Topbaş, "Artık, İstanbul emek-yoğun bir kent değil"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

İSTANBUL - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, "Artık, İstanbul emek-yoğun işgücünü barından bir kent değil" dedi.

3. Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nin "Kentsel Dönüşüm Ülkeleri de Dönüştürür mü?" panelinde konuşan Topbaş, dünyanın  hızla şehirleşmekte olduğunun, bunun önüne geçilemeyeceğini anlattı.

Bir taraftan kırsalı korumak bir taraftan kent yoğunluğunu artıran sistemde, kente yeni bir düzenleme, refleksler oluşturmak gerektiğini dile getiren Topbaş, şehirlerin artık dünyada daha etkin rol oynadığını söyledi.

Topbaş, şunları kaydetti:

"Ülkelerin gücünden ziyade, şehirlerin üstlendiği fonksiyonlar, şehirlerin başarısı, şehirlerin etkisi ve gücü konuşuluyor. Bir noktada şehirler arasında bir rekabet var. Böyle bir süreçte şehir yönetimleri, yönetim tarzlarında bütün dünyadaki gelişim hareketliliğini takip ederlerse ve aldıkları göçü dikkate alan ama geleceğe de kenti hazırlayan bir dönüşüm ve değişim planları yapmak zorundalar. Zaten bu, mükemmelliği gitmenin gerekliliğidir.

İstanbul'da özellikle 1/100 bin çevre düzeni planlarını yaparken bu temadan hareket ettik ve dedik ki artık, İstanbul emek-yoğun işgücünü barından bir kent değil, Ar-Ge'si olan, daha nitelikli iş gücü olan, ama diğer taraftan dünyanın bir kongre merkezi, bir fuar-moda merkezi, bir finans merkezi olabilecek yeni argümanlarla kendisini geliştirmesi lazım dedik. Burada da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü 2011 yılı itibariyle dünyada en az 500 katılımlı kongre sıralamasında İstanbul birinci ilan edildi. 44'lerden aldık İstanbul'u ve bu sıralara geldi."

Topbaş şu bilgileri verdi:

"Kongre salonlarımızı yaptık. Şu anda 2017'ye kadar salonlarımızda doluluk oranı var. Dolu ve yer yok. Bu noktaya geldik. Otellerimizde yüzde 98'lerde doluluk oranı. Şu anda 38 bin yatak inşaatı devam ediyor."

Kentsel dönüşüm konusuna da değinen Topbaş, "Kentsel dönüşüm dediğimiz zaman sanki yapı adalarının, yerleşim alanlarının yeniden yapılanması, yeni binaların yapılması anlamında ortaya çıkmakta. Halbuki bunu bir bütün olarak her yönüyle almak gerekiyor" dedi.

Düzenli ve dengeli bir gelişim sürecini ancak planlı bir süreçten başarabileceğini söyleyen Topbaş, şunları ifade etti:

"Ancak burada kadim şehirlerde, eski şehirlerde bunu yapmak mümkün değil. Çünkü geçmişten ipin ucu kaçmış. Bundan sonrası için yeni yerleşim alanlarını çok daha dengeli kurmak gerekiyor. Biz İstanbul Meclisi olarak 2050'lere, hatta 2100'lere varacak olan 1/100 bin çevre planlarını yaptık. Bu bizim yol haritamız olarak ortaya çıktı. Artık bu kente ekolojisinden, ulaşım master planlarına kadar, 14 farklı departmandan İstanbul'u inceleyerek, nasıl bir düzenleme yapmamız gerektiğini, hangi sistemleri ortaya koyduğumuz zaman, erişim noktasında problemi çözeceğimizi biliyoruz. Yol haritamız belli ve buna göre gitmekteyiz."

"İnsanlığın önünde beş engel var"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel ise, uluslararası işbirliğinin İslam ülkeleri için, Ortadoğu, Akdeniz, Orta Asya, Balkan ülkeleri için çok daha büyük bir önem taşıdığını belirterek, "Görünür gelecekte, dünyada en büyük demografik yapı, siyasal, sosyal ve ekonomik değişim bu bölgede yaşanacaktır. Genç nüfus artışı, hızlı şehirleşme, büyük yatırım ihtiyaçları, iklim değişikliğine hazırlanma işbirliği yapmamızı gerektiriyor" dedi.

İnsanlığın önünde beş engel olduğunu söyleyen Türel, bunları şöyle anlattı:

"Birincisi ekonomik küreselleşme ile birlikte refahın artırılması ve adil dağıtılması. İkincisi küreselleşme paradoksuna karşı sosyal barışın, demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesidir.

Üçüncüsü küresel entegrasyona karşı ulusal ve yerel kültürlerin korunması, geleneklere saygı gösterilmesi ve kimliklerin korunmasıdır. Dördüncüsü ekolojik dengenin korunması yani çevrenin korunmasıdır. Beşincisi ise küreselleşen dünyada medeniyetler arasında diyaloğun, hoşgörünün geliştirilmesidir."

Gelecek 20 yılda dünyada şehirlerin nüfus payının yüzde 60'a çıkacağını ve ekonomik büyümenin yüzde 80'inin şehirlerden geleceğini vurgulayan Türel, "Halen 27 olan mega şehir sayısı, (nüfusu on milyondan fazla olan şehir) 20 yıl içinde 40'a ulaşacaktır. Küresel şehirlere dönüşecektir. Sosyal alandaki gelişmelerin merkezi ister istemez şehirler olacaktır" şeklinde konuştu.

Türel, "Demokrasi ve insan haklarının gelişmesi yerel yönetimlerin gelişmesi ile paralel gitmektedir" dedi.

Dünya ekonomisinin hizmet sektörü odaklı büyüdüğünü, kentlerin ekonomik alanda bu sayede öne geçtiğini ifade eden Türel, "Biz bu sağlıksız şehirleşme nedeniyle küresel rekabete dezavantajlı girmek zorunda kaldık. Bir şehirde estetik zayıf binalar, gürültü, yeşil alan eksikliği ve trafik insanların verimini düşürmekte ve huzurunu bozmaktadır. Bu da ekonomik kayıp anlamına gelmektedir" şeklinde konuştu.