”Türkiye'nin Afganistan görevinin niteliği belli”
Başbakan Erdoğan, Afganistan'da Türk ordusuna güvenildiğini vurgulayarak, bu rolü yerine getirmeyi sürdürmeleri gerektiğini söyledi
WASHINGTON - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Afganistan'da alacağı görevin niteliğinin baştan beri belli olduğunu belirterek, "Afgan halkının özgüvenini sarsarsak orada yapabileceğimiz işleri de yapamayabiliriz" dedi.
Erdoğan, Amerikan PBS televizyonunda "Charlie Rose Show" adlı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD Başkanı Barack Obama ile ziyaretinden beklentilerinin sorulması üzerine Erdoğan, Obama'nın ilk deniz aşırı ikili ziyaretinin Türkiye'ye yönelik olduğunu hatırlatarak, Obama'nın bu ziyarette Türkiye-ABD arasında ifade edilen "stratejik ortaklık" konusunda yeni bir başlık ortaya koyduğunu söyledi. Erdoğan, Obama'nın "model ortaklık" ifadesini kullandığını anımsatarak, bu sürecin en önemli adımının bu "model ortaklık" üzerine bir model işbirliğini oluşturmak olduğunu bildirdi.
Konuyla ilgili olarak, ABD tarafından iki üst düzey yetkilinin, Türk tarafından da iki bakanın görevlendirildiğini ve toplantı yaptıklarını belirten Erdoğan, "Bunlarla ilgili şu anda ekonomik konularda, bilimde, sanatta, bunun yanında askeri, siyasi alanlarla yüksek teknolojide adımları atıyoruz" dedi.
Afgan polisine eğitim
Erdoğan, "Türkiye'nin Afganistan'a takviye asker göndermesi ve ne tür bir rol üstleneceğine" ilişkin soru üzerine, Afganistan'la ilgili bu muharip güçteki sayı konusunda böyle bir talep dile getirilmeden önce adım attıklarını ve asker sayısını 1750 civarına ulaştırdıklarını söyledi.
Yeni bir ilave olarak da kendisinin Obama'ya, Afgan ulusal ordusunun kurulması ve bunlara eğitim verilmesi önerisinde bulunduğunu belirten Erdoğan, hem Türkiye hem de Afganistan'da askerlerin eğitimlerine devam edebileceğini bildirdi. Ayrıca Afganistan polisini eğitebileceklerini ifade eden Erdoğan, il imar timi çalışmalarını çok daha artırabileceklerini söyledi.
Muharip asker konusu
Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin niçin muharip asker göndermediği" sorusuna, baştan bu yana sözleşmede Türkiye'nin alacağı görevin niteliğinin belli olduğu yönünde cevap verdi.
Türkiye'de ve Afganistan'da yaşayanların çoğunluğunun Müslüman olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Afgan halkının özgüvenini sarsarsak orada yapabileceğimiz işleri de yapamayabiliriz" dedi.
Yol haritası
Erdoğan, "ABD Başkanı Obama'nın stratejisi, Taliban'ın Afganistan'da barınmasının engellenmesi. Obama'nın sunduğu takvim çerçevesinde sizce bunun yapılması mümkün mü" sorusu üzerine, bu tür süreçlerin matematiksel olarak belirlenemeyeceğini söyledi.
Yol haritasının iyi hazırlanması gerektiğini belirten Erdoğan, takvimin değişebileceğini kaydetti. Erdoğan, "Eğer bir şeyler ters gider, takvim yanlış çıkarsa o zaman daha fazla sorun yaşanabilir. Bence yol haritasının temeli daha önemli, esas bunun üzerinde odaklanılmalı. Eğer bu yol haritası o bölgenin halkıyla koordineli bir şekilde sürdürülürse çok iyi sonuçlara ulaşılabilir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Nükleer program
Erdoğan, Türkiye'nin, nükleer program konusunda İran ile dünya ülkeleri arasında çok önemli bir rolü oynayabileceğini belirterek, "Sayın Obama'nın bu tür beklentilerinde, bir lider olarak aktif bir rol oynamayı kendim için hem bir siyasi sorumluluk hem de dünya barışı gereği olarak görüyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Gecikme oldukça İran nükleer silah üretimine daha çok yaklaşıyor" denilmesi üzerine şunları söyledi.
"Türkçe'de bir söz vardır: Bağcıyı mı döveceğiz, üzümü mü yiyeceğiz? Bizim maksadımız üzümü yemek, bağcıyı dövmek değil. Şimdi üzümü yiyeceksek biz şimdi olmayanı konuşmayacağız, olanı konuşalım. Olan nedir, sadece barışçıl amaçlı enerji üretmek. Şimdi biz olmayan üzerinden değerlendirmeyi yapıyoruz. Dünyanın gündemini sadece bu işgal ediyor. Bu yanlış olur. Burada çok açık ve net olarak bir şeyi göreceğiz; şu anda BM Güvenlik Konseyi neyi konuşuyor, nükleer silahların yayılmasının önlenmesini konuşuyor. Daimi üyelerin hepsinde nükleer silahlar var mı? Var. Şimdi bunlar nükleer silahlarını kaldırmaya başladı mı? Kararlarını verdiler. Öncelikle ABD ve Rusya Federasyonu bir araya geldi. İnanıyorum ki, dünya ülkeleri de kendi planlarını ortadan kaldıracak ve bu konuda yeni atılacak adımların da önü açılacak. Küresel barış için buna ihtiyacımız var."
"50 yıldır bizi bekletiyorlar"
Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye yaklaşımını yanlış bulduklarını belirterek, "50 yıldır bizi bekletiyorlar. AB'nin Türkiye'nin katılımıyla ilgili farklı düşünceleri varsa, bu konuda dürüst olmalıdır" dedi.
Türkiye'nin sadece İslam ülkeleriyle ilişki kurduğunu söylemenin çok yanlış olacağını kaydeden Erdoğan, "Türkiye'ye zorla bir yapıştırma gayreti içine girmek ancak kişisel veya koordineli bazı menfaatlerden başka bir şey değil" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "Economist" dergisinde, "Erdoğan test ediliyor" başlığıyla, "Erdoğan'ın İran ve Sudan'la samimiyetinin, İsrail'e yönelik salvolarının İslamcı yaklaşım" olarak nitelendirildiğinin hatırlatılması üzerine, bunun söyleyenin kendi düşüncesi olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, "İslam dünyası adına kimin konuştuğunun" sorulması üzerine, İslam dünyası için kimsenin konuşma yetkisi olmadığını, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını söyledi. Erdoğan, İslam dünyası içinde her ülkenin kendi liderinin olduğunu, İslam Konferansı Teşkilatı gibi örgütlerin bulunduğunu belirtti.
"Soykırımı asla kabul etmiyoruz"
Erdoğan, 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarına ilişkin olarak, "Soykırım olarak siz bunu kabullenirseniz, buna üzülürüz. Böyle bir soykırımı asla kabul etmiyoruz. Bu tamamen yalandır. İnsanları bunu ispata davet ediyorum" dedi.
Yahudi düşmanlığı kadar İslamofobinin de insanlığa karşı suç olduğunu belirten Erdoğan, "Terörizm önüne İslam kelimesini yapıştırmak, hiçbir düşünüre asla yakışmaz" diye konuştu.