Türkiye, Afganistan’a çekilirken

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa AŞULA / Em. Büyükelçi

ABD Başkanı Obama'nın, Afganistan'daki Amerikan birliklerine 30 bin kadar daha ilave etmek hususunda son defa yapmış olduğu açıklama ile, sayın başbakanın aralık ayı başında Washington'a yapacağı ziyareti herhalde birlikte değerlendirmek gerekecek.

Amerika'nın Afganistan'da El Kaide'ye karşı savaşta ilave güce ihtiyaç hissettiği aşikardır. 2001'den bu yana devam eden bu savaşın artık sona erdirilmesi gereğini, başta ABD kamu oyu olmak üzere, müttefikler ve herkes kabul ediyor. Bununla birlikte, savaştan başarı ile çıkılması da esastır. Bundan yirmi sene öncesinde Amerika, önünü ve arkasını düşünmeden, bölgeyi terkettiğinde yerli Afgan güçler Sovyetler İmparatorluğu'nu çoktan dize getirmişlerdi. Bugünkü durum ise hayli farklıdır. Afgan güçlerinin El Kaide'yi alt edecek düzeyde henüz olmadıkları biliniyor. Dolayısıyla, savaşı başlatan Amerika'nın, müttefiklerinin de katkılarıyla, bu badireyi mutlaka atlatması gerekiyor.

Başkan Obama, aylarca düşündükten sonra kararını açıkladı ve bölgedeki 70 bin kadar olan Amerikan muharip birliklerine 30 binlik yeni bir ilave yapılacak. Bu meydanda, Afganistan'da 42 bin kişilik kuvvetle temsil edilen NATO müttefiklerinden de 5-7000 arasında keza ilave katkı beklenecektir.

Başkan Obama'nın bu kararı her şeyden evvel ülkede ( Amerika'da ) tartışma yaratmışa benziyor. Başkan bir yandan savaşı genişletiyor, diğer yandan, bölgeden tedrici kuvvet çekimi için 2011 yılı yazını gösteriyor. Bu, başta caydırıcılığı olumsuz yönde etkilediği, gibi, yerli Afgan güçlerinin ülkeyi savunma konusunda hazır olup olmadıklarının da pek dikkate alınmadığı izlenimini veriyor.

NATO'lu büyük müttefiklere gelince, bunlar arasında Almanya, Fransa ve İtalya şimdilik 'bekle-gör' ü tercih eden bir yaklaşım içindeler. Geriye, NATO üyesi ve Amerikan'ın müttefiki Türkiye ile, savaşın en tahripkar sonuçlarıyla zoraki yayıldığı Pakistan kalıyor.

Amerika ile ' stratejik ortaklığa ' dünden talip olan Hükümetin, Washington ziyareti sırasında önüne konulacak 'Afganistan'a muharip kuvvet katkısı' talebi karşısında nasıl bir vaziyet alacağı zamanlıca ve iyi düşünülmelidir. Bilinmelidir ki, Afganistan'da Amerika'nın yanında muharip olmak, cephe genişletildikçe, Pakistan topraklarına da girmek ve çoğu kere olduğu gibi, sivil halka da zarar vererek, savaşmak demek olacaktır. Pakistan gibi, müstesna dost ve kardeş bir ülkeye karşı böyle bir konumda olmayı içimize sindirebilir miyiz? Pakistan'da bize karşı olan tarihsel muhabbet abidesini kendi elimizle, yok yere, yıkmış olmaz mıyız ? Bunu Pakistan nezdinde tevil ve telafi edebilir miyiz ? Hele Amerika bölgeden er-geç çekilip gittikten sonra tekrar Pakistan'ın yüzüne bakabilir miyiz ?

Amerikan'ın müttefikler ve Pakistan üzerinde baskı kurarken, arkasına saklanmak istediği argüman malumdur. Al Kaide savaşta başarılı olur ve Pakistan'ı da tehdit ederse, Pakistan'ın nükleer gücü teröristlerin eline geçer, dolayısı ile böylesi bir durumu mutlaka önlemeliyiz.

Burada göz ardı edilen gerçek şudur: Pakistan, yanı başındaki on misli büyüklükteki Hasım Hindistan karşısında bile üç savaşta kendisini fazlasıyla kanıtlamış, başarılı, mücehhez ve disiplinli bir silahlı kuvvetlere sahiptir. Korunması ve kollanması gereken de bu kuvvettir. Bu kuvvet başkalarının savaşlarıyla yıpratılmadığı sürece, bahsedildiği şekilde, nükleer gücün düşman ellere geçmesi söz konusu olmayacaktır. Bu itibarla, Amerika'ya düşen, savaşı Pakistan topraklarına kadar yayıp, Pakistan Silahlı Kuvvetleri'ni ve dolayısıyla İslamabad'daki hükümeti hırpalamamak, ülkede, sonu tehlikeli olabilecek siyasi istikrarsızlık yaratmamaktır.

Kanımca Türkiye'ye düşen de, Amerikan kuvvetlerine takviye olsun diye Afganistan'a ilave birlik göndermek, durup dururken Afganistan'a sürüklenmek değil, aksine, Amerika nezdinde etkin olarak, Pakistan üzerindeki baskıyı kaldırmak veya en azından hafifletmektir. Türk-Pakistan dostluğu için, Pakistan'ın zor dönemlerden geçtiği bu aşamada, bu kadarı artık yapılabilmelidir.