Terör sorununu Türkiye kendisi çözecek
İnönü Üniversitesi 2012-2013 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuşan Cemil Çiçek terör konusuna değinerek, " Bize en fazla destek verdiğini söyleyen ülkeler bile, yapması gerekenin 10'da birini bile yapmıyor" dedi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
MALATYA - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Terörle mücadele konusunda Türkiye çok da fazla destek gören bir ülke değildir. Bize en fazla destek verdiğini söyleyen ülkeler bile, yapması gerekenin 10'da birini bile yapmıyor. Onun için bu sorunu biz çözeceğiz" dedi.
Çiçek, İnönü Üniversitesi'nin 2012-2013 akademik yılı açılış törenine katıldı. Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik tarafından Çiçek'e fahri doktora unvanı verildi, cübbe giydirildi.
Törende konuşan Çiçek, yeni akademik yılın sağlıklı, huzurlu ve başarılı geçmesini diledi. Üniversitelerin önemine işaret eden Çiçek, Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Türkiye'nin bir tek üniversitesi bulunduğunu, bugün ise vakıf üniversiteleri de dahil olmak üzere 168 üniversite olduğunu dile getirdi.
Gelişmiş batı demokrasilerinde bizimki kadar kanun çıkaran ülke yok
Türkiye'nin sorunları olduğunu dile getiren Çiçek, bunların çözümü için insanların zaman zaman kestirme çözümler aradığını dile getirdi. Sorunların çözümü için akla gelen en kestirme yolun da kanun çıkarmak olduğunu ifade eden Çiçek, hiçbir ülkenin sorunlarını kanun çıkararak çözemeyeceğini vurguladı.
Çiçek, "Belki karşılaştığınız tüm sorunların en önemli, en kestirme cevabı eğitimdir. Biz eğitimin yeterince verilemeyişinden ya da eğitim öğretimdeki kalite sorunlarımız sebebiyle bunların ortaya çıkardığı boşlukları kanun çıkararak çözmeye çalışıyoruz. Gelişmiş batı demokrasilerinde bizimki kadar kanun çıkaran ülke yok" dedi.
Türkiye'de toplam kalitenin artmasına üniversitelerin önemli katkıları bulunabileceğine dikkati çeken Çiçek, üniversitelerin bölgelerinden başlayarak ülkenin genel sorunlarına çözüm bulabilecek nitelikte çalışmalar yapması gerektiğine vurgu yaptı.
Toplumun geleceğinin buralardan şekillendirildiğini dile getiren Çiçek, gelişmiş ülkelerin en önem verdiği ve vermesi gereken kuruluşların başında da üniversitelerin geldiğini söyledi.
Çiçek, üniversitelerden çok şey beklediklerini belirterek, "Öncülük yapmasını bekliyoruz. Ürettiği bilgilerin pratik hayatta işimize yaraması lazım. Üniversitelerin özellikle sanayi alanında toplumsal araştırmalarda hem bölgenin hem ülkenin sıkıntılarıyla ilgili araştırmaları yapması ve bu konuda diğer kuruluşlarla işbirliği içinde olması lazım" diye konuştu.
Türkiye'nin önündeki en büyük engel terör
Üniversitelerde yapılan araştırmaların bir kısmının kendileri açısından da son derece önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
"Türkiye 30-40 yıldır bir terör belası ile uğraşıyor. Türkiye'nin önündeki en büyük engeldir, ayağımızdaki en büyük prangadır. Bunun nelere mal olduğu ayrı bir konferans konusudur. Türkiye bu sorunu çözmek mecburiyetindedir. Bu bizim sorunumuz. Bu sorunu biz çözeceğiz. Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Net olarak ifade ediyorum. Terörle mücadele konusunda Türkiye çok da fazla destek gören bir ülke değildir. Bize en fazla destek verdiğini söyleyen ülkeler bile, yapması gerekenin 10'da birini bile yapmıyor. Onun için bu sorunu biz çözeceğiz. Millet olarak, toplumun tüm kesimleriyle, siyasi partilerimiz olarak, meclisimiz olarak, üniversiteler olarak... Ama bu sorunu çözerken el yordamıyla çözemeyiz. Nitekim konulara zaman zaman el yordamıyla baktığımız dönemler oluyor. Şimdi el yordamıyla bakmıyorsak ve herkesin sıkça vurgu yaptığı gibi eğer bir terör meselesini sadece bir güvenlik, asayiş meselesi olarak kabul etmeyip onun ötesinde de bir çok şeyin yapılması gerektiğini söylüyorsak, bu tam da bilimsel araştırmaları gerektiren bir alandır. Terör, Türkiye'de neden 30-40 senedir yaşama imkanı buluyor? Tamam dış güçler, dış destek, dış bağlantılar... Bunların hepsi doğrudur. Bunda hiç tereddüt yok ama bunun Türkiye bağlamındaki zeminini de iyi araştırmamız gerekiyor. Bir yere 3-5 katlı bir bina yaparken bile zemin etüdünü yapıyoruz, böylesine karmaşık. Demir, çimento, statik hesabı ona göre yapacaksınız. Kalıcı politikalar üretmek gerekecekse özellikle sosyal alanda toplumu iyi tanımak, zaaf noktalarımızı iyi belirlemek, bir problem varsa bunun sosyal dayanaklarını bilimsel verilere göre ortaya koymamız gerekir."
