Trakya'nın muhasebesi
TEKİRDAĞ'dan / M.Nedim ÇAĞLAR
Tam 2 yıldır Trakya'da sanayi, tarım ve hizmet sektörlerindeki firma sahipleri, sektör temsilcileri, kamu yönetiminin temsilcileri, sivil toplum örgütleri gibi birçok kurum ve kuruluşu ziyaret ettim, değerli temsilcileriyle sohbet ettim; bir dizi not aldım, izlenimlerimi kaydettim. 2 yıl sonra bütün bunların muhasebesini yapmak için oturduğumda, not defterimin en son sayfasına "Evet, Trakya''yı sahiplenecek birileri yok" diye bir değerlendirme düştüm. Sonra hafızamı yeniden yokladım, bu anlamda iz bırakan birisinin olmadığının farkına vardım.
Bu sonuca ulaşmamı sağlayan aslında yine bir sohbetti. Geçen hafta, Çorlu İşadamları ve Sanayicileri Derneği Başkanı Rahmi Yavuz ile Çorlu üzerine uzun sohbetimiz sonunda, konuşmasını bağladığı sonuç cümlesi oldu: Çorlu'nun "akil insanlar topluluğu"na ihtiyacı var. Kayseri, Gaziantep, Konya, Bursa, Denizli gibi kentlerde olduğu gibi, yaşadıkları kente aidiyet duygusu olan, vizyon sahibi, cesaretli ve en önemlisi üretimin önde gelen kişileri kentlerinin geleceğini çiziyorlar ve bunun takipçisi oluyorlar, mealindeki sözleri oldu.
İşte bu, 2 yıl boyunca kimseden duymadığım, herkesin tek ya da küçük gruplar halinde dile getirdiği sorunların hepsinin köküne kibrit suyu dökecek düşünceydi. Çünkü sahiplenince olan örnek çoktu: Islah OSB'ler sahiplenildi, 1 ay içinde ilk OSB tüzel kişiliği Çorlu'da alınacak. Bu sanayicinin bir sorunuydu, sanayici sahiplendi ve netice alınıyor. Ve şimdi kurulacak OSB'lerden sonra Çorlu'nun nasıl gelişeceği yönünde hedefler konuşuluyor. Yeni yatırımlar, kapasite arttırmalar vs, çok memnuniyet verici, 1000 tane daha fabrika yapılsın, nüfus 500 bine çıksın… Ama inanın bu "gelişme" değil. Her yönüyle planlanmamış bir gelişme bir kaos, hatta intihar gibidir.
Son zamanlarda Çorlu'nun il olması konuşuluyor. Eğer il olmakla çözülecekse her şey, olsun; ama ne çare, Kırklareli il, ama doğuda "gelişmemiş" denilen illerden daha fazla gelişmiş değil. Eğer il olmaksa murad, Trakya tek başına bir il olmalı bana kalırsa. Trakya il olsun diyorum, hayal ediyorum; ama olmaz. Çünkü: Trakya'da 7 SİAD' ın bir araya gelerek zahmetlerle kurulan Trakya Sanayici ve İşadamları Federasyonu nefesi kesildi, ayakta duramadı. Çünkü, "ortak anlayış", "ortak amaç", en önemlisi "ortak ülkü" gibi temeller eksikti, bu anlamda sahiplenen birisi/birileri yoktu. Bu oluşum eğer gerçekten güçlü bir şekilde devam ederse, Trakya'nın il olması hayalimi bir nebze olsun gerçek kıvamına getirecek.
Bursa'nın 10 yıl öncesini biliyorum, 2011 yılında 10 yıl önceki Bursa'nın üzerine 10 Bursa kuruldu. Urfa'ya 6 yıl sona gittiğimde kent üzerine fazlasını koymuş. Diyarbakır'da devlet tiyatrosu var, üç ili barındıran Trakya'da yok: eğitim seviyesi en yüksek bölgelerden bir tanesi Trakya! Şimdi ne yapsın buna sanayici? Her şeyde iyi ya da değil, hep hedef sanayici gösteriliyor. Sanayicinin üretim gibi zorlu bir edimle sahip olduğu birikim, cesaret, dirayet gibi özellikleri olmadan kalkınma olursa eğer, kimse sanayicinin kapısını çalmaz. Rahmi Yavuz'un değerlendirmesiyle, Kayseri, Antep, Konya, Bursa, Denizli gibi kentlerin gelişimine sanayicinin çok katkısı var. Hızla kalkınan bu kentlerde, "akil insanlar topluluğu"nun başında üretenler var. İlle bunun sanayici olmasına da lüzum yok, tüccar olur vs. Önemli olan, hayali ve cesareti olan, sahiplenecek birilerinin olması.
Tabii ki, bu çok kompleks bir sorun, bir çok içerimi var. İrdelemeye yerim yok. Sadece nâçizane tespitlerim, dahası kendimce bir Trakya mesaimin bir muhasebesi. İyi de neden yaptım bunu: Trakya'yı galiba sahiplendim, ama ne yazık ki sanayici değilim… Ama hayalim var, hayalleri gerçek yapanlar da üretenlerdir.