Turistin kalış süresinin uzaması, kültürel ve sanatsal etkinlikler ile sağlanabilir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Recep ARİFOĞLU  / BW The President Hotel Genel Koordinatörü

Kültürel ve sanatsal etkinlikler, kente katacağı dinamizmin yanı sıra, kente gelen turistlerin kalış süresini de uzatacaktır. Nitekim İstanbul, dünyanın en büyük kültür miraslarından biridir. Bu kültür mirasını görmek için dünyanın dört bir yanından misafirlerimizi ağırlıyoruz. Mevcut potansiyelimizin yanı sıra eğer, kentimizde yıl boyunca düzenlenecek tiyatro, konser, sergi gibi etkinliklerle ilgili program, her yılın başında ilan edilirse, bizler de kentteki etkinlikleri otel misafirlerimize ilettiğimizde, 3 gün tarihi yerleri gezen bir turist, birkaç gün de, bir kültür etkinliğini izlemek için kalacaktır. Turistlerin kentimizdeki kalış süresinin uzamasını, kültürel ve sanatsal etkinlikler belirleyecektir. Zira, Roma, Bizans, Osmanlı imparatorluklarına başkentlik yapan, 8 bin yıllık tarihiyle dünya kültür miraslarından biri olan İstanbul'da, çok zengin bir kültür hazinesi bulunmaktadır. Özellikle, Tarihi Yarımada'da, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının bıraktığı muhteşem eserler vardır. Ancak, bu eserlerin büyük bir bölümü, ne yazık ki, çarpık yapılaşma içinde kaybolmuştur. Eğer, turizm kentimiz ve ülkemiz için lokomotif bir sektör ise, eğer turizmde sürdürülebilir bir büyümeyi hedefliyorsak, şehrin karmaşası içinde kaybolan bu eserleri yeniden gün yüzüne çıkarmalıyız. Aslında, tarihi eserlere 500 metre kala, hiçbir yapılaşma olmamalıdır ki; camiler, kiliseler tüm ihtişamıyla görülebilsin. Zira, Tarihi Yarımada'da, binaların ve çevrenin güzelleşmesinden trafik sorununun çözümüne kadar, ciddi bir kentsel dönüşüm projesine ihtiyaç vardır. Çünkü, dünyanın kültür mirası olan, marka kentlerinden biri olan İstanbul'a, gelen turist sayısı her geçen yıl artmaktadır. Mesela, bu yıl, kent genelinde Ortadoğulu turist bereketi yaşıyoruz. Otellerimiz, alışveriş merkezlerimiz, Arap turistlerle dolup taşıyor. Mesela, her gün odalardan, ayakkabı kutuları topluyoruz. Alışverişi seven Arap turistler, 2 bavulla gelip, 10 bavulla dönüyorlar. Her zaman söylediğim gibi önümüzdeki birkaç yıl içinde, İstanbul'a gelecek turist sayısının 1/4'ni, komşumuz olan ve karşılıklı vize uygulamasının kalktığı ülkeler oluşturacaktır. Yerli acentelerin, bu bölgelerde etkin çalışma yapmaları gerekmektedir. Tabi bu arada, turizmde sahip olduğumuz turizm potansiyelinin, çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki, sahip olduğumuz potansiyelimizi kullanamıyoruz. Mesela, İstanbul'a gelen turistlere sadece boğaz turu yaptırıyoruz. Oysa, elimizde Adalar gibi hakikaten çok özel bir ürün var. Niye, Adaları halen bir turizm ürününe dönüştüremedik, anlamak mümkün değil? Yine, dünyanın en zengin 3 mutfağından biri olarak kabul edilen Türk mutfağını ne yazık ki yeterince tanıtamıyoruz. Özetle, Asya ile Avrupa'nın, doğu ile batının, modern ile gelenekselin birleştiği kendine özgü atmosferi olan ülkemizin, turizmde sahip olduğu potansiyeli daha iyi değerlendirmeliyiz."