Cemil Çiçek, böylesine karmaşık, olumsuz anlamda tesir katsayısı çok yüksek bir belayla ilgili olarak üniversitelerde 48 araştırma bulunduğunu kaydeden Çiçek, bunların önemli bir kısmının Polis Akademileri ve Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırlatığı raporlardan oluştuğunu söyledi. Bu araştırmaların bir çoğunun da güvenlik politikaları açısından değerlendirmeler olduğunu dile getiren Çiçek, şunları aktardı:
"Psikolojik boyutu varsa bunun bir araştırma konusu olması gerekmiyor mu? Sosyolojik boyutu varsa saha araştırması, sosyolojik araştırma yapmak gerekmiyor mu? Varsa envanterde bunu görmemiz lazım. Ben siyaset adamı olarak politika geliştirirken, politik kararlar alırken hangi noktalardan hareket edeceğim? Yolda gelirken aklıma gelen bir fikir, bu alanda bir politika kararına dönüşebilir mi? Onun için diyoruz ki, artık 168 üniversitemiz olduğuna göre, her şehirde üniversitemiz olduğuna göre, sosyal araştırmalara daha fazla önem vermemiz ve bunun da politikaya dönüşmesinde öncülüğü üniversitelerimizin yapması lazım. O zaman Türkiye'de siyaset daha kaliteli bir zemin üzerinden sürdürülür. Daha bilimsel verilere dayalı bir zeminde sürdürülebilir."
Siyasetin yumruk değil el sıkmak olduğunu merhum Özal'dan öğrendim
Kendisinin 1966 yılında üniversiteye girdiğini ve o dönemlerde arkadaşlarıyla Türkiye'nin meselesiyle ilgili sorunları karşılıklı anlayış içinde tartıştıklarını anlatan Çiçek, ancak bir süre sonra Türkiye'de bir hareketlilik başladığını belirterek, şunları anlattı:
"İster sağ deyin, ister sol deyin, hiçbirimiz Türkiye'nin bulunduğu noktayı Türkiye'ye yakıştıramıyorduk. Türkiye'nin ülkeler sıralamasında daha ilerilerde olması gerektiğini söylüyorduk. Ama sonra araya girenler oldu. Bunlar yakın tarihimizin arka planıdır, yavaş yavaş da bunlar aydınlanıyor. Üniversite kantinlerinde, yurtlarda bunları güzel güzel tartışan gençler, birbirlerini bir süre sonra suçlamaya başladılar. 'Birilerimiz Amerika'nın uşağı, birilerimiz Rusya'nın uşağı.' Ortada bizim millet diye bir şey kalmıyor. Öyle bir suçlama dönemi başladı. Bir süre sonra başlangıçta kitapla, defterle, çantayla gittiğimiz üniversitelere, sonra 30-40 santimetre uzunluğunda sopalarla gitmeye başladık. Nereden gelirdi, nasıl gelirdi, bunları kim verirdi elimize, neden Malatya'nın, Yozgat'ın köyünden gitmiş, ailesinin tek umudu olan bu insanlar ne oldu da sopalar almaya başladı? Bu da yetmedi, bunların neden olduğunu düşünecek kadar bize zaman da bırakmadılar çünkü her gün yeni bir olay. Meydanların bir kısmında sağ yumruklar, bir kısmında sol yumruklar. Sonra ne oldu? Bu sopalar da yetmedi, bu defa tabanca menzilinden tartışmalar başladı. 5 binden fazla insan öldü. Gencecik, bu milletin ümidi olan insanlar. Geriye baktığınızda ne kazandık? Bu ülkeyle ilgili kim kumpas kuruyorsa, bilesiniz ki en fazla üzerinde oyun oynanan kurumların başında üniversitelerimiz geliyor."
Bu tecrübelerden herkesin ders çıkarması gerektiğini vurgulayan Çiçek, öğrencilere seslenerek, ülkenin sorunlarına ilgi duymaları gerektiğini kaydetti.
Gençlere, kavga etmemeleri tavsiyesinde bulunan Çiçek, "Üniversite yıllarım sağ yumruğumu sıkmakla geçti. İtiraf ediyorum ki, ben siyasetin yumruk sıkmak değil el sıkmak olduğunu Malatyalı devlet adamı, rahmetli Turgut Özal'dan öğrendim. Ülke meseleleriyle ilgilenin ama sakın kavga etmeyin. Kavga hiçbir şeyi çözmüyor. Belki en kolay şeydir kavga etmek ama hiçbir şeyi çözmüyor" dedi.
Çiçek, ayrıca gençlere ön yargılı olmamalarını önererek, bu toplumda bir uzlaşma kültürünün geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.