Türkiye’nin büyümesi için bankalara taze sermaye gerek

Burgan Bank Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten, Türkiye’nin güçlü büyümesi için bankalara ek sermaye girmesi gerektiğini bildirirken, öz sermaye getirilerinin de yüzde 10 - 15 arasında dengelenmesi gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

UĞUR YILMAZ

KUVEYT - Burgan Bank Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten, Türkiye’nin yüzde 5’e yakın seviyelerde büyüyebilmesinin yolunun bankalara sermaye girişinden geçtiğini söyledi. Sektörün sermayesiyle birlikte kredi hacminin de artacağını, bu sayede yatırımları fonlayabileceğini bildiren Erten, “Bankacılık sektörüne taze sermaye gerekiyor” dedi. 

Geçtiğimiz yıl yüzde 2,9’da kalan büyüme rakamın bu yıl da yüzde 3’ler civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Hükümet büyümeyi canlandırmak için bir dizi teşvik planı açıklarken doların güçlenişi, seçim takvimi ve seçim sonrası ekonomi yönetimine yönelik kaygılar nedeniyle piyasalardaki hareketlilik kesilmiş durumda. Bu durgun seyir nedeniyle geçtiğimiz yıllarda yüzde 4-5 civarında gelen büyüme rakamlarına bu yıl da yaklaşılması beklenmiyor. 

Reel ekonomik büyüme ve dış finansal kaynaklar arasında önemli bir ilişki olduğunu hatırlatan Burgan Bank Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten, bu yıl bu kapasitenin ‘biraz zorlanacağını’ belirtti. Türkiye’nin yüzde 4,5-5 seviyesinde reel büyümesini sağlayacak fon kaynaklarının oluşabilmesi için bankacılık sektörüne taze sermaye girmesi gerektiğini vurgulayan Erten, şöyle devam etti: “Ancak bugün taze sermaye koyacak kimse yok. Yabancılar için dolar kuru sıkıntılı. Örneğin Finansbank halka açılmayı ertelendi. Böyle bir talep yok çünkü. Oysa Finansbank NBG’nin el üstünde tuttuğu usta bir birim.” Erten, bu kapsamda ayrıca sektörde geçen yıldan sarkan piyasa, swap, faiz, düzenleyici riski gibi risklerin olduğunu da ifade etti. 

Mevduat vadelerindeki kısalığın hem sektör hem uzun vadeli fona ihtiyaç duyan ekonomi için sorun olmaya devam ettiğini de hatırlatan Erten, “Bankacılık hâlâ 40-45 gün arasında vadelerle mevduat topluyor. Türkiye’de mevduat sahibi bankalara kredi müşterileri kadar güvenmiyor. Dolayısıyla kârlılığın önemi de buradan ileri geliyor. Öz sermaye kârlılığını koruyamıyorsan hiçbir manası yok” dedi. 

Bankaların da hataları oldu 

Bankacılığın sürdürülebilir olması için yüzde 10-15 arasında özsermaye getirisine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Erten, “Önceki sene başlayan geçen yıl da devam eden birçok risk var sektörde. Piyasa riski var, swap riski var, faiz riski var bir de düzenleme riski var. İlk defa bankacılık sektörü düzenleme riski ile tanıştı. Mesela perakende bankacılıkta BDDK ‘bu ürünü bu fiyattan fazla satamazsınız’ dedi. Bu nedenle bankacılıkta eski karlara rahat rahat ulaşmak artık çok kolay değil. Bu noktaya gelirken bankaların da hataları var kendimize de biraz çuvaldızı batırmamız lazım. Türkiye’de yüksek enfl asyon döneminde bankada atıl duran vadesiz mevduat veya nakit akımı o kadar önemliydi ki müşteri olarak bankada bıraktığı bir lira, banka açısından gecelik yüzde 60 faiz demekti. Dolayısıyla bankalar o nakit akışını bankