Türk aile şirketlerinde kriz yönetimi için alınacak tedbirler- II

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VERGİ PORTALI / Mehmet KARAKURT

[email protected]

Geçtiğimiz haftaki yazımda, içinde bulunduğumuz krizin temel sebeplerinin neler olduğunu özetlemiş, yüzde 95'ini aile şirketlerinin oluşturduğu ve sermaye piyasalarının sığlığı nedeniyle sadece orta ve küçük ölçekliler değil, büyük ölçekli şirketlerin de "aile şirketi" olduğu Türkiye ekonomisinde aile şirketlerimizin bu kriz ortamından en az zarar ile hatta güçlenerek çıkması için alınacak tedbirleri değerlendirmeye başlamıştık. Bu hafta da Türk aile şirketlerinin bu ortamdan "fark yaratarak" ve "güçlenerek" çıkabilmesi için gerekli olan diğer yapısal önlemler ve aksiyonlarla bu değerlendirmeye devam edeceğiz.

Şirketinizin kurumsal yapısını gözden geçirin

Aile şirketlerinin en büyük sorunları olarak önümüze çıkan ve 2008 PwC Araştırması'nda da tespit ettiğimiz husus "Aile şirketlerinin gelecekteki şirket stratejilerini belirlerken aile içi gerilim yaşadığıdır". O nedenle zaten pek de keyifli olmayan bu günlerde stratejik kararlar alırken bir de aile içi gerilim yaşamak ve karar verme hızının düşmesi hatta kilitlenmesi olabilecek en kötü senaryodur.

Yine aynı çalışmada, "Türk aile şirketlerinin, sadece bugünkü performans ve yönetim kalitesini değil, gelecekte de hayatiyetini koruyacak ve güven verecek bir şeffaflaşma ve kurumsallaşma düzeyini yakalaması, hem kendilerinin hem de ekonominin bütününün gücünü belirleyecektir" derken, aslında halihazırda içinde bulunduğumuz ekonomik krizden çıkışın ipuçlarını da vermeye çalıştığımızı vurgulamak isterim.

O halde, şirketinizin kurumsal yapısını duygularınız işe (pek) karıştırmadan, ciddiyetle gözden geçirin ve "aile şirketi hüviyetinizi" korurken kurumsallaşma yönünde ve en önemlisi şirketinizin sizden bağımsız olarak gelecekte de sürdürülebilirliğini sağlamak yönünde hızlı ve radikal adımlar atın.

Çalışanlarınızın verimini iyi değerlendirin ve onları takdir edin

Çalışanlarla düzenli ve şeffaf iletişim, özelikle kötü zamanlarda, çalışanların bağlılığında kilit önem taşır. Yetenekleri tespit edin ve bunlar için uygun teşvikler geliştirin. İyi çalışanları elde tutma ve motive etme beceriniz ve politikanız sizin geleceğinizi belirler. Açık bir biçimde tanımlanmış "Kilit Performans Göstergeleri" ("Key performance indicators") başarıya ulaşmada ve zor zamanları aşmada çok büyük önem taşır. Bu nedenle söz konusu göstergeleri oluşturun, burada hassas olan konu sürecin şeffaf ve net olması, makul ve ölçülebilir hedeflere dayandırılmasıdır. Aksi takdirde hayali hedeflerle ve çalışanlarınızla paylaşmadan kurduğunuz bir sistemin kimseye bir faydası olmayacağı gibi güvenilirliğiniz ve samimiyetiniz de zedelenecektir.

Öte yandan, kriz zamanlarının tipik tepkileri eleman alımlarını durdurmak, acilen ya da en kısa sürede eleman sayısını ve/ veya maliyetlerini düşürmek, çaycı çocuğu işten çıkartmak, reklam giderlerini kısmak, vb. şeklinde olmaktadır. Halbuki tüm bu önlemler (eğer gerçekten bıçak kemiğe dayanmadıysa) çalışanların ve piyasaların zaten çok kırılgan olan moral ve inancını büsbütün zedelemektedir. PwC'nin 2008 yılı CEO anketinde ortaya çıkan, CEO'ların olası bir krizden çok, anahtar mevkilerdeki ya da o seviyeye ulaşacak kapasitedeki elemanların elde nasıl tutulacağına ve insan kaynakları politikalarına kafa yorduğunu hatırlatmakta fayda var.

Bu nedenle çalışanlarınızı hassasiyetle değerlendirin, onlara karşı açık ve dürüst olun. Gerçekten sizin için önemli olan elemanlarınızı "demotive" edecek davranışlardan kaçının.

Markanızı unutmayın

Gelecekte ihtiyaç duyacağınız büyüme alanlarında inovasyon ve yatırımdan vazgeçmeyin. Eğer iyi bir fizibilite ve "due diligence" süreci geçirdiğinize inanıyorsanız yeni yatırımları ve şirket alımlarını ciddiyetle değerlendirin.

Stratejilerinizi pazardaki payınızı korumaya değil, artırmaya yönelik yapın. Bugünkü durumu yönetirken gelecek sürekli aklınızın bir köşesinde bulunsun, uzun vadeli düşünün.

Markanızı yaratın ve onun sizin en önemli varlığınız olduğunu unutmayın, hiçbir zaman markanızın küçülmesine ya da zedelenmesine izin vermeyin.

Bunlara istinaden Türk aile şirketlerinin krizden "fark yaratarak" ve "güçlenerek" çıkabilmesi için kısa vadede hassasiyetle üzerinde durulması gereken hususlardan aşağıdaki gibi bir yapılacaklar listesi oluşturabiliriz:

1. Nitelikli ve gelecek vaat eden yöneticilerinizle birlikte durumu ciddiyetle değerlendirin.

2. Finans ve denetim fonksiyonlarını güçlendirin. Bilgi akışında kalite ve hızı sağlayın.

3. Kısa vadeli kaynaklar yaratın, likiditeyi sağlam tutun ve zamanı iyi değerlendirin.

4. Borçlarınızı makul seviyelerde ertelerken alacaklarınızı erken tahsil etmeye çalışın.

5. Stoklarınızı en optimum seviyede tutun ve işletme sermayesi ihtiyacını azaltın.

6. Maliyetlerinizi ve alım anlaşmalarınızı kontrol ederek nakit çıkışınızı kontrol altına alın.

7. Elemanlarınıza karşı açık olun, koruyun, net/gerçekçi hedefler koyun ve motive edin.

8. Aile şirketi hüviyetini korurken kurumsal yapı ve markaya azami önem gösterin.

9. Bankalarla ilişkilerinizi açık ve güçlü tutun; kredi ödeme planlarınızı yeni piyasa koşullarına göre müzakere edin.

10. Satışta verimliliğe odaklanın ve piyasa payınızı artırmaya çalışın.

Unutulmaması gereken söz:

"Futbol hiçbir zaman sadece savunma oyuncularıyla oynanmaz. Eğer hücum gücünüzü yüksek tutmazsanız yenilgilerden asla kurtulamazsınız."