Türkiye'yi alacakaranlık kuşağı bekliyor
Türkiye'de iç ve dış politikada 2016 yılında neler yaşanabileceğini değerlendiren uzmanlar, 2016 yılında 2015 yılı gibi hızlı gelişmeler yaşanmasını bekliyor.
Türkiye'de iç ve dış politikada 2016 yılında neler yaşanabileceğini değerlendiren uzmanlar, karamsar bir sürece girildiği ve geçtiğimiz yıl başlayan gerilim/çatışma tablosunda ağır bedeller ödeneceği tahmininde bulunuyor.
Uzmanlar, 2016 yılında Türkiye'yi dış politika ve güvenlik sorunları açısından nelerin beklediği sorusunu yanıtladı. Amerika'nın Sesi'ne konuşan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden binbaşı rütbesinden emekli ve güvenlik alanında uzman akademisyen Metin Gürcan ile Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'ndan (TEPAV) güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan, önümüzdeki dönemle ilgili endişeli bir tablo çiziyor.
Metin Gürcan, 2016 yılında 2015 yılı gibi hızlı gelişmeler yaşanmasını beklediğini belirterek, "Bir alacakaranlık kuşağı diye tanımlıyorum. Bu kuşak etkinliğini arttıracak. Kritik nokta gelecek Kasım ayındaki Amerikan Başkanlık Seçimi. 2016 yılını seçim öncesi ve sonraki dönem olarak ikiye de ayırabiliriz" dedi. Bu çerçevede dış politikayı yorumlayabileceğini kaydeden Gürcan, Rusya'nın Irak'a yönelik taşma çabasını, Rusya ile İran arasında giderek artmakta olan ortak komuta merkezi kurulması gibi askeri işbirliği olduğunu, ayrıca Ermenistan, Dağıstan yani Hazar Denizi'nden Doğu Akdeniz'e kadar Şii karakterli Rusya liderliğinde bir eksen gördüğünü ifade etti. Türkiye'nin Rusya liderliğindeki bu eksene karşı geçen yıl 24 Kasım'da Rus uçağının düşürülmesinden sonra Suriye'nin hava ve kara sahasında bağımsız bir aktör olarak oyun kurma yeteneğini kaybettiğini söyleyen Gürcan, Türkiye'nin NATO ve ABD'ye yakınlaşmak durumunda kaldığını kaydetti.
Gelecek Kasım'daki başkanlık seçimine dek ABD yönetimini "topal ördek" dolayısıyla da biraz çekingen görmeyi beklediğini belirten Gürcan, "ısırmayan dev" olarak adlandırdığı NATO'nun da çok ön planda olmamayı tercih ettiğini dile getirdi. "Türkiye bölgesindeki gelişmelerde yalnız" diyen Gürcan, Türkiye'nin son haftalarda yoğunlaştığı Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler ile ittifak arayışlarını 2016'da devam ettireceğini öngördüğünü ifade etti.
"2016 yılında çatışma Batı'ya taşabilir"
Kürt güçlerinin IŞİD ile mücadelesi nedeniyle PKK'nın da kendisini uluslararası kamuoyunda daha görünür hissettiğini kaydeden Metin Gürcan, "Şu anki çatışma hali kent karakterli. Mevcut çatışmalardan kaynaklı maliyeti çok fazla, sosyo-ekonomik yıkım çok yüksek düzeyde. Hem Ankara hem de PKK bunu değerlendiremiyor. Çatışma Batı'ya taşabilir" dedi. Gürcan, PKK'nın alt örgütlerince yapılan ve örgütün tavrını "yumuşak" olarak niteleyen, Cizre, Silopi, Diyarbakır-Sur'daki çatışmayı Batı'ya taşımak gerektiği ve "bedel ödenecekse herkes ödemeli" görüşlerini içeren çok sert açıklamalarına da değindi.
PKK'nın Doğu'da sıkıştıkça çatışmayı Batı'ya taşıyabileceğini söyleyen Gürcan, bunun PKK'nın kendi militan kadrosu eliyle değil "vekaletler" aracılığıyla yapabileceğini dile getirdi. Dolayısıyla alt örgütler üzerinden Batı illerinde çatışma olayları görülebileceğini belirten Gürcan, "Türkiye'nin buna hazırlıklı olması lazım. Belki ileride 2016'nın ilk aylarında PKK'nın sorumluluğu almadığı, hatta kınadığı eylemler görebiliriz. Türkiye'nin çok da alışık olmadığı yeni bir mücadele anlayışı olacak" diye konuştu.
Türkiye'yi zor bir dönem beklediğini vurgulayan Gürcan, "Türkiye'nin alacakaranlık kuşağından geçerken hareket halindeki bir arabaya benzettiğimde başkanlık sistemine geçiş gibi arabadaki tüm aksamı etkileyecek bir değişiklik yapılmaması gerekir. Araba hareket halindeyken böyle geçiş yapılması için çok sağlam risk analizleri gerekir. Ekonomik istikrar ve iç barış sağlanmadan araba da hareket halindeyken böylesi yapısal değişiklikler Türkiye'nin önüne yönetilmesi güç bir süreç dayatacak" dedi.
"2015 ciddi güvenlik sorunlarını miras bıraktı"
Uzman Nihat Ali Özcan da, Türkiye'nin 2016 yılında yaşayacağı olaylar konusunda karamsar görüş paylaşanlardan. Özcan, "2015, Türkiye'ye ciddi güvenlik sorunları mirası bıraktı. PKK, IŞİD faaliyetlerini çatışarak sürdürüyor, gündem dışı gibi gözükmekle birlikte DHPK-C gibi örgütler de varlıklarını koruyor. PKK ile IŞİD arasında da çatışma yaşanıyor. Dolayısıyla devlet dışı aktörler ve devlet dışı aktörlerin arasındaki ilişkiler bağlamında güvenlik sorunları meselesi var" dedi.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya itibariyle Irak ve Suriye'deki ilişkilerinin yanı sıra Rusya'nın üstlendiği rol bakımından da sıkıntılı bir tablo çizen Özcan, uluslararası arenadaki gelişmeler de denkleme alındığında Türkiye'nin güvenlik sorunlarının derinleşeceğini ifade etti.
Suriye ve Irak'ta IŞİD ile mücadele arttıkça bir başka sıkıntı ortaya çıkabileceğine işaret eden Özcan, "Oradaki örgüt üyeleri geriye dönüş için çıkış yolu arayacaklar. Hatta bir kısmı bulundukları ülkelerde hedeflere ve Türkiye'deki hedeflere yönelebilecekleri riskini bekleyebiliriz. DAEŞ'in, Türkiye'deki hedeflere yönelebileceğini, geçen yazdan bugüne devletin yaptığı operasyonları da düşündüğümüzde devleti de hedef alma ihtimali olabileceğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla Türkiye, geniş ve derinlikli terör sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır. PKK'nın son aylarda uyguladığı stratejiyle de ilgili olarak farklı özellikte ve boyutlarda güvenlik sorunları yaşanacak görünüyor" diye konuştu.
2016 yılı içerisinde herhangi bir olumlu gelişme ihtimalinin olup olmadığının sorulması üzerine de Nihat Ali Özcan, "Olumlu gelişme için Suriye ve Irak'ta güvenlik sorunları sona ermesini ki kimse bunun kısa vadede gerçekleşmesini beklemiyor. Geniş bir coğrafyada varlığını hissettiren güvenlik sorunu görüyoruz. 2016'da bütün bunların üstesinden gelmek zorluklar içeriyor. Dolayısıyla kötümser hissediyorum" yorumunda bulundu.