Türk girişimci banyodan çıkanı 2 dakikada havlusuz kurutacak
Abdurrahman Sürücü’nün kurduğu SRC Yapı, Ar-Ge faaliyetleri ile yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da yeni ürünlere imza atıyor.
Leyla İLHAN
İSTANBUL - SRC Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Sürücü’nün, hayatı tam bir girişimcilik öyküsü. 12 yaşındayken memleketi Giresun’dan ayrılıp İstanbul’da Perşembe Pazarı’nda çalışmaya başlayan Sürücü’nün hayatı, askerlik dönüşünde çalıştığı iş yerinin kapanmasıyla değişiyor. Ticarete başlayan ve Türkiye’yi ilk defa aç kapa musluklarla tanıştıran Sürücü, bugün Hadımköy’de günde 1500 adet akrilik tekne, küvet, kabin üretebilecek kapasitede bir fabrikaya sahip.
Sürücü’nün kurduğu SRC Yapı, Ar-Ge çalışmalarıyla yalnızca Türkiye’de değil dünyada da yeni ürünlere imza atıyor. SRC Yapı’nın 2013’te piyasaya sunmayı planladığı yeni modül sayesinde, duştan sonra havluyla kurulanmak yerine 2 dakika kabinde oturmak suretiyle ıslaklık yok olacak. Sürücü, bu sistemin yeni olduğunu henüz Türkiye’de ve dünyada uygulanmadığını kaydediyor. Yerli müşteriden gelen talep üzerine kompakt sistemlerde abdest musluğu eklediklerini de belirten Sürücü, “İlgi görünce üretime dahil edildi. Artık tüm kompakt sistemlerde abdest musluğu var” dedi.
Ürünlerini 23 ülkeye ihraç ettiklerini, bu ülkeler arasında Nepal, Madagaskar, Gürcistan- Osetya gibi ülkelerin de olduğunu dile getiren Sürücü, yurtiçinde ise Koçtaş ve Tekzen’in de dahil olduğu zincir marketlerde ürünlerinin satıldığını kaydetti. Sürücü’nün şirketi 2011 yılında 50 milyon TL ciro yaptı. 2012’de ise 75 milyon TL ciro bekliyor. Şu anda 700’e yakın kişinin çalıştığı şirkette, en ekonomik ürün ise 199 TL’ye satılan duş teknesi ve kabini. Şirkettin sattığı en pahalı ürün ise fiyatı 6 bin TL olan kompakt sistem olarak dikkati çekiyor. TV’li, masajlı bu kabinlerin en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da satıldığını söyleyen Sürücü, “Bölgedeki kadınlar, “eltim aldı, ben de istiyorum” diye talep ediyor” dedi.
‘Aç kapa muslukları’ getirdi
Bugün Çin ile ticaret yapan firma sayısının yüz binleri aştığını ancak 90’lı yıllarda, ne Türkiye ne de dünyanın henüz Çin’i çok fazla keşfetmediği bir dönemde açığı gördüğünü ve aç-kapa muslukları ithal ettiklerini söyleyen Sürücü, “1998 yılında Çin’le çalışan 200-250 kadar Türk şirketi vardı. Dünya henüz Çin’i tanımıyordu. Çin’e gittiğimizde restoranda yemek yerken Çinliler bize uzaylı görmüş gibi bakar, birbirlerine gösterirlerdi. Getirdiğimiz muslukları Türkiye’de satılan fiyatın beşte birine piyasaya sunduk” dedi. Çin’den çeşitli sektörlere malzemeler getirdiğini de anlatan Sürücü şunları söyledi: “Tekstil sektörüne 3 yılda 500 adet nakış makinesi getirip satarak 15 milyon dolar ciro yaptım. Banyo işine de devam ediyordum. Bir süre sonra tekstil işinden çıkarak sadece banyo işine ağırlık verdim.”
‘Dünya pazarına oynuyoruz’
Sürücü, hayatının dönüm noktasının ise 2003’te katıldığı Almanya Bau Fuarı olduğunu belirterek şunları anlattı: “Fuarda Polonya Praktiker’in yetkilileriyle tanıştık ve onlara ürünleri gösterdik. Çok beğenerek satın aldılar. Daha sonra da onların referansıyla Türkiye’deki Praktiker marketleriyle anlaştık. Böylece zincir mağazalara ürün verme dönemimiz başladı.” “Büyüme planımızı ve yatırımlarımızın tümünü dünya pazarında güçlü bir oyuncu olmak üzerine kurmuş durumdayız” diyen Abdurrahman Sürücü, “Türkiye’de başarılı olduğumuz, üretimden başlayıp, satış ve satış sonrası hizmet ayağının tümünü organize olarak yürüttüğümüz sistemimizi, Avrupa’da oturtmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
İngilizcem olmadan ithalat yaptım
1990’lı yıllarda dil bilmeyen ve sermayesi az olan biri için ithalat yapmanın zor olduğunu kaydeden Abdurrahman Sürücü, “Şimdi internet herkesin elinin altında. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Haftada bir gün Ticaret Odası’na gider; o zamanki adı Dökümantasyon Odası olan odada koca bir günü geçirirdim. Türkiye’de ne yok, neye ihtiyaç var, ne getirsem satarım diye düşünüyor, dökümantasyon odasında bulduğum evrakların fotokopisini çekip tercümana götürüyordum. Transmisyon zinciri getiren 5-6 firma vardı. Bu konunun ticaret alanı dardı. Açığı fark ettim ve tercümana hazırlattığım yazıyı Almanya’daki bir firmaya teleks çektirdim. 1993’te transmisyon zinciri getirerek ilk ithalatımı yapmış oldum. Daha sonra 1994’te Tayvan’dan tarım makineleri zinciri ile Hindistan’dan bisiklet zinciri ithalatı yaptım” dedi.
Kaybedecek bir şeyim yoktu, girişimci oldum!
Köyden şehire geldiğinde 12 yaşında olduğunu vurgulayan Abdurrahman Sürücü öyküsünü şöyle anlatıyor: “Çaycılık, simitçilik, boyacılık yaptım. 1984’te Perşembe Pazarı’nda hırdavatçılık yapan bir tanıdığın yanında çalışmaya başladım. Akşamları saat 5’te işten çıkınca Sultanahmet-Gülhane’de, turistlere su, sandviç satardım. Biriktirdiğim parayı köydeki aileme gönderiyordum. 5-6 yıl böyle geçti. Askere gidip döndüğümde patron inşaatta paraları batırmış, dükkanı kapatmıştı. Kendi adıma al-satçılık yapmaya başladım.”