Teşviksiz ekonomi tat vermiyor
KAYSERİ'den / Mahmut Sabah
Düne kadar, çoğu girişimci değişik yöreler için geçerli olan yatırım ve teşviklerden Kayseri’nin yoksun bırakılmasını eleştirir; uygulanan teşvik politikalarının, gerçek girişimciyi yatırımdan soğuttuğu savını ortaya atarak, “Ülke kaynakları yetersiz ellerde hoyratça heba ediliyor” diye yakınırdı.
Verilmeyen teşvikler sadece girişimcinin değil; risk alabilen, ancak yeni “marka” ve “imaj” üretme bahsinde umduğunu pek bulamayan sanayicinin de dilinden düşmeyen şikayet konularının başında yer alırdı. Oysa şu sıralar, ortada ne teşvik, ne de mevcut teşviklerin ‘hakkaniyet’ ölçülerine ters düştüğünden yakınarak, Kayseri kırsalının, yöresel anlamda yeni Teşvik Yasası‘nın kapsam alanına girip girmeyeceğinden söz eden kaldı.
Kafalar karışık; “ekonomik durgunluk”la yatıyor, “finansal kriz”le kalkıyoruz. Bu, elbet böyle gitmeyecek; düzenli kalkınma için gerekli olan ve de krizlerin kolay atlatılmasında etkin rol oynadığına inanılan teşvik tedbirleri, gündemdeki yerine tekrar dönecek. Dilerseniz, krizi bir kenara itelim, biraz teşviklerden söz edelim. Kayseri, girişimcilikten yana ‘kalıtımsal dinamiği’ olan
bir il. Verimsiz toprak, yetersiz tarım, atıl turizm ‘itici güç’ misyonu üstlenerek, girişimciyi ticaretin yanı sıra zorunlu olarak sınai üretime yönlendiriyor. Ancak ne var ki, bu zorunluluktan kaynaklanan gelenekçi kurallara bir de devlet teşviklerinden pay alamama gibi olumsuzluklar eklenince, çabalar ekonomik büyümede özlenen atılımı yapmaya yetmiyor.
Denilebilir ki; Kayseri gelişmişliğe gölge düşüren kısır döngüyü geride bıraktı. Üreten tezgahlara, canlı iş merkezlerine, showroomlara, modern alışveriş merkezlerine sahip. Fuarlara ev sahipliği yapıyor. Dahası; dinamik bir duruşla mevcutlara yenilerini ekleyebilmenin gayreti içinde.
DoğruÖ Ama il ekonomisi, sadece kent merkezini geliştirmekle büyümüyor; kırsalın kalkındırılması, özellikle de ilçelerin tarım ve hayvancılıkta sanayileşmesi gerekiyor. Uygulamadaki teşvik düzeninin Türkiye gerçekleriyle örtüşmediği ortada. Yeni yasa, ‘kalıtımsal dinamikler’i harete geçirici unsuları da içermeli, diyelim ve de yazıya; Mutafa Boydak’ın konuya ilişkin şu sözleriyle nokta koyalım:
“Kayseri kent merkezinin Teşvik Yasası‘na ihtiyacı olmayabilir; ancak ilçelerimizin buna ihtiyacı var. Bazı ilçelerimiz Doğu’dakilerden farksız. Teşvikler gelişme potansiyeli yüksek olan yörelere yönlendirilmeli. Böylece hem kaynaklar verimli kullanılmış, hem de daha dengeli ve yaygın bir kalkınma sağlanmış olur.”