Türkiye Cumhuriyeti’nin evrensel değeri
Dr. Öğüt Yazman
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 92. yıl dönümündeyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin getirdiği yenilik ve değişiklikler, ulusal sınırlarımız içinde kalmamış, evrensel derinliği ve değerleri ile büyük etkiler yaratmıştır.
Yeni ulus devlet
Türkiye Cumhuriyeti, milletin egemenliği ilkesi ile yeni bir başlangıçtır. Halk, bireyler, tebaa değil, eşit vatandaşlardan oluşmuş bir topluluk şeklinde ümmet olmaktan çıkmış, millet olmuştur. Bu kökten bir değişlimdir. Egemenlik hakkını Tanrı'dan alan padişahlık sona ermiştir. Monarşinin ve teokratik idarenin sonlanması, siyasal yapının da artık İslami Hilafet olarak tanımlanamayacağı sonucuna ulaşmıştır. Hilafet kaldırılmış, devrimler ve yeni atılımlar gerçekleştirilmiştir. Devlet ve eğitim laikleşmiştir kurtuluşu izleyen yıllarda her alanda büyük devrimler gerçekleştirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Batı dünyası
Türkiye Cumhuriyeti tarihte rastlanan diğer devrim hareketlerinden farklı ve önemli özellikler taşıdığı için Batı dünyasında Türkiye’ye karşı büyük bir ilgi ve hayranlık uyandırmıştır. Georges Duhamel şöyle diyor:
“Türk Devrimi, İngiliz, Fransız ve Rus devrimlerinden başkadır. Diğer devrimlerin hiç biri mesela dil ve yazı gibi konulara el atmamış, ulusların bilim felsefesini ve düşünce metotlarını değiştirmemiştir. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti ve devrimleri, Türk Milleti’nin alın yazısını değiştirmiştir.”
Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti bir sınıf mücadelesinin ürünü olmadığı gibi sosyal bakımdan sınırlı değişiklikler getiren bir olaylar zincirinin başlangıcı da değildir. Türkiye Cumhuriyeti çok daha geniş kapsamlı, Doğu aleminden bir kader değiştirircesine Batı uygarlığına yönelmenin devamlı gelişmesine yol açacak bir dönüm noktasıdır.
Yeni Türkiye Devleti, Milletler Cemiyeti'ne girmekte de acele etmemiş, dışta barış ve istikrar unsuru olarak, içte ise önemli devrimleri gerçekleştirmiş bir huzur ülkesi olarak kendini dünyaya kabul ettirip tanıttıktan sonra girmiştir. 18 Temmuz 1932 günkü olağanüstü toplantıda Başkan Hymans şunları söylemişti:
“Kuvvetli, mağrur ve mazisi tarihin derinliklerinde uzanıp giden Türkiye, uygarlığın ifadesidir. Büyük yenilikler yapmış Türkiye’nin aramızda bulunması, uluslararası toplumun geleceğinin, birlik ve barışının güvencesidir.”
Türkiye Cumhuriyeti'nin evrensel değerinin bir yönü Batı dünyasında duyulan saygı ve hayranlıktır.
Azgelişmiş ülkeler için örnek ve öncü rolü
Türkiye Cumhuriyeti üçüncü dünya ülkeleri için bağımsızlık ve kalkınma gayretlerine de öncülük etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk, az gelişmiş ülkeler için bir sembol olmuştur. İnsanlığın manevi evriminde yepyeni ve tarihi bir başlangıçtır.
Gazi Mustafa Kemal engin bir ileri görüşle şunları söylemişti: “Türkiye’nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır.”
“Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum.”
Türkiye Cumhuriyeti, ulusal kurtuluş savaşı ile bağımsızlık hareketlerine öncülük ettiği gibi tarihi kısaltmak, ekonomik gelişmeyi sağlamak isteği ile bir “milli iktisat siyaseti” kurmak ve uygulamak yönleriyle de azgelişmiş toplumlara örnek olmuştur.
Bunun içindir ki Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın siyasal coğrafyasının yeniden şekillenişini de etkileyen ve başka bir örneği olmayan evrensel bir değer taşımaktadır.
Yıldönümlerini bunun bilinciyle onu koruma azim ve heyecanıyla kutluyoruz.