Türkiye yargıçlar devleti değil

Bakan Arınç Meclis'te düzenlediği basın toplantısında yargıda yaşanan krizle ilgili olarak açıklama yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yargı kriziyle ilgili olarak, ''Türkiye bir yargıçlar devleti değil, demokratik bir hukuk devletidir, öyle de kalacaktır" dedi.

Arınç Meclis'te düzenlediği basın toplantısında yargıda yaşanan krizle ilgili olarak açıklamalarda bulunarak, HSYK kararının hukuk mücadelesini engellemeye çalışanlara destek verdiğini söyledi.

Son yaşanan olaylar çerçevesinde Anayasa ve yasaların açıkça ihlal edildiğini söyleyen Bakan Arınç, HSYK'nın, aldığı kararla soruşturmaya müdahale ettiğini belirtti.

Bakan Arınç HSYK'nın kararına destek veren Yargıtay ve Danıştay'ın vicdanları sızlattığını belirterek "Yargı bağımsızlığını zedelemekten kaçınmak yüksek yargının görevidir" dedi.

"Siyaset yaparken o cübbe giyilemez"

Arınç, milletin kendi kaderini belirleme hakkını sadece kendisini temsil eden Meclise verdiğini kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz ülkenin yönetim hakkını ve yetkisini milletten alan siyasetçiler olarak her seçimde gidip milletimize hesap veririz. Yanlış yaptığımızda milletimiz bize hesap sorar. Peki Anayasadan aldığı yetkiyi suiistimal edip, milletin ve ülkenin geleceğine müdahale edenler kime hesap verirler? Siyaset, siyasetçilerin işidir. Siyaset yapmak isteyen yargı mensupları varsa, önce tarafsız ve adil olduklarını temsil eden cübbelerini çıkarmak zorundadırlar. Hem taraf tutup, hem adil olmayan karar alıp, hem de siyaset yaparken o cübbe giyilemez."

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılıkları ve tedbir kararlarını veren mahkemelerin HSYK'nın ağır baskısı altına alındığını ifade eden Arınç, "Bu şartlar altında bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapmak son derece zorlaşmıştır" diye konuştu.

"Hiçbir kurum 'ben yaptım oldu' dayatmasına gidemez"

Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını, hukuk devleti ilkesini ve yargıya duyulan güveni zedeleyecek eylem ve söylemlerden kaçınmanın herkesten önce HSYK ve yüksek yargının görevi olduğuna işaret eden Arınç, şöyle devam etti:

"Hiçbir kurum kendisini Anayasa ve yasaların üzerinde göremeyeceği gibi, keyfiliğe ve ben yaptım oldu dayatmasına gidemez. Yargının kendi içinde yaşadığı sıkıntıları bahane ederek, Hükümeti yıpratmaya yönelik açıklamalarda bulunulması ayrı bir hedef saptırmadır. Dünyanın acil ekonomik krizlerle uğraştığı, ülkelerin iflasın eşiğine geldiği bir dönemde, hükümetimiz milletimizden aldığı yönetme yetkisini büyük bir dikkatle kullanmaktadır. Böyle hassas bir dönemde bütün kurumların ülkemizin yakaladığı istikrarı anlamsız tartışmalarla bozarak milletimize ağır bedeller ödetecek girişimlerde bulunmaları, hiçbir biçimde sorumlu devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Milletin seçilmiş temsilcileriyle ve milli iradenin tecellisiyle iktidara gelen bir Hükümetin bakanlarıyla istihza etmek, had bildirmeye kalkmak hiçbir bürokratın hakkı ve haddi değildir."

"Erken seçim yok"

Başbakan Yardımcısı Arınç, yargı ile yürütme arasındaki krizi çözmek için neler yapılabileceği, erken seçimin gündeme gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine, ortada krizin olup olmadığı, sancılı günler yaşanıp yaşanmadığı kararını, halkın vereceğini söyledi.

Şu anda güçlü bir Hükümet bulunduğunu ve ülkeyi yönettiğini dile getiren Arınç, ülkeyi yönetmenin, sivil iradenin işi, hükümetlerin ve yürütmenin görevi olduğunu kaydetti. Arınç, bu konuda bir eksikliklerinin olduğunun söylenemeyeceğini vurgulayarak, ''Muhalefetin doğru eleştirilerinden yararlanırız ama yıkıcı muhalefete dönüşür, aka kara deme ciddiyetsizliğini gösterirse, bu konuda söyleyecek başka bir sözümüz yok'' dedi.

Arınç, milletten aldıkları yetkiyi son güne kadar kullanmayı prensip olarak düşündüklerini, bunu 2002-2007 yılları arasında yaptıklarını, 2007 ile 2011 arasında da gerçekleştireceklerini vurguladı.

''Türkiye'de erken seçimin şartları yoktur'' diyen Arınç, Hükümetin iradesini, her konuda ciddiyetle ortaya koyduğunu ifade etti.

Anayasa değişikliği

Arınç, düzenlediği basın toplantısında, HSYK kararına ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Arınç, gelişmeler karşısında Hükümetin yol haritasının ne olacağı ve Anayasa değişikliği yapılıp yapılmayacağına yönelik soruya "TBMM, yasama organıdır, yasama yetkisin kullanıyor ve bu yetkiye kimsenin müdahale etmemesi gerekiyor" karşılığını verdi.

Anayasanın 60'tan fazla maddesinin değiştirildiğini ve bazı maddelerinin de kaldırıldığını anımsatan Arınç, şöyle konuştu:

"Hukuk ve mantık açısından, Anayasa değişiklikleri yapılabilir. Nitelikli çoğunluk ve buna bağlı referandum yolu her zaman için geçerli olabilir. Biz, Türkiye'de bir yargı reformunun mutlaka gerçekleştirilmesini düşünen bir siyasi düşünceye sahibiz. Zaten yüksek yargının her birisi de kendi içerisinde bazı ihtiyaçlar gözetiyor ama bazen birbirleriyle çelişen düşünceler ifade ediyorlar. Dolayısıyla çağdaş, batı ülkelerinde olduğu gibi, AB'nin hukuk ve demokrasi standartlarıyla uyuşabilecek bir Anayasa değişikliği, bunun içerisinde bir yargı reformu elbette olabilir. Bunun için parlamentomuzdan 184 milletvekilinin teklifiyle ve nitelikli çoğunluğa ulaşmak suretiyle bir değişiklik matematik olarak da mantık olarak da mümkündür."

Savcı Ergenekon üyesi olmak ve tehdit suçlarından dolayı içeride

Arınç, bir gazetecinin "Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının, tarikatlar ve cemaatlerle ilgili bir soruşturma yürütürken görevinden alınmasının yargıya müdahale olup olmayacağı" yönündeki sorusuna, "Bu kendi kabulünüz açısından çok doğru. Çünkü, siz ve sizin televizyonunuz sürekli Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının bir tarikata yaptığı soruşturma neticesinde böyle bir muameleye maruz kaldığını söylüyorsunuz. Oysa ki tutuklama müzekkeresinde ve buna karşı yapılan itirazı reddeden üç hakimden kurulan mahkemenin gerekçesinde, Sayın Başsavcıya izafe edilen suç, tarikatlarla ilgili yaptığı bir soruşturma değil, Ergenekon örgütü olarak isimlendiren bir örgütün üyesi olmak, tehdit ve buna benzer suçlardır" karşılığını verdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir