Türk-İş ve TİSK'ten Anayasa paketi için öneri

Türk-İş ve TİSK, Anayasa değişikliği paketine ilişkin görüş ve ilave teklif verdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türk-İş ve TİSK, Anayasa değişiklik paketi için rapor halinde öneri sundu. Türk-İş, Anayasa'da yapılacak değişikliklerle devletin sosyal ödevlerini yerine getirmemesinin bahanesinin kalmamasını, 'hak grevi'ne yer verilmesini, kamuda işçi-memur ayrımının net yapılmasını ve sendikacıların siyaset yasağının kaldırılmasını talep etti.

Anayasa değişiklik teklifini inceleyen konfederasyon, bu konudaki görüşlerini bir rapor halinde Anayasa Değişikliği Hazırlama Komisyon Başkanlığı'na gönderdi.

Türk-İş'in, 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi ve değişikliğin geniş mutabakatla gerçekleştirilmesi konusundaki yaklaşımını yıllardır her platformda dile getirdiği belirtilen raporda, "Türk-İş, çağdaş, demokratik ilkeleri benimseyen, laik, sosyal hukuk devleti yapısını koruyan, bireysel özgürlükleri temel alan, hukukun üstünlüğü temeline oturan, demokratik rejimin vazgeçilmez kuralı olan kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyip erkler arasındaki denge ve ahengi koruyan, uygarlık yolunda değişime ve gelişime açık, toplumumuzun temel değerleriyle bütünleşmiş, uzlaştırıcı ve sivil oluşum tarafından hazırlanacak bir Anayasa değişikliği beklentisi içindedir" ifadelerine yer verildi.

Temel beklentinin, yapılacak değişikliğin Anayasa'nın bütününü kapsaması ve daha önce yapılan değişikliklerin ürünü olan çelişkilerin giderilmesi olduğu vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

"Tarafımızdan incelenen değişiklik taslağı, bu beklentilerimizi karşılamaya yeterli görülmemekle birlikte bazı bireysel özgürlüklere öncelik tanınıyor olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Düzenlemenin tümünde olduğu gibi siyasi partilerin kapatılması, HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değiştirilmesi gibi çok önemli ve güncel konularda yapılmak istenen değişikliklerde en geniş mutabakatın sağlanması gereğine inanılmaktadır.

Türk-İş, yukarıda değinilen ana başlıkların yanı sıra, AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlandığı belirtilen değişiklik taslağında çalışma hayatını düzenleyen kurallara hiç yer verilmemiş olmasını çok önemli ve büyük bir eksiklik olarak görmektedir"

Raporda, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO), Türkiye tarafından onaylanan 87 ve 98 sayılı sözleşme ve tavsiye kararları ile AB mevzuatının gerektirdiği ilkelerin ve Anayasa'nın 90. maddesinin emrettiği uyarlamaların da değişiklik taslağı metninde yer almasının zorunlu olduğu ifade edildi.

Türk-İş'in raporda yer verdiği Anayasa değişiklik önerileri şöyle:

- Anayasa'nın 'Sendika Kurma Hakkı''na ilişkin 51. maddesindeki 'Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz' hükmü Anayasa metninden çıkarılmalıdır.

Aynı maddede 'Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir' hükmü yer alırken, aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olmanın Anayasa hükmü ile yasaklanması, ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine ve AB normlarına uygun değildir.

- Anayasa'nın 'Toplu İş Sözleşmesi Hakkı'na ilişkin 53. maddesinin son fıkrasında yer alan 'Aynı iş yerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz' hükmü kaldırılmalıdır.

Toplu iş sözleşmelerinin düzeyi ile nasıl yapılacağı kanunla düzenleneceğine göre, kaldırılması istenilen hususun kanuna bırakılması uygun olacaktır. Bu hüküm, ülkemizce onaylanan ILO sözleşmelerine aykırı olduğu gibi, AB mevzuatına da uymamaktadır.

- Anayasa'nın 'Grev Hakkı ve Lokavt Hakkı'na ilişkin 54. maddesinin birinci fıkrası 'Toplu iş sözleşmesinin yapılması ve uygulanması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptir. Menfaat grevi ve hak grevinin kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir' şeklinde değiştirilmelidir. Maddenin 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. fıkraları yürürlükten kaldırılmalıdır.

Kaldırılması istenilen fıkralarda yer alan düzenlemelerin çıkarılacak kanunla belirlenmesi, hem kanun yapma tekniğine hem de Anayasa yapma tekniğine uygun olacaktır. Ayrıca ILO sözleşmeleri ve AB mevzuatında yer alan 'hak grevi' de tanınmış olacaktır.

- Anayasa'nın 'Devletin İktisadi ve Sosyal Ödevlerinin Sınırları''na ilişkin 65. maddesindeki 'mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde' ibaresi metinden çıkarılarak, madde başlığının ve metninin 'Madde 65: Devletin iktisadi ve sosyal ödevleri: Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek yerine getirir' şekilde değiştirilmesi sosyal devlet olma ilkesinin gereği olarak görülmelidir.

Metinden çıkarılması talep edilen ibare, sosyal devlet olma vasfını ortadan kaldırabilecek ve devletin, mali kaynakların yetersizliğini bahane ederek sosyal ödevlerini yerine getirmemek için gerekçe gösterilebilecek niteliktedir. Oysa Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ''sosyal devlet'' olduğu emredici biçimde hükme bağlanmıştır. Sosyal devlet olmanın gerektirdiği ödevlerin yerine getirilmesinde mali kaynakların yeterliliği ölçü kabul edilemez. Devletin, sosyal ve ekonomik alandaki görevlerini, amaca uygun öncelikleri gözeterek yerine getirmesi asli görevidir. Asli görevin yerine getirilmesinin mali kaynakların yeterliliği ölçüsüne bağlanması devletin anayasal niteliğini ortadan kaldırabilecektir.

- Anayasa'nın 'Üyelikle Bağdaşmayan İşler'e ilişkin 82. maddesinde yer alan ve sendika yöneticilerine kesin olarak siyaset yapma yasağı getiren düzenlemelerin çağdaş bir Anayasa'da yer alması düşünülemez. Milletvekilliğine seçilen sendika ve üst kurul yöneticilerinin sendikal hak ve görevlerini sürdürmelerine getirilen yasaklama kaldırılmalı, ILO sözleşmeleri ile AB normlarına uyum sağlanmalıdır.

- Anayasa'nın 'Kamu Hizmeti Görevlileri ile İlgili Hükümler'e ilişkin 128. maddesinde yapılacak değişiklikle, işçi-memur ayırımının yapılması zorunlu kılınmalı, kamu erkinin sadece memurlar eliyle kullanılacağı gerçeği açıklığa kavuşturulmalı ve esasen işçi niteliğinde çalışanların da sendika özgürlüğü ve toplu sözleşme haklarına kavuşmaları sağlanmalıdır. Bu değişiklik başta Anayasa'nın 90. madde hükmü ile ILO sözleşmeleri ve AB mevzuatı gereklerindendir.

TİSK'in önerileri

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK), taslağa ilişkin görüş, öneri ve ilave teklifleri Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'ya sunuldu.

TİSK'ten yapılan yazılı açıklamada, Çiçek ve İyimaya'nın konfederasyonu ziyaretleri sırasında TİSK Yürütme Komitesi'ne bilgi verdikleri, görüş, öneri ve ilave tekliflerinin ulaştırılmasını istedikleri hatırlatıldı.

Bu çerçevede, dün TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik imzasıyla Çiçek ile İyimaya'ya konfederasyonun görüşlerini içeren bir yazı gönderildiği bildirildi.

Açıklamaya göre, yazıda, Anayasa değişikliğinin toplumsal uzlaşma temeline dayanması gerektiği belirtilerek, 'Anayasa'nın değiştirilmesinde TBMM içerisinde bir uzlaşmaya varılması esas olmakla beraber, toplum kesimlerinin sivil toplum kuruluşları yoluyla asgari müştereklerde buluşturulması' gereğine işaret edildi.

Anayasa değişikliğinin, sık sık değişikliğe gidilmeyecek şekilde, uzun vadeli ihtiyaçları karşılamasının önemine de işaret edilerek, "TİSK olarak Anayasa'nın en az 30-40 yılın Anayasası olarak düzenlenmesi, uzun vadeli ekonomik ve toplumsal ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olması gerektiğini savunmaktayız" denildi.

Kuvvetler ayrılığı prensibinin zedelenmemesi gereğine işaret edilen yazıda, şu görüş ve önerilere yer verildi:

"Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı ile siyasi partilerin kapatılmasına dair Anayasa hükümlerinde köklü değişiklikler yapılması önerilmektedir. Bahsi geçen ilgili kurumlarla görüşülerek değişiklikler ve düzenlemeler yapılabilir ancak bu hususlarda kuvvetler ayrılığı prensibinin korunması, çağdaş demokrasinin gereklerinin yapılması esas olmalıdır"

Devletin ekonomik alandaki hak ve yetkilerini belirleyecek olan 'Ekonomik Anayasa' ilkelerine yeni Anayasa'da yer verilmesi gerektiği de ifade edilen yazıda, ekonomik anayasa fikrinin, ekonomide devleti sınırlandırmak ve piyasa ekonomisine işlerlik kazandırmak, hükümetlerin mali disiplin ve mali sorumluluk içinde hareket etmelerini sağlamak, kamu finansman dengelerini oluşturmak ve 'temiz devlet' şartlarına ulaşabilmek bakımından önemli görüldüğü vurgulandı.

Yazıda, "Hükümetlerin harcama yapma, para basma, vergilendirme ve borçlanma yetkilerinin anayasal hükümlerle sınırlandırılması anlamına gelen 'Ekonomik Anayasa' kavramı ve buna bağlı kurallar yeni Anayasa'da yer aldığı takdirde, özel sektöre gerçek yatırım, üretim ve istihdam potansiyelini harekete geçirebileceği bir ekonomik iklim yaratacak ve rekabet gücümüzü artırarak küresel ekonomi ile bütünleşmemize katkıda bulunacaktır" ifadesi yer aldı.

Yeni Anayasa'da, ekonomik ve sosyal politikaların belirlenmesinde toplumsal uzlaşma ve işbirliğini sağlamak ve ortak görüş geliştirmek üzere istişari nitelikte ve oluşumu kanunla belirlenecek bir Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulmasına ilişkin hükmün de yer alması istendi.

Bu konularda ilginizi çekebilir