Terörle mücadelede yargının elini zayıflatmayız
Özel yetkili mahkemelere ilişkin düzenleme tartışmalarıyla ilgili Hüseyin Çelik, "Terör örgütlerini cesaretlendirecek, terörle mücadelede yargının elini kolunu bağlayacak bir düzenleme yapılmayacak" dedi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, özel yetkili mahkemelere ilişkin düzenlemenin, terör örgütlerini cesaretlendirecek, terörle mücadelede yargının elini kolunu bağlayacak bir düzenleme olmayacağını belirterek, "Silahlı terör örgütlerinin yargılanmasını zaafa uğratacak, şu anda derdest olan davaları boşa çıkartacak bir tavrı, bir düzenlemesi AK Parti'nin olmadı ve olmayacaktır" dedi.
Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Silopi ve Fethiye'de meydana gelen depremler nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti.
Devlet Denetleme Kurulu'nun Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin raporunda, ölüme ilişkin şüphelerden söz edildiğini anımsatan Çelik, şüphelerin kaldırılması, otopsi ya da başka bir araştırma yapılacaksa derhal yapılması ve soru işaretleriyle sır perdesinin ortadan kaldırılmasına önem verdiklerini belirterek, Özal'a bir kez daha Allah'tan rahmet diledi.
Uzlaşmaz, konuşmaz, yaklaşmaz bir tavır
Çelik, Kürt ve terör konularının en önemli mesele olma vasfını koruduğunu, AK Parti'nin demokratik açılım ve Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni başlatırken tüm siyasi partilerin kapısını çaldığını, herkese elini taşın altına koyma çağrısında bulunduğunu hatırlatarak, o dönem muhalefet partilerinin büyük bir kısımının görüşme tekliflerini geri çevirdiğini ancak bu yıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sorunun çözümü için yeni bir adım attığını söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun "bu konuda biz de varız, bütün siyasi partilerle görüşelim, Meclis zemininde ne yapılacaksa biz varız tavrı" sergilediğini ve AK Parti olarak bu tavrı önemsediklerini dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Bu sürecin başlamasına, yeniden meselenin gündeme gelmesine, iktidar-muhalefet ayrımı yapılmadan üzerinde durulması gerektiğine dair görüşlere ve teşebbüslere iki ayrı cenahtan karşı çıkılmaktadır. Kürtçü ırkçılar çözüm meselesinin gündeme gelmesinden rahatsız olmuşlardır, Türkçü ırkçılar rahatsız olmuşlardır. Kandil ve Kandil bağlantısı olanlar çözüm söz konusu olduğunda nedense rahatsızlık emareleri ortaya koyuyorlar. Çözüm üretildiği zaman onlara, onların varlıklarına, onların eylemlerine, onların rantlarına gerek kalmayacaktır.
Tez ve anti tez mantığıyla ne yazık ki Sayın Bahçeli'nin başında bulunduğu MHP'de benzer bir refkleks ortaya koymaktadır. Bu üzücüdür, esef vericidir. Ben inanıyorum ki MHP'ye oy veren insanlar, Türkiye'de gencecik vatan evlatlarının toprağa düşmesinden son derece rahatsızlardır, bu meselenin mutlak suretle çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyorlar. Annelerin gözyaşlarının dinmesi, ülkenin kaynaklarının heba olmasının engellenmesi MHP'ye oy verenlerin de arzusudur. Ancak MHP yönetimi çok farklı kulvarda yürümektedir, adeta kendi başına Türkiye'nin bahtının üzerine oturabileceğini düşünmektedir."
MHP'nin "uzlaşmaz, konuşmaz, yaklaşmaz" bir tavır sergilediğini ifade eden Çelik, "Onları gerekirse tavırlarıyla baş başa bırakarak, MHP dışında Türkiye'de bu konuda çözümden yana olan bütün insanlar, ne yapabileceklerse güçlerini ve akıllarını birleştirerek bu meselenin çözümüne katkı sağlamalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ziyaretinde Sayın Başbakanımızın, 'iktidar ve ana muhalefet, bu meselede birlikte çalışabiliriz' mesajı vermesi son derece önemli bir gelişmedir, bu sürecin mutlak suretle devam etmesi gerekiyor" diye konuştu.
Leyla Zana'nın açıklamaları
Hüseyin Çelik, bir soru üzerine Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın bugün bir gazetede yer alan açıklamalarının önemli bir kısmını, sürece katkı sağlayıcı, sağduyulu, kanın durmasından yana bir tavrın eseri olarak gördüğünü belirterek, "Sayın Zana'nın bu röportaj kapsamında söylediği her kelimeye, her cümleye şüphesiz ki katılmıyorum ama çoğunlukla söylediklerinin çözüme katkı sağlama ve çözümden yana olma iradesini ifade ettiğini belirtmek istiyorum. Ümit ediyorum ki bu ve benzeri sağduyulu hareketler çoğalır. Dediğimiz camia içerisinde kendini şahin kabul eden insanların söylemlerinin, eylemlerinin bugüne kadar çözüme katkı sağlayıcı olmadığının da anlaşılması gerekiyor" dedi.
Çelik, muhalefet içerisinde çözüm üretmek isteyen herkesin bu sağduyuyu göstermesini ümit ettiğini de söyledi.
"AK Parti ve CHP'nin meselenin çözümünde ortak hareket etme şansı yakalaması halinde Leyla Zana'ya da beraber çalışma teklifinde bulunup bulunmayacakları" sorusuna da Çelik, "Bu meselede sürece katkı mahiyetinde söyleyecek sözü olan, aklı olan kimse beri gelsin dedik. Ortada yangın var, 'bir kova da ben dökeyim' diyen herkese müteşekkir oluruz. Yeter ki yangına benzinle giden değil suyla yaklaşan olsun. Bir söylem, bir jest, bir mimik bile bizim kabulümüzdür. CHP, AK Parti birlikte çalışacak, hemen çözülecek iyimserliğine de kimse kapılmasın. Her sondajdan petrol çıkmaz ama petrol aramaktan vazgeçilmez de. Petrol çıkıncaya kadar aramaya devam etmeliyiz. Bu memleket bu meseleyle yoluna devam edemez, çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor mesele bu" yanıtını verdi.
Özel yetkili mahkemeler
Hüseyin Çelik, özel yetkili mahkemelerle ilgili yapılan açıklamalara da bir netlik kazandırmak istediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları, zaman zaman farklı partili sözcülerimiz veya bakanlarımızın yaptığı açıklamalardan dolayı bir kafa karışıklığı olduğunu görüyorum. Özel yetkili mahkemeler bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır, bir manada ihtisas mahkemeleridir. Bu ihtiyaca binaen kurulan mahkemeler şu anda işlevini sürdürüyor. AK Parti'nin şöyle bir niyeti olmadı, olmayacaktır; silahlı terör örgütlerinin yargılanmasını zaafa uğratacak, şu anda derdest olan davaların boşa çıkartacak bir tavrı, bir düzenlemesi AK Parti'nin olmadı ve olmayacaktır."
Usulle, uygulamada görülen sıkıntıların giderilmesiyle ilgili her zaman yapılabilecek düzenlemeler bulunduğunu, özel yetkili mahkemeleri kuran TBMM'nin bazı yetkilerle ilgili yeni düzenlemeler yapabileceğini belirten Çelik, bunun terörle mücadelede yargının elini zayıflatacak bir uygulama ve düzenleme olmayacağını vurguladı.
Başbakan ile Başbakan Yardımcısı'nın söyledikleri çelişir şeyler değil
Özel yetkili mahkemeler, 250-251. maddeyle ilgili Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde bir çalışma yapıldığını ifade eden Çelik, ancak bu çalışmanın henüz Bakanlar Kurulu'nda ele alınıp tasarıya dönüşmediğini, üzerinde parti organlarında uzun boylu müzakereler yapılmadığını söyledi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Bülent Arınç Bey'in yaptığı açıklama esasen şudur; '3. yargı paketinde de bu mesele yoktur, 4. yargı paketinde de yoktur. Sayın Bülent Arınç, her Bakanlar Kurulu'ndan sonra o Bakanlar Kurulu'nda görüşülen konuları açıklıyor. O Bakanlar Kurulu'nda da esasen böyle bir şey görüşülmemiştir. 3. pakette de yoktur, 4. pakette de yoktur. Henüz hükümetin önüne taslak, tasarı taslağı olarak gelen bir şey de yoktur' demiştir, bu doğrudur. Ancak işin mutfağında atölyesinde bir çalışma yapılması için Sayın Başbakan'ın verdiği bir talimat vardır. Bu tasarı taslağı bittikten sonra Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelecektir, müzakereler yapılacaktır. Bütünüyle ortaya çıktığı zaman da kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Sayın Başbakan'ın söyledikleriyle, Sayın Başbakan Yardımcısı'nın söyledikleri farklı ve çelişir şeyler değildir. Sayın Bülent Arınç, o günkü Bakanlar Kurulu'nu, 3. ve 4. paketleri esas alarak açıklama yapmıştır. Talimatı veren kişi ve yetkili olarak Sayın Başbakan verdiği talimatı ve ne yapılmak istendiğini izah etmiştir, meselenin aslı budur. Bu konudaki farklı yorumlara da saygı duyarız."
İsmin değişmesi mahiyeti değiştirmez
Başbakan Erdoğan'ın özel yetkili mahkemelerle ilgili mahkemelerin kaldırılma seçeneğinin de masada olduğunu söylediğinin anımsatılarak, "kaldırılırsa ne olur" diye sorulması üzerine Çelik, şunları kaydetti:
"Terör örgütleri oldukça, organize silahlı suç örgütleri oldukça, onlara bakan mutlak suretle... Bunun adı özel yetkili mahkeme olmaz da başka bir mahkeme olur, ama ismin değişmesi mahiyeti değiştirmez. Çok olağanüstü hallerde, durumlarda yerel mahkemelerle sonuç alındığı bugüne kadar görülmemiştir. 'Bu mahkemeler tamamen ortadan kaldırılsın' dendiği zaman kimlerin fıkır fıkır olduğunu, zevkten dört köşe olduğunu merak ediyor musunuz? PKK terör örgütü bu işten çok hoşnut oluyor, Ergenekon terör örgütü çok hoşnut oluyor ve onların siyasi uzantıları bu işten çok hoşnut oluyor.
Adının özel yetkili mahkeme olması şart değil. Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez, isim değiştirmekle gerçeği değiştiremezsiniz. Simsiyah bir zenci hanımına Gülbeyaz adı takmakla beyazlatamazsınız; fukara adama, hayatı kaymış adama ister mesut deyin, ister bahtiyar değişmez. Mahkemelerin ismi değişebilir, bu ille değişecek manasında değil. Adalet Bakanımız da biz de diyoruz ki terör örgütlerini cesaretlendirecek, terörle mücadelede yargının elini kolunu bağlayacak bir adımı AK Parti hükümetleri atmaz" yanıtını verdi.