TİGEM bu yıl 154 milyon lira kar edecek
TİGEM Genel Müdürü Mehmet Halis Bilden bu yıl 154 milyon, önümüzdeki yıl da 250 milyon TL kar hedeflediklerini söyledi.
Yudum KAVUKÇUER
ANKARA - 2012'de karlılığını en fazla artıran KİT olan TİGEM'in Genel Müdürü Mehmet Halis Bilden, "Sertifikalı tohumculuk ve hayvancılık için yaptığımız yüksek oranlı yatırımlara rağmen geçtiğimiz yılı karlı kapattık. Yatırımlarımızın geri dönüşlerinin başlaması nedeniyle de bu yıl 154 milyon, gelecek yıl 250 milyon lira kar hedefliyoruz. Ciro olarak da 1 milyar lirayı aşarız" dedi.
Yatırım ve verimliliği artırmak için hükümetin desteği ve telkinlerinin etkin olduğunu belirten Bilden, "Oldukça yüklü zararlarla devlete yük olan bir kuruluş görünümündeydik. Son yıllarda yaptığımız yatırımlar sayesinde Ceylanpınar'da Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak kadar hububat tohumu üretmeye başladık. Büyükbaş ve küçükbaş yatırımlarımız hızlandı. Gelecek yılsonuna kadar büyükbaşta ana materyalde 38 bin, toplamda 100 bin baş hayvana, küçükbaşta ana materyalde 112 bin, toplamda 300 bin baş hayvana sahip olacağız" diye konuştu.
Bilden, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak ve arkadaşımız Yudum Kavukçuer'in sorularını yanıtladı.
3 yıl önce zarar eden bir TİGEM'de sohbet etmiştik. Yapılan yatırımlar hayvancılıkta ve özellikle sertifikalı tohumlarda, kurumu kara geçirdi. Sıkıntılı bir süreçten geçen Ceylanpınar ve sertifikalı tohumla başlayalım isterseniz.
Evet, Ceylanpınar Suriye sınırında olduğu için sıkıntılı günler yaşıyor ama bizim için bir sıkıntı yok. Hatta yatırım artışı var, büyüme var, verimlilik artışı var. Daha da fazla yatırım için çalışmalarımız var. Tohumdan başlarsak, bizden başka sertifikalı hububat tohumu üreten bir organizasyon yok. Sadece Fransa'da 40 bin ton üreten bir özel şirket var. Hububat doğal tohumdur. Son dönemde yaptığımız yatırımlarla Türkiye'deki sertifikalı hububat tohumunu garanti altına aldık. 2008-2009 yılında yaşanan ciddi kuraklıklardan sonra iki yıl üst üste Ceylanpınar'da kuru alanda tek bir ürün alamadık. Kurumun bu bölgelerden 80-90 milyon zararı oldu. Şimdi yaptığımız yatırımlarla hiç yağış olmasa bile TİGEM Türk çiftçisinin istediği sertifikalı tohumu verebilecek durumda. Şu an 610 bin dönüm Ceylanpınar'da sulu tarım arazimiz var. Yüzde 90'ında da sertifikalı hububat tohumu üretiyoruz. Yani sadece sulu tarıma geçmedik aynı zamanda sertifikalı tohum gibi çok önemli olan bir ana nüveyi garanti altına aldık.
Ne kadarlık bir yatırımdı?
Ceylanpınar'a 300 milyon liralık yatırım yaptık. 500 bin dönümün sulu hale gelebilmesi için.
2009-2011 yılları arasında üç yıllık bir projeydi ve geçen yıl devreye girdi. Bu yıl da onun ürünlerini hasat ettik. Bundan sonra da Ceylanpınar'da 2014 ve 2015 yıllarında yatırıma devam edeceğiz ve bunun kadar daha bir bölümü sulu tarıma açacağız. Dolayısıyla 910 bin dekar gibi bir alanı sulu tarıma açmış oluyoruz. 2015'in sonuna geldiğimizde Ceylanpınar'ın sulanabilecek olan arazisinin hepsini sulamış olacağız.
Bunun parasal getirisi ne olacak?
Geçen yıldan beri Ceylanpınar artık kar eden bir işletme oldu. 2013 yılı bütçe hedefimize göre bu yıl Ceylanpınar'dan 74 milyon TL kar hedefliyoruz. TİGEM'in bütününde kar hedefi de 154 milyon TL. Bunlar çok önemli rakamlar. Ceylanpınar'ın potansiyeli çok yüksektir. Kullanabildiğimiz henüz yüzde 15-20'sidir potansiyelin. Eğer istediğimiz gibi üretim yapabilir o üretimi sanayiye de aktarabilir, endüstriyel yapı olarak, son çıktı olarak değerlendirebilirsek çok daha ciddi rakamlara ulaştırabilmemiz mümkün olur.
Ne kadarlık yatırım gerekiyor bunun için?
Şu an yaptıklarımızın 3-4 katı daha yatırım yapmamız gerekiyor, 1.5 milyarı bulur. Ve bu yatırımın geri dönüşünü en fazla 3 yıl içerisinde alırız. Mesela sulu tarım için Ceylanpınar'da yaptığımız yatırımın geri dönüşünü 2.5 yılda alacağız. Çok karlı ve çok verimli bir iş.
Sertifikalı tohum tüm ülkede verimi artıracak. Mesela 20 milyon ton buğday üretiyorsak, o tohum sayesinde 25 milyon tona çıkabiliriz. Çitçi istekli mi?
Sertifikalı tohumun şu an tam sezonundayız. Geçen yıl sertifikalı tohum biraz nazlı oldu. 200 bin tonun üzerinde bir satış hazırlığımız vardı ancak 164 bin ton satabildik. Bunun sebebi 2012 yılında Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşanan kuraklıktır. Ama bu yıl çok şükür ikisinde de yok, iyi de talep var. Sizin söylediğiniz verimlilik artışını, Sayın Bakan Konya'da hasat bayramında açıkladı, "Bu yıl 22 milyon ton buğday beklentimiz var" dedi. Uzun yıllardır ilk kez beklentimiz bu kadar yüksek. Buna belki 2 milyon ton daha eklemek mümkün. Bu iki milyon ton için hiçbir parametrenin değişmesine gerek yok. Türkiye'deki tüm çiftçiler sertifikalı tohum kullanırsa hiçbir parametre değişmeden buna 2 milyon ton ekleriz. Bizim sloganımız "Artı yüzde 25"tir. "Sertifikalı tohum kullan artı yüzde 25 kazan." Şu anda zaten çiftçimizin yüzde 25-30 civarı sertifikalı tohum kullanıyor.
Yüzde 25 verimlilik artışı yerine, yüzde 10 verimlilik artışı sağlanması çiftçinin bilinçsizliğinden mi kaynaklanıyor?
Örneğin Polatlı'ya gittiğinizde bizim Polatlı işletmemizin bittiği nokta ile vatandaşın arazisinin başladığı nokta arasında durduğunuzda tarımla ilgili hiçbir bilginiz olmasa da aradaki farkı çok net fark edersiniz. Bizim arazimiz homojendir. Hepsinin uzunluğu kısalığı aynıdır. Başakların uzunluğu kısalığı aynıdır, bir tane ot bulamazsınız. Farklı farklı çeşitlerde yoktur. Yaptığımız yatırımlarla tohum safiyetini yüzde 99.8'e çıkardık. Şu an işletmelerimizin hemen hemen hepsinde lazer teknolojisini kullanıyoruz. Ülkenin hepsi sertifikalı tohum kullansa 2 milyon ton daha fazla ürünümüz olurdu. Son birkaç yıldır dünyada da hububatta fiyatlarında artışlar düşüşler olabiliyor. Mesela Rusya'da iki yıl önce çok ciddi yangınlar olmuştu sıcaklardan dolayı. Bu rakamların yükselmesine neden oldu. Geçen akşam Bakan Bey söyledi; dünya piyasasındaki buğday 313 dolarlara geldi bizim için normal bir seviyedir dedi. Ama madem bu potansiyelimiz var o zaman neden kullanmayalım. 20 milyon ton yerine neden 30 milyon ton buğdayımız olmasın. Neden uncularımız ikinci değil de birinci olmasın? Neden dünyaya iki üç milyon ton satıyoruz neden bu on milyon ton olmasın? İşte bu yüzden sertifikalı tohum çok önemlidir.
Tohumun yoğun olarak tercih edilmeme sebebi fiyatı mı? Kar etmeniz şart mı, çiftçiye bu yönde bir destek verseniz.
Bu yıl aslında sertifikalı tohumda bir patlama bekliyoruz. 2008'de ben genel müdür olduğum zaman sertifikalı tohum 90 kuruşlardaydı ve fiyatı yüksekti. Çiftçi sertifikalı tohum kullandığında kendi ürününün iki katı bir para veriyor gibi oluyordu. Bakanımız da sertifikalı tohumu çok önemsiyor. O da hem bize hem de bitkisel üretim genel müdürlüğüne sürekli kullanımı arttıralım diyor. Bakan Bey'le istişare ettik ve fiyatları indirdik. Şu an bile her yıl yüzde 6-7 enflasyon olduğunu düşünürsek 5 yıl yüzde30-40 hatta 50'ye yaklaşan bir fiyat artışı olması gerekiyordu aslında ki buğdayda da o artış sağlandı zaten. Ama bizim sertifikalı tohumun artışı onun yarısı bile değil.
Tohum denince tohum farklı bir teknoloji, farklı bir emek gerektiriyor. Bu anlattıklarımın hepsi emek ama devletin elinde de bir kısmının olmasının avantajı bu. Bu yıl 154 milyon TL kar hedefliyoruz. Bu kara rağmen tohumun kar marjını çok az tutuyoruz. Vatandaş ancak kendi ürünü kadar versin diyoruz. Çünkü diğer tarafta ülkenin kazancı çok yüksek, biz örneğin 0 karla verelim 50 milyon TL kazanmayalım. Fakat diğer tarafta eğer tüm Türkiye'deki çiftçilerimize bu tohumu ulaştırabilirsek, 2-3 milyon ton belki daha fazla ürün elde etmiş olacağız. Bunların önemli olduğunu düşünüyorum.
5 yıl önce 90 kuruştu, şimdi kaç kuruş?
Geçen yıl 97 kuruştu. Bu yıl da en fazla enflasyon oranında düşünüyoruz. Dolayısıyla buradaki önemli mesele şu; şu an bakanlık 72 kuruş olarak açıkladı proteine göre. Ürün iyiyse buğday serbest piyasada vatandaşa 75-76'ya yakın fiyatlarda gidiyor. Biz baz fiyatı açıklıyoruz fakat bayilerimiz vasıtasıyla sattığımız için bayi karı da üzerine ekleniyor.
Destek artacak mı?
Son üç dört yıldır bakanlığımızın vermiş olduğu sertifikalı tohum desteği ciddi bir şekilde arttı. 2008'de 20 kuruştu, şu an 37.5 kuruştur. Yani çiftçi sertifikalı tohum kullandığı zaman devlet 37.5 kuruş hibe sağlamış oluyor. Ürününü sertifikalı tohum ürünü olarak sattığında da 5 kuruş alıyor toplamında 42.5 kuruş destek almış oluyor. İyi bir ürün değerinin 75 kuruş olduğunu varsayarsak, 42.5 kuruşu 75 kuruşa eklediğimizde 117.5 ediyor. Bayilerimizin çiftçiye sertifikalı tohum satış fiyatı da o olur. Biz o makası yakaladık, dolayısıyla çiftçinin bir kilo sattığımda ancak iki kilo fiyatı verirsem sertifikalı tohum alabiliyorum korkusu bitti. Zaten 3-4 ay boyunca da kamuoyuna anlatacağımız bu olacak. Artık sadece kendi ürünün kadar paran gidecek. Reklam filmimizde de bunu anlatıyoruz. Dolayısıyla Türk çiftçisine çok büyük bir avantaj sağlanacak. Bunu da sizin vasıtanızla anlatmamız gerekecek.
TİGEM olmasaysı 2 liraya tohum satılırdı
Tohumda sizin üretiminiz olmasaydı, fiyat ne olurdu?
Bir kere şu bilinmeli. Yurtiçinde talep 300 bin ton olsa 300 bin ton verebiliriz. Özel sektör de bizim kadar üretim yapıp veriyor. Özel sektörle beraber 450-500 bin ton civarında yurt içine sertifikalı hububat tohumu verebiliyoruz. Birkaç yıldır artık kar hedefli çalışıyoruz fakat devlet tarafımızı da unutmuyoruz. Sosyal politika gerektiği zaman da uyguluyoruz. Belki bugün TİGEM olmasa 2 liraya bile sertifikalı tohum satılır bu ülkede. Ama fiyatını biz belirliyoruz.
75 milyon TL'lik yatırımlar yapıldı
Hayvancılıkta neler yapıyorsunuz? Örneğin damızlık ihalelerini siz yapıyorsunuz fakat kimse bilmiyor bunu.
Kuruma geldiğimde önümüze bir hedef koyduk. Bizim en küçük işletmemiz bin baş olmalı ve modern tesisler olmalı. Bu kritere göre bizim 9 işletmemizi kapatmamız gerekmekteydi. Ya kısa sürede bunları bin başa çıkartıp yeni, modern tesisler yapmamız lazım ya da kapatmamız lazım çünkü zarar ediyordu. 6-7 yerde özellikle sığırcılıkta bu küçük işletmelerimizi birleştirdik. 2015 sonuna kadar 8 bin ana materyali 38 bine çıkartmayı planlıyoruz. Bugün itibariyle 10 bin 500 ana materyalimiz, 25 binin üzerinde irili ufaklı hayvanımız var. Bu yılın sonuna geldiğimizde tesislerimiz bitecek buna 5 bin ekleyeceğiz. Ceylanpınar'da Türkiye'nin en modern tesisini yapıyoruz. Otomatik yemleme ve bio-gaz tesisi var. Sadece bio-gazın maliyeti 5 milyona yakın tuttu. Günlük 1 megavata yakın enerji üreteceğiz. Yine Konya'da aynı mantıkla 2 bin ana başlık tesisimiz bitti. İkisi toplam 75 milyon TL'lik yatırımlar. Polatlı'da bu yıl ihale ettiklerimiz var önümüzdeki yıl bu aylarda bitmiş olacak. İrili ufaklı hayvanlarımız da 2015 sonunda 100 bin olacak. Bunları çoğaltmak kolay değil.
Süt işleme tesisleri açabiliriz
Süt ve süt ürünleri gibi tüketiciye yönelik yatırımlarınız da olacak mı?
Bu yılsonunda 60 bin ton süt satmış olacağız. Ana materyalin kalitesini de yükseltiyoruz. Bir inekten 6 ton süt elde ediyoruz, yaklaşık 40 bin anaya ulaştığımızda 240 bin ton sütümüz olacak. 5-10 bin ton da koyun sütü olduğunu düşünürsek 250 bin ton sütümüz olacak. Pazar sorunu yaşamıyoruz fakat yine de bunu değerlendirmek için süt işleme tesisleri açabiliriz.
Tesislerimizde koruma kontrol tedbirleri arttı. Özellikle hastalık taşıyan yaban hayvanlarının önüne geçmek için tüm işletmelerimizin etrafında koruma ve kontrolleri arttırdık. Giriş çıkışlarda kim olursa olsun elleri ve ayakları dezenfekte ediliyor, maske takılıyor, bone takılıyor. Bunlara çok dikkat ediyoruz. Koyunculukta da 52 bin civarında ana materyalimiz var. Bu yıl 17 bin ana başlık barınağı ekliyoruz. Bir kısmının ihalesini yaptık. Hedefimiz 112 bin ana materyale ulaşmak. Bu da irili ufaklı 300 bin civarında koyun demektir.
Atçılıkta da önemli gelişmeler var. Planınız nedir?
Bu yıl 277 tay planlamıştık fakat sakatlıklardan dolayı 260 civarında satmış olacağız. Müthiş şampiyonlar çıkıyor, şu an hipodromlarda koşan 2 bine yakın Arap atı var. Bunların 700'e yakını bizim. 2012'de toplam 2 bin Arap atına 100 milyon TL civarında ikramiye dağıtıldı, bunun 50 milyonu bizim atlarımıza gitti. Bu bizim atlarımızın performansının diğer atlardan yüzde 30 daha yüksek olduğunu gösterir. Müşteri de bu yüzden bizi tercih ediyor. Eğer at iyiyse, iyi performans gösterdiyse yarış hayatı bittikten sonra biz atı vatandaştan tekrar satın alıyoruz. Sonrasında da aygır hayatı başlıyor. Örneğin en iyi atlarımızdan olan Josh şu an 21 yaşında ve 8 yaşından beri biz ondan aygır olarak faydalanıyoruz. Şimdiye kadar Josh'tan 26.7 milyon TL para kazanmışız.
Bilden'in dikkat çektikleri
Ferit B.PARLAK
[email protected]
3 yıl önce yine bu sayfada hantallaşan, zarar eden ve görkemli arazileri için özel sektörün peşinden koştuğu TİGEM'i konuşurken, şöyle demişti Mehmet Halis Bilden:
"Arazilerimiz nedeniyle dünyanın en büyüğüyüz. Ancak bu topraklardan istediğimiz verimi alamamışız. Teknolojimiz eski. Boş laf üretmek istemiyorum. Sorunları ve çözümleri tespit ettik. Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Şimdi eyleme geçme zamanı.3 yılda inanılamayacak işler yapacağız. Bu yıl hükümetin de desteğiyle yatırımlara başlıyoruz. TİGEM'i verimli hale getireceğiz ve kar edeceğiz."
Önceki gün yaptığımız sohbetin detayları ve eldeki veriler ise o sözlerin tutulduğunuve kamunun da başarabileceğini gösteriyor. Bilden'in 2015 yılı için verdiği hedefler ise önümüzdeki dönemde TİGEM isminin daha çok konuşulacağının sinyalini veriyor.