Terörü tek tek öldürerek mi bitireceğiz?
TBMM Adalet Komisyonu'nda konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2009 yılında terör örgütü üyelerinin Kuzey Irak'dan gelerek teslim olmasıyla başlayan süreci savunarak, "Habur fikri yanlış bir fikir değildir ama ilerleyen dönemlerde sabote edilmiştir" dedi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - TBMM Adalet Komisyonu'nda konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2009 yılında terör örgütü üyelerinin Kuzey Irak'dan gelerek teslim olmasıyla başlayan süreci savunarak, "Habur fikri yanlış bir fikir değildir ama ilerleyen dönemlerde sabote edilmiştir" dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu anadilde savunma hakkını da düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşülmesi sırasında milletvekillerinin soruları yanıtlayan Bakan Ergin, "Habur fikri yanlış bir fikir değildir ama ilerleyen dönemlerde sabote edilmiştir. Özü itibariyle savaşan unsurların silah bırakarak ülkesine gelmesi, adalete teslim olması bizim de nihayetinde varmak istediğimiz noktadır" dedi. Bakan Ergin şöyle devam etti:
Tek tek öldürerek mi bitireceğiz?
"Dağda silahla çatışan unsurların silahını bırakarak Türkiye'ye gelmesi, mevcut kanunlar içerisinde 'Ben ülkeme geldim' demesi bizim yıllardır savunduğumuz şeydir. İnsanlar düşünceleriyle mücadelelerini yapsınlar, silah ve şiddet yöntemi, hak arama yöntemi olamaz düşüncemizle çakışan bir şey midir? Habur'un ilerleyen safhalarında bu süreç sabote edilmiştir. Ama Habur düşüncesi, Habur fikri yanlış bir fikir, düşünce değildir. Özü itibariyle savaşan, bu milletin güvenlik güçlerine silah doğrultan unsurların silah bırakarak ülkesine gelmesi, o ülkenin adaletine teslim olması, bizim en nihayetinde varmak istediğimiz nokta değil de nedir Allah aşkına? İnsanları tek tek dağlarda öldürerek bitirmek midir politikamız?
Sözü olan, bu ülkenin selameti, birliği için söyleyecek lafı olan buyursun gelsin. Demokratik platformlar açık, siyaset zemini açık, sivil toplum katılımcılara açık. Bu açıdan Habur platformuna yapılan göndermeler maksadı aşan göndermelerdir, Habur hadisesi silahlı yöntemlerle değil, demokratik yöntemlerle fikirlerin müzakere edilmesi süreci için oluşturulmuş bir platformdur. Ama bunun kötüye kullanılması neticesinde yargı gerekli işlemlerini yapmıştır. Devlet, silahla ve çatışma ile hak aramak isteyenlerle mücadele ediyor ama siyaset kurumu aynı zamanda bu sorunları çözmesi gereken kurumdur."
Başbakan'ın da dokunulmazlığı kaldırılmalı
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, anadilde savunma talebinin, özerklik talebinin yanında egemenlik talebi de olduğunu savunarak, uluslararası hukukta karşılığı olmayan bu talebin getirilmesinin kendilerini rencide ettiğini söyledi. Mehdi Zana'nın anadilde savunma yapamadığı gerekçesiyle AİHM'e başvurduğunu hatırlatan Yılmaz, mahkemenin bu konuda Türkiye aleyhine karar vermediğinin altını çizerek, "Federalizmin yolunu açacak konuları birer birer getiriyorsunuz. Büyükşehir yasasıyla bölge meclislerinin yolunu açtınız. Bunlar birer dayatmanın sonucu, Oslo ve İmralı'da yapılan dayatmaların sonucu getirildi" dedi. Dokunulmazlıklar TBMM'nin gündemine "Anadilde savunmada oluşacak tepkileri bastırmak için" gönderildiğini iddia eden Yılmaz, "Başbakan ve Adalet Bakanı'nın da 'Öcalan ile görüşülebilir' ifadeleri nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılması gerekiyor" dedi.
Turgut Özal'ın naaşı
Bakan Ergin verilen arada gazetecilerin Türkiye Cumhuriyeti'nin 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın naaşında Ankara Adli Tıp'ın toksik madde bulduğu yönündeki iddialara yönelik sorularını da cevapladı. Bilim heyetinin, Turgut Özal'ın naaşıyla ilgili son nihai kararının görülmesi gerektiğini belirten Bakan Ergin, "Kıyısından, köşesinden birtakım bilgi kırıntılarıyla oluşturulan haberler üzerinden değerlendirme yapamam. Bunları parça parça değerlendirmem. Çok az kaldı" diyerek şöyle devam etti:
"Çok az kaldı. O çıktıktan sonra daha sağlıklı bilgilerle bunu konuşalım. Kıyısından, köşesinden birtakım bilgi kırıntılarıyla oluşturulan haberler üzerinden değerlendirme yapamam. Bilim heyetinin bu konudaki son nihai kararını görelim, ona göre değerlendirme yapalım. Hassas bir konudur. Eksik bilgilerle, kulaktan dolma değerlendirmelerle bir hüküm cümlesi kurmak, büyük sorumluluk gerektirir. Onun için dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum."