TİM, 2010 yılında 111 milyar dolarlık ihracat hedefliyor
TİM Büyükekşi, "Türkiye, artık siyaset ile ekonomi eksenlerini birbiriyle son derece entegre bir biçimde yönetmeye başladı" dedi
ERZURUM - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, "2010 yılında hedefimiz 111 milyar dolarlık ihracat" dedi.
TİM Başkanı Büyükekşi, ocak ayı ihracat rakamlarını, Erzurum'daki Palandöken Kış Turizm Merkezindeki Palan Otel'de düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Büyükekşi, burada yaptığı konuşmada, Doğu'nun Paris'i olarak ün salan Erzurum'un kültür, ekonomi ve ticaret merkezi olmasının yanı sıra, artık bir turizm merkezi olarak da ön planda bulunduğunu belirterek, kendilerinin yeni yılın ilk ihracat rakamlarını Türk kamuoyuna Erzurum'dan açıklamak istediklerini söyledi.
Erzurum'un, Doğu Anadolu Bölgesi'nin merkezi konumunda olduğunu belirten Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Bu nedenle doğal olarak şehrimizin yeni yatırımlara, istihdam arttırıcı yeni girişimlere ihtiyacı var. Erzurum ve Doğu Anadolu için İran ile Güney Kafkasya bölgesi büyük bir stratejik önem taşımaktadır. İran'a olan ihracatımız artıyor. Bu ülke ile olan dış ticaretimiz giderek daha dengeli bir alışverişe dönüşüyor. Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile olan siyasi ilişkilerimiz barış çerçevesinde yeniden yapılanıyor. Komşularımız ile sıfır sorun politikası çerçevesinde, Türkiye bölgedeki siyasi ve ekonomik etkinliğini arttırıyor. İşte böylesine uygun bir ortam sağlanmışken, Erzurum artık kendisini ulusal bir merkezden ziyade, Güney Kafkasya bölgesinin uluslar arası bir merkezi olarak konuşlandırmalı. İşte o zaman istediği yatırımları ve girişimleri çok daha rahat elde edecek bir Erzurum göreceğiz."
Siyaset ve ekonomi
Büyükekşi, "Türkiye, artık siyaset ile ekonomi eksenlerini birbiriyle son derece entegre bir biçimde yönetmeye başladı" dedi.
"Siyasetin açtığı yoldan ekonominin, ekonominin açtığı yoldan siyasetin nüfuz ettiği bir dış politika uyguluyoruz" diyen Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Bu süreç Türkiye'nin uzun yıllardır aradığı bir soluktu. Gerçekten Türkiye son dönemde, dış politika bağlamında önemli açılımlara imza atıyor. Sıfırın bu kadar güzel, bu kadar yakışıklı durduğu bir anımız olmamıştır. 0 dış politikamıza çok ama çok yakıştı. Tüm komşularımızla sorunlu bir dış siyasetten, komşularla sıfır sorun siyasetine geçiş, tüm parametrelerde ağırlığını olumlu bir şekilde hissettirdi. Hem Türkiye'de hem de dünyada önemli görevler üstlenmiş, bir eski bakanımızın Türkiye'yi 'yükselen yıldız' olarak tanımlaması ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığına Türkiye'nin değerli milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nun seçilmesi, ülkemizin dünyada artan önemine bir işarettir. Türkiye dış siyasette duruşunu güçlendirdikçe, hem yükseliyor hem de Türkiye'nin değerli insanları hak ettikleri değere kavuşuyor. Hal böyleyken, ihracatçı da üzerine düşen görevi yapıyor ve sıfır sorunlu dış politikanın hakkını vermek için, durmadan çalışıyor. İşte bu sayede, komşularımıza dış ticaretimiz arttı. Ve komşularımızla sorunlarımız azaldıkça da, bu ticaret artmaya devam ediyor."
Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği'nin (DAİB) aktif desteği ile Van'da bir ortak akıl toplantısı düzenlediklerini anımsatan Büyükekşi, "Bu toplantıda da gördük ki, aslında iş dünyasındaki tüm aktörler de komşularımızla sıfır sorun politikası yürütülmesinden yana. Herkes bu politikayı destekliyor. Bu bağlamda Ermenistan'la ilişkilerimizin normalleşmesi bölge ticaretinin gelişmesi açsından büyük önem taşıyor. Doğu Anadolu bölgemizin hinterlandı, Türkiye ile Güney Kafkasya ülkelerini yakın bir işbirliğine zorunlu kılıyor" diye konuştu.
Ekonominin genel gidişatı
Büyükekşi, yeni yılın ilk ayını geride bıraktıklarını ifade ederek, "Ekonomimizin genel gidişatı iyiye doğru gidiyor. Oysa 2010'a büyük bir küresel ekonomik krizin gölgesinde başladık. Biliyorsunuz, 2009 yılında talep iyice düştü, ihracat düştü. Buna rağmen biz Türkiye olarak krizde atalete kapılmadık, çok hareketli ve dinamik bir dönem geçirdik. Beklentimizin ötesinde bir ihracat gerçekleştirdik. Komşu ülkelere olan ihracatımızı arttırdık. Yeni pazarlar keşfettik. 100'ler (ihracatı 100 milyar doları aşan ülkeler) kulübünde kalmayı başardık" diye konuştu.
Piyasaların toparlandığını, talebin yeniden kıpırdandığını ve 2010'dan umutlu olduklarını anlatan Büyükekşi, şöyle devam etti:
"2009 yılının son ayı itibarıyla ihracatta aylık bazda iki haneli artışlar yaşamaya başladık. 2010 yılının ilk ayını da çift haneli bir ihracat artışıyla açıyoruz. Bunu görmekten mutluyuz. 2010 yılında hedefimiz 111 milyar dolarlık ihracat. Fakat unutulmamalı ki, küresel bir krizin etkileri de hemen birden bire sıfırlanmıyor. 2010 yılı tedirgin bir yükseliş yılı olacaktır. Ve bu yeni yılda, tedirginliklerini üstlerinden en erken atanlar kazanacaktır. Türkiye de işte bu grupta yerini almalı."
IMF anlaşması
Büyükekşi burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin IMF ile yeni bir anlaşma imzalayıp imzalamayacağının piyasaları uzun süredir meşgul eden konulardan birisi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
@page@
"Biz daha önce IMF ile bir anlaşma yapılması konusundaki risk öngörülerimizi Türkiye kamuoyuna duyurmuştuk. Olası bir IMF anlaşmasının Türkiye'ye davet edeceği sıcak para ile bu paranın döviz üzerine yapacağı baskı bizi endişelendiriyor. Zira ihracatın artışı için rekabetçi ve istikrarlı bir kur şart. Oysa istikrarsız bir kur dalgalanması altında uzun vadeli kontratlar yapmak çok büyük risklere yelken açmak anlamına geliyor. Geldiğimiz noktada biz şu tespiti yapmak istiyoruz, IMF anlaşmasıyla ilgili tam bir karar verilememiş olması, artık bu tip bir anlaşmanın ülkeye getireceği faydanın sorgulandığı anlamına gelmektedir. Kaynak ile ilgili soru işaretlerinin bulunduğu bir ortamda bile, IMF kredisiyle ilgili kesin bir anlaşmaya varılamamış olmasının arkasında, ihracatçıların bugüne kadar gösterdiği çabanın da etkisi bulunmaktadır."
"Bugünkü durumda IMF reçetesinin Türk sanayi ve ihracatı için doğru bir reçete olmayacağını, ülkelerin neredeyse tamamında destek planları devam ederken, IMF'nin bir 'sıkboğaz' reçetesi yazacağını anlattık durduk" diyen Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi, büyüme oranlarının dikkatle takip edildiği bu dönemde ve özellikle kamu-özel sektör işbirliği ile kalkınma hamleleri yapılırken, Türkiye'yi rakiplerinden geride bırakacak bir plana mecbur etmeyi mantıksız buluyoruz. Geçen hafta hem bizzat Sayın Başbakanımız hem de değerli bakanlar ve özerk kurum başkanlarının yaptığı açıklamaların özeti tek bir cümlede birleşiyordu, 'Reel Sektöre destek vermeye devam edeceğiz'. Bu söylemi pekiştiren uygulamaların sayısı arttıkça, bizim de moralimiz yükseliyor. Bir IMF reçetesinin cenderesi içinde, reel sektöre destek vermenin imkansızlığı artık her kesim tarafından anlaşılmış durumda. Bizzat IMF Başkanının 'Türkiye'nin IMF anlaşmasına ihtiyacı yok' demesi bile, ülkemizin nereden nereye geldiğini gösterir niteliktedir."
Ocak ayı ihracat rakamları
Büyükekşi, konuşmasının sonunda ocak ayı ihracat rakamlarını açıklayarak, "Geçen yıllarda çift haneli artışların müjdesini verdiğimizde belki de alışkanlık yarattığı için kıymeti fazla bilinmedi. 2008 yılında başlayan ve etkisini dünyada hissettiren küresel kriz ile beraber, ihracat açıklamalarının ne kadar önemli ve moral verici olduğu tekrar hatırlandı" dedi.
"Bu ay uzun zamandan beri hasret duyduğumuz çift haneli artış açıklamalarına devam ettiğimizi söyleyerek müjdeyi verelim" diyen Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Geçen yılın Aralık ayındaki çift haneli yükselişin hemen ardından, bu ay da benzer bir müjdeyi veriyoruz. Ocak ayında ihracatımız, 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 12,52 artışla 7 milyar 912 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Son 12 aylık ihracatımız önceki döneme göre yüzde 21,60 azalışla 97 milyar 955 milyon dolar oldu. Ocak ayında en fazla ihracat yapan sektörlerimiz, 1 milyar 433 milyon dolar ile otomotiv ve yan sanayi, 1 milyar 171 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon ve 850 milyon dolar ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörlerimiz oldu."
Büyükekşi, tarım sektörlerinin ocak ayında toplam içinde yüzde 14,43 pay aldığını belirterek, bu grupta en fazla ihracat artışını yüzde 33,23 ile fındık ve mamulleri sektörünün gerçekleştirdiğini söyledi.
Tarımda içerisinde ocak ayında meyve sebze mamulleri, zeytin ve zeytinyağı, su ürünleri ve hayvansal mamuller ile ağaç mamulleri ve orman ürünleri sektörlerinin de ihracatını artırmayı başardığını kaydeden Büyükekşi, şunları ifade etti:
"Sanayi grubu sektörlerimiz ocak ayında toplam içinde yüzde 82,16 pay aldı. Bu grupta en fazla ihracat artışı yüzde 49,23 ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörümüz yakaladı. Madencilik sektörümüz ise, geçen yılın ocak ayında 156 milyon dolar olan ihracatını bu yıl 270 milyon doların üzerine çıkararak yüzde 73,67'lik bir artış yakalamayı başardı. Genel olarak baktığımızda hem toplamda, hem de sektörler bazında kıpırdanma ve artışın devam ettiğini görmekteyiz. Toparlanmanın önümüzdeki aylarda da devam edeceğini ve ihracatımızın daha yüksek artış oranlarıyla eski ivmesini yakalayacağını bekliyoruz."
Büyükekşi, geçtiğimiz ay, önümüzdeki aylarda çift haneli artışlar beklediklerini ifade ettiklerini anımsatarak, "İnşallah önümüzdeki şubat, mart aylarında da aynı şekilde artışların devam edeceğini öngörüyoruz" diye konuştu.
Mehmet Büyükekşi, toplantının ardından, bir gazetecinin sorusu üzerine ise "IMF ile ilgili görüşlerimizi yaklaşık bir aydan beri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Biz olası bir IMF anlaşmasının kurlar üzerinde baskı yaratacağını düşünüyoruz" dedi.
Hükümetin büyümeyi hedeflediğini ifade eden Büyükekşi, "Biz herhangi bir şekilde kurlar üzerinde baskı yaratacak bir anlaşmanın ve reçetenin kabul edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. İhracatın 111 milyar dolar olması aslında yüzde 10'luk bir büyüme getirecek. Biliyorsunuz orta vadede programda konulan hedef yaklaşık 107.5 milyar dolar. Biz onun üzerine rakamı 3.5 milyar dolar daha yükselttik. Ama 2008 yılında 132 milyar dolarlık bir ihracat yakalamıştık. O yüzden mutlaka üretim ve ihracatın önümüzdeki günlerde desteklenmesi gerekiyor" diye konuştu.
Büyükekşi son olarak, ihracat artışlarının büyümeyi olumlu etkilediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Sanayi üretimi arttıkça, sanayi üretiminin katkısının içerisinde ihracatın payı da son derece önemli bir yer tuttu. Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç ay içinde bazı kredi kuruluşları tarafından kredi puanları 1-2 kademe, IMF olmadan artırıldı. Türkiye alnının akıyla herhangi bir yara almadan ve IMF olmadan bu krizden çıkarak, kredi notunu arttırdı. Şu anda özellikle Davos'ta devam eden zirvede de bu konu hep gündeme geliyor. Hatta bir görüşte şunu söylüyor. 'Türkiye'deki bankalar yurt dışındaki bankalara gitsin, krizde nasıl başa çıkılacağı konusunda ders versin' diye."