Türkiye, AB için Kıbrıs'tan vagçemeyecek

Devlet Bakanı Bağış, "Türkiye AB için Kıbrıs'tan Kıbdrıs için de AB'den vazgeçmeyecektir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Biz bir fasıl açacağız diye her ülkenin kendi uçuk beklentilerine cevap verecek değiliz. Kıbrıs, Türkiye için milli bir davadır. Türkiye AB için Kıbrıs'tan vazgeçmeyecektir, Kıbrıs için de AB'den vazgeçmeyecektir" dedi.

Bağış, Türkiye AB Karma Parlamento Komisyonu 64. Toplantısında, komisyon üyelerinin sorularını yanıtladı.

"Anayasa değişiklik paketine TBMM'den tam destek neden sağlanamadı?" sorusu üzerine Bağış, Anayasa değişikliği paketini bazılarının reddedeceklerini ilan ettiklerini, bazılarının ön koşul olarak kullanmak istediklerini dile getirerek, "Demokrasilerde uzlaşmak için elinizden geleni yaparsınız. Sonuçta parlamentolar milli egemenliğin temsil edildiği yerlerdir. Ama uzlaşma noktasında bir yere varamazsanız, o zaman toplumun beklentilerine karşılık vermeye çalışırsınız. Eğer toplumun beklentilerine cevap veremezseniz, toplumun ödülü de cezası da sandıkta olur" dedi.

Anayasa değişikliğini yapabilmek için halka gitmekte olduklarını, konuyu sandığa götürdüklerini ifade eden Bağış, şöyle devam etti:

"Bunu bile engellemeye çalışanlar var. Vatandaşa sorulmasından korkan siyasi görüşlerin demokrasiyi ne kadar benimseyebildikleri ayrı bir konu. Kendi vatandaşının vereceği karardan korkan zihniyetlerle karşı karşıya kalıyoruz.

Ama uzlaşma konusunda 2007 seçimlerinden bu yana hem Cumhurbaşkanı hem Meclis Başkanı hem Başbakan, Anayasa değişikliğiyle ilgili ayrı bir komisyon kurulması için çaba içine girdiler. Birçok siyasi parti böyle bir komisyona üye vermeyeceklerini beyan etti. Daha sonra Anayasa değişikliği paketiyle ilgili çalışmalarımızı yaptıktan sonra kendilerini tek tek ziyaret edip bilgi vermek istedik. Ben 1,5 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin başmüzakerecisiyim. Göreve atandığım hafta Türkiye'nin ana muhalefet liderinden randevu talep ettim. O gün bugün randevu talebimi çeşitli vesilelerle tekrarladım. Bugüne kadar bana randevu verilmiş değildir."

Egemen Bağış, uzlaşmak için önce diyalog kurulması gerektiğini vurgulayarak, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın da demokratik açılım çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek için ana muhalefet partisi başkanından randevu alamadığını, kendisinden önceki Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'a da o görevi süresince randevu verilmediğini anlattı.

Bağış, "Sizinle konuşmayı reddedenlerle hangi konuda anlaşabilirsiniz?" dedi.

Yüzde 10 barajı

Yüzde 10 barajı konusunun niye Anayasa değişikliği paketine konulmadığına ilişkin soru üzerine Bağış, "Yüzde 10, bizim Seçim Kanunumuzla ilgili bir konudur. Seçim Kanunu ile ilgili yapılacak bir değişikliği Anayasa paketinin içine koymanın bir mantığı yok. Seçim Kanunu ile ilgili bir değişiklik söz konusu olursa o zaman öneriler de değerlendirilebilir" dedi.

Değişiklik paketinde parti kapatmayla ilgili maddenin neden düşürüldüğüne ilişkin olarak da Bağış, "Partileri defalarca kapatılmış olanlar, parti kapatılmasını engelleyecek kanuna destek vermediler. Demek bundan bir mağduriyet yaratmak istiyorlar. Demek ki bundan bir çıkar elde edeceklerini düşünüyorlar. Demek ki kendi iç siyasi planlarında istismar malzemesi olarak kullanıyorlar" diye konuştu.

Anayasa paketinde toplu sözleşme dışında kamu çalışanlarına neden grev hakkı tanınmadığına ilişkin soruya da Bağış, şu yanıtı verdi:

"Hiçbir ülkede olmayan, bizde olan 657 diye bir kanun var. Bir kişi devlet memuru olduğu zaman 30 yıl boyunca maaş garantisi, daha sonra da emeklilik garantisine kavuşur. Türkiye'de kamu çalışanının işine son vermek imkansıza yakındır. Bunun üstüne bir de grev hakkını vermek devletin iflası anlamına gelir. Uzun vadede Avrupa'da olduğu gibi sözleşmeli kamu çalışanı düzenine geçebilirsek, o zaman grev hakkı olmalıdır. Toplu sözleşme hakkı, çalışanlara daha esneklik yaratma konusundaki kararlılığı gösterme açısından çok önemli bir başlangıçtır".

Heybeliada ruhban okulu

Bağış, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusunda adım atılıyor mu?" sorusu üzerine de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Atina'da bu soruya cevap verdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Ruhban Okulu konusuna biz sıcak bakıyoruz. Bu konuda birtakım adımların atılması için ben de Milli Eğitim Bakanımız da ilgili tüm bakanlıklarımız da çalışıyor. Heybeliada, hükümetimiz tarafından kapatılmış bir eğitim kurumu değil. Herhangi bir hükümet tarafından kapatılmış eğitim kurumu da değil. Bir yargı kararı nedeniyle mahkemelerimizce kapatılmış bir kurum. O kararın alındığı günden bu güne geçen 40 yıllık süre içinde değişen kanunlarımızı, Anayasamızı, yönetmeliklerimizi gözden geçiriyoruz ve bu kurumun yeniden açılabilmesi, eğitime başlayabilmesi için herhangi bir yasal değişikliğe ihtiyaç olup olmadığını şu anda değerlendiriyoruz. Kurumlarımızın şu anda görüşlerini topluyoruz. Ama biz bunu bir yandan yaparken, Batı Trakya'da yaşayan Türk ve Müslüman azınlığın yaşadığı sıkıntıları bizim medya kuruluşlarımız, sivil toplum örgütleri ve muhalefet de haklı olarak dile getiriyor. Biz inanıyoruz ki bunlar eş zamanlı iyi niyet adımlarının atılabileceği konulardır. Zannediyorum bu konuda çalışmalarımız bittiği zaman Yunanistan'ın da üzerine düşen sorumlulukları konusunda birtakım adımları atıp atamayacağı belli olacaktır. Bu konuları, bu iki ülkenin liderinin çözebileceğine inanıyorum."

"Türkiye'deki namus cinayetleri konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapıldı, bunlar uygulanıyor mu?" sorusu üzerine Bağış, namus cinayetleri konusunda gerekli yasal değişikliklerin yapıldığını, hiçbir insanın hiçbir gerekçeyle başka bir insanı öldürmeye hakkı olamayacağını vurguladı.

Eskiden olan birtakım esneklikleri ortadan kaldıran yasal düzenlemelerin uygulamalarını da bizzat takip ettiklerini vurgulayan Bağış, bu amaçla Reform İzleme Grubu toplantılarını Türkiye'nin farklı illerinde yaptıklarını belirtti.

Açılmayan fasıllar

Bir üyenin, "İspanya'nın dönem başkanlığında 4 faslın açılması için İspanyolların çok çaba gösterdiği" şeklindeki sözleri üzerine Bağış, şunları kaydetti: 

"4 faslın ikisi, bir üye ülkenin, bir devletin maalesef kaprisleri nedeniyle açılamamaktadır. İspanya dönem başkanı, o ülkenin yöneticilerini ikna edebileceği konusunda çok umutluydu. Şu ana kadar herhangi bir gelişme kaydedilememiştir. Diğer kalan 2 faslın evet Mecliste yasamalarla ilgili boyutu vardır. Gıda güvenliği konusunu TBMM yarın konuşmaya başlayacak. Ümit ediyorum ki bu hafta yasalaşır, sorun çıkmadan o faslı açabiliriz. Sosyal politikalar ve istihdam faslı, rekabet faslı konuşuluyordu, ama onunla ilgili kanun değişikliği yapmaya maalesef Meclis'in takvimi yetmedi. Araya Anayasa değişikliği girdi. Ama şu da bir gerçek. Bugüne kadar askeri bir Anayasa ile AB'ye üye olabilen hiçbir ülke olmadığı gibi bizim de bu konuda süratimizi kesen Türkiye'nin anayasal sınırlamalarıydı. Şimdi bu Anayasa değişikliği paketi 12 Eylülde halkımız tarafından kabul edildikten sonra Türkiye'nin AB sürecinde diğer ülkelerin başından geçtiği gibi ülkemizde de bütün bu sürecin hızlanacağına olan inancımı paylaşmak istiyorum.

Enerji başlığının açılmamasıyla ilgili 'Türkiye neden denizle ilgili bazı anlaşmaları imzalamıyor' deniyor. Türkiye de ulusal çıkarlarını tabii ki gözetecektir. Biz bir fasıl açacağız diye her ülkenin kendi uçuk beklentilerine cevap verecek değiliz. Kıbrıs Türkiye için milli bir davadır. Türkiye, AB için Kıbrıs'tan vazgeçmeyecektir, Kıbrıs için de AB'den vazgeçmeyecektir. Aklın yolu ne ise mantık yoluyla bu sorunlara çare bulunmaya çalışılacaktır. AB sürecinde Kıbrıs'ın da bir çözüme kavuşması, iki taraflı siyasi eşitliğe dayalı çözüme kavuşması bizim de arzu ettiğimiz bir neticedir. Ama eğer adanın güneyinde yaşayanların yüzde 76'sı barışa, birlikte yaşamaya 'hayır' demişse, o zaman onlara fikirlerini gözden geçirmeleri için zaman vermek gerekir. Türkiye ve KKTC kendi mesuliyetlerini yerine getirmişler ve özveride bulunmuşlardır. Eğer Kıbrıs sorunu AB için bu kadar önemliyse niye Kıbrıs üye yapıldı. Kıbrıs'ın üyeliği için engel teşkil etmeyen Kıbrıs sorunu niye Türkiye'nin üyeliği için sorunmuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bunu hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kabul etmemekte ve anlamamaktadır."

Beklentimiz vize kolaylığı değil vizenin kaldırılması

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin vize kolaylığı gibi bir beklentisi olmadığını belirterek, "Türkiye, Sırbistan'da olduğu gibi AB ile vizeleri kaldırma konusunda kararlıdır" dedi.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun 64. Toplantısında komisyon üyelerinin sorularını yanıtlayan Bağış, komisyon üyesi Takis Hadjigeorgiou'nun, enerji faslının açılması için Türkiye'nin askerlerini Kıbrıs'tan çekmesini önerdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin askerlerini Ada'dan çekmesine siz engel oldunuz. Sizin ülkenizde siyasiler, Güney Kıbrıs'taki insanlara Annan planına 'hayır' deyin şeklinde baskı yaptılar. Onlar da bunun etkisi altında kalıp, Annan planını reddettikleri için Türkiye askerlerini adada tutmak durumunda kaldı. Adada askeri olan tek ülke biz değiliz, askeri olan çok ülke var. O askerler adada barışı sağladı. 1974'ten bu yana adada bir Türk ya da Rum'un burnu kanamadı, ölüm olmadıysa adadaki askerlerimiz sayesindedir. Biz de askerlerimizin orada olmasından çok memnun değiliz, biz de askerlerimizin kendi ülkelerinde olmasını tercih ederdik. Ama oradaki soydaşlarımızın güvenliğini de göz ardı edemeyiz. 'Bundan sonraki süreçte Türkiye ne yapacak?' diye soruyorsanız; Türkiye adada kapsamlı, BM parametrelerinde bir çözüm olacaksa üzerine düşeni yapar. Ama bunu yapan tek ülke Türkiye olmamalıdır. Adada askeri olan diğer ülkelerin ne yapacağını gözlemlememiz gerekir."

Bağış, üye Algan Hacaloğlu'nun, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik sorusu üzerine, "Biz, (Diğer partiler de samimiyse, sadece milletvekillerinin değil, Türkiye'deki bütün ayrıcalıklı dokunulmazlıklarını hep birlikte ele alalım) dedik. Biz göreve yıllarca milletvekillerinin oturduğu lojmanlara dokunarak başladık. Kendimiz özveride bulunarak işleme başladık. Bu konuda herhangi bir hassasiyetimiz yok" dedi.

Başmüzakereci Bağış, bir başka soruyu "Bugünkü 657 ile grev, devletin iflası anlamına gelir" diye yanıtladı.

"Türkiye'de özel yetkili mahkemeleri kapatmak gibi bir düşünceniz var mı?" sorusu üzerine Bağış, "Önce kapatılması gerekenin çeteler, demokrasi düşmanları, milli egemenliğin karşısında direnenler olduğunu düşünüyoruz. Önce onlara karşı mücadelemizi yapalım, sonra Türkiye'nin ihtiyaçları bu özel mahkemelerin kapatılmasını gerektiriyorsa, onu değerlendiririz" diye konuştu.

"Irkçılık tehlikeli bir hastalık"

Bağış, üye Barry Madlener'in "Bugün Hollanda'da referandum yapılsa Türkiye'nin AB üyeliğine yüzde 80 hayır çıkardı" dediğini anımsatarak, "Sayın Madlener aramızda mı?" diye sordu.

Madlener'in salonda bulunmaması üzerine Bağış, "O soruların yanıtını dinlemeden gidecek kadar siyasi saygısı olan bir kişi... Ben o sorunun yanıtını merak edenlere söyleyeyim. Irkçılık çok tehlikeli bir hastalıktır. Avrupa bu hastalıktan çok çekti. Hala kurtulamayanlar olduğunu görüyoruz Avrupa'da.. İşte AB bunun için çok önemli. Avrupa'da ırkçılığın yeniden hortlamaması için AB'yi çok önemsiyorum ve ülkemizin üye olması için bu kadar cansiparane çalışıyorum. AB insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesidir. AB üyesi ülkeler tarihleri boyunca birbirleriyle savaşan, ama bir daha savaşmamak için birlik kurmaya karar veren ülkelerdir. Madlener, 9 Haziranda ülkesinde bir seçime gidecek. Seçim öncesinde buraya gelip provokatif sorularda şov yapacağını zannediyor. Ama bizim kültürümüzde sufilik vardır, Mevlana öğretileri, 'gel, kim olursan ol, yine gel' anlayışı vardır. Siz de gelin Madlener, biz sizi de tedavi ederiz inşallah" şeklinde konuştu.

Bağış, Madlener ile ilgili bir soru üzerine, şöyle dedi:

"Kendisi, ülkesinin siyasilerinden biri olan partisinin genel başkanı Wilders'in Türkiye'ye gelirse mecliste kabul edilmeyeceğini söyledi. Ben de sayın Wilders'e konuşmayacağımı söyledim. Geçen Türkiye'ye geldiğinizde bu soruyu sormuştunuz, o zaman da söylemiştim. Onun ülkemiz, inançlarımız, insanlarımız hakkında kendinde hakaret etme yetkisini görebilmesine saygı duyuyorsunuz da benim onunla görüşmeme hakkıma neden saygı duymuyorsunuz? O ifade özgürlüğü kapsamında birtakım zırvaları dile getirirken benim de onunla görüşmeme hakkımı kullanmamdan daha doğal ne olabilir?"

Bir başka soru üzerine, Kuzey Kıbrıs'taki seçimleri yasa dışı olarak adlandırmanın demokrasiye saygısızlık olduğunu belirten Bağış, "KKTC, adada zor koşullara rağmen demokratik standartlarını ortaya koyan bir devlet yapısına sahiptir" dedi.

"Acaba Avrupa Türkiye'siz ne yapabilecek"

Bağış, Türkiye'nin hala AB'yi önemsediği için bu toplantının İstanbul'da yapıldığını ifade ederek, "Türkiye, AB'ye eşit koşullarda üyelik konusunda hemfikirdir. Diğer ülkeler hangi koşullardan, hangi şartlardan geçtiyse onlardan geçme konusunda hiçbir hassasiyet, sorun, endişe, şüphe duymamaktadır. Ama diğer ülkelerin önlerine konulmayan sorunların önümüze konulmasını da kabul edemeyiz" dedi.

Komisyon üyesi Geoffrey Van Orden'in de dediği gibi Türkiye'ye verilen sözlerin de tutulmadığını vurgulayan Bağış, 24 Nisan 2004 tarihli AB üyesi ülkelerin oy birliğiyle aldığı konsey kararının hala uygulanmasını beklediklerini söyledi.

"Türkiye'nin müzakere fasıllarında yaşadıklarını, hiçbir üye ülke müzakere döneminde yaşamadı" diyen Bağış, müzakerelere başlayıp da bitiremeyen ülke de bulunmadığını, eninde sonunda bütün engellerin ortadan kalkacağını kaydetti.

Bağış, vize kolaylığı gibi beklentileri olmadığını ifade ederek, "Türkiye, Sırbistan'da olduğu gibi AB ile vizeleri kaldırma konusunda kararlıdır. Bu konuda üzerine düşeni yapma konusunda da kararlıdır. AB'den de bu konuda beklentilerini çok net şekilde vurgulama konusunda da kararlıdır" diye konuştu.

Türkiye'nin son 8 yılda 22 ülkeyle vizeleri kaldırma kararı aldığını anımsatan Bağış, "51 yıldır bu kadar yoğun ilişki içinde olduğumuz AB ile 64 kez KPK toplantısı yaptığımız ortamda hala Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AB üyesi konsolosluklarının veya büyükelçiliklerinin önünde beklemesi kabul edilemez bir gerçektir. Buna da son vermenin vakti gelmiştir. Bu konuda da katkılarını bekliyorum" dedi.

Bağış, konuşmasını bir soru ile sonladırmak istediğini belirterek, karma parlamento üyelerine "Türkiye'nin AB'ye getireceği götüreceği tartışılıyor. Ama sizlerin bunu düşünmeye başlaması gerekiyor; acaba Avrupa Türkiye'siz ne yapabilecek? Bu sorunun da tartışılmasının vaktinin geldiğine inanıyorum" diye konuştu.