Türkiye’den bir bilim kadını neden Nobel’e aday olmasın?
L'oreal, Türkiye'den 40 yaş altı 60 bilim kadınına 15 biner dolar destek veriyor... Amaç gelecek kuşaklar için güçlü rol modeller yaratmak
ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN
L’oreal, fen bilimleri alanında Nobel alanların sadece yüzde 3’ünün kadın olmasından hareketle geliştirdiği Bilim Kadınları İçin adlı proje ile rol modeller yaratıyor. Unesco ile yürütülen programın sloganı ‘Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var’. Kız çocukları eğitim hayatlarının bir döneminde bilim çalışmalarından uzaklaşıyor. Bunun, önyargı, destek ve rol model eksikliğinden kaynaklandığı saptanmış. İşte L’oreal Türkiye, buradan hareketle her yıl 6 tane 40 yaş altı bilim kadının projelerine 15 biner dolarlık destek veriyor. Türkiye’de son 13 yılda tam 76 genç bilim kadını bu şekilde desteklenmiş ve Türkiye, L’oreal’in globalde bu projeye en çok destek veren ilk 5 ülkesi arasına girmiş.
Anadolu’nun bilim kadınları
L’oreal Türkiye Genel Müdürü Claude Rumpler, bir kimyager tarafından 100 yıl önce kurulan kozmetik şirketinin bilim kadınlarını desteklemeye özel önem verdiğini, 4 bin kişilik L’oreal Ar-Ge ekibinin yüzde 70’inin de kadın olduğunu anlattı. L’oreal Türkiye Bilim Direktörü Figen Soygut ile projeyi anlatan Rumpler, bu yıl Türkiye’den rekor başvuru aldıklarını, 100 bilim kadınının başvuruda bulunduğunu söyledi. Bu yıl İstanbul’un ağırlığı da yıkılmış, Anadolu varlığını güçlendirmiş; kazananlar içinde Ordu ve Kayseri’de yaşayan bilim kadınlarının da olduğu dikkat çekiyor.
Uluslararası ödüle ilgi az
Programın uluslararası kısmında ise her kıtadan bir üstün bilim kadını ödüllendiriliyor. Bu bölüme Türk bilim kadınları çok ilgi göstermiyor malesef. Türkiye’den sadece Ayşe Erzan 2003 yılında Avrupa'yı temsilen seçilmiş. Figen Soygun, son 10 yılda Türkiye’de kadın akademisyen sayısının ikiye katlandığını ancak eksikliğin üst pozisyona yükselmede yaşandığını anlattı. Proje de gösteriyor ki Türkiye’den bilim kadınlarının ön plana çıkıp rol model haline gelmesi, gelecek kuşakların bu alandaki gücünü birebir etkileyecek.
İşte geleceğin projeleri üzerine çalışan 40 yaş altı 6 bilim kadını...
Doç. Dr. Güneş Özhan / Dokuz Eylül Üniversitesi
Projesi Alzheimer üzerine
Hücreler yaşamlarını sürdürebilmek için sürekli iletişim kurmak zorunda... Doç. Dr. Özhan'ın projesi ile beyinde iki tip sinyal yolağının birbirleri ile bağlantısının anlaşılması, böylece Alzheimer gibi hastalıkların mekanizmalarının anlaşılmasına ve hedeflenen tedavilerin geliştirilmesine katkı sağlanması hedefleniyor.
Doç. Dr. Filiz Kuralay Ordu Üniversitesi
Lösemiye sebep olan hücreyi arıyor
Hücrelerin nasıl çalıştığını anlayabilirsek birçok farklı hastalık için etkili tedavi yöntemlerini geliştirmek mümkün olacağı noktasından hareketle lösemiye sebep olan hücresel ve moleküler bozuklukların belirlenmesi için çalışıyor.
Doç. Dr. Emine Eren Hacettepe Üniversitesi
Depresyonun kökenine iniyor
2030'da depresyonun kalpten sonra en yaygın ikinci hastalık olması bekleniyor. Eren, depresyonun moleküler düzeyde daha iyi anlaşılması için çalışıyor. DNA'daki hasarları inceliyor
Doç. Dr. Elif Fırat Karalar / Koç Üniversitesi
DNA'daki hasarları inceliyor
Doç. Dr. Karalar, doğal ve çevresel faktörler etkisi ile DNA’da oluşan hasarların ve değişimlerin tespiti ile hasarın ciddi hastalıklara yol açmadan önceden önleminin alınması üzerine geliştirdiği proje ile destek aldı. Doç. Dr. Filiz Kuralay Ordu Üniversitesi Gıdada anında test...
Yrd. Doç. Dr. Hümeyra Çağlayan / Abdullah Gül Üniversitesi
Gıdada anında test...
Tıp, çevresel izleme ve savunma gibi pek çok konuda kritik bir öneme sahip sensörlerin daha geniş alanlarda, daha etkin bir şekilde kullanılmasının sağlanmasına çalışıyor. Bu proje, gıda ürünlerinin anında test edilmesini sağlayabilir.
Doç. Dr. Bilge Baytekin Bilkent Üniversitesi
Dünyayı atıklardan kurtarmak...
Çevreye ve sağlığa zararlı ‘kalıcı organik kirletici’ sınıfındaki kimyasal maddelerin yapısındaki bazı maddeleri mekanokimyasal yöntemle yok edilmesi ve zararsız ürünlere dönüştürülmesi üzerine çalışıyor. Çevresel atıklardan en az zararla kurtulmanın yolunu arıyor.
Doç. Dr. Emine Eren Hacettepe Üniversitesi
Depresyonun kökenine iniyor
2030'da depresyonun kalpten sonra en yaygın ikinci hastalık olması bekleniyor. Eren, depresyonun moleküler düzeyde daha iyi anlaşılması için çalışıyor.