulunuyor, kendi beyanları. Bunlardan sadece 2'sinin basın kartı sahibi olduğunu biliyoruz. Bunların hiç biri gazetecilik faaliyeti nedeniyle ceza infaz kurumlarında bulunmuyor. Suçları, terör, gasp, hırsızlık diğer suçlar. Bugün cezaevinde basın kartı olan iki kişiden Hidayet Karaca, 'örgüt kurmak ve yönetmek' iddiasıyla tutuklu, Yaşar Oflaz ise 'kaynak göstermeksizin yeniden yayım' suçundan hükümlü olduğu elimizdeki bilgilere göre anlaşılıyor." 

Yargının iş yükü  

İpek, Yargı Reformu Stratejisi üzerindeki çalışmalar hakkında da bilgi verdi. 

Yargının en önemli sorununun iş yükü olduğuna dikkati çeken İpek, 2014'te yargının iş yükünün 6 milyon dosyayı geçtiğini anlattı. Yapılacak çalışmalarla iş yükünü 4 milyona kadar düşürüleceğine inandıklarını bildiren İpek, her işin yüksek yargıya taşınmasının da diğer önemli bir sorun olduğunu dile getirdi. 

İstinaf mahkemeleri Haziran'da 

Kenan İpek, Yargıtay'ın dosya sayısının da 1 milyonu bulduğunu hatırlatarak, istinaf mahkemelerinin bina ve personel durumunun büyük ölçüde halledildiğini, ocak ayında da bu mahkemelerde görev alacak hakim ve savcılarla ilgili kararname çalışmalarının başlayacağını ifade etti. 

İpek, "İstinaf mahkemelerinin kapılarını haziran ayında açmış olacağız. 520'si Yargıtay üyeli, bin 200 tetkik hakimli bir sistem. Bunu izah etmemiz de zor. Doğru da değil, yıllar geçiyor, dosyalar karara bağlanamıyor" dedi.  

Adalet Bakanı İpek, yargıya güven konusunda ellerinde yalnızca TÜİK rakamları bulunduğunu, güven ve memnuniyet anketlerini düzenli yaptıracaklarını bildirdi.  

Özellikle yüksek yargıda çok başlılık bulunduğunu belirten İpek, yargı yollarının sadeleştirilmesi çalışmaları da yürüteceklerini, bunun Anayasa değişikliğini gerektirdiğini söyledi.  

SATÜRN Projesi hakkında da bilgi veren İpek, ülke genelinde ideal yargılama sürelerinin belirleneceğini, vatandaş dava açtığı zaman, davasının ne zaman sonuçlanacağını bileceğini anlattı. 

İpek, hakim, savcı ve personel sayısında da önemli artış sağlandığını, adli ve idari yargıda hakim savcı sayısının 2002'de 9 bin 349 iken yüzde 58 artarak bugün 14 bin 765'e çıktığını kaydetti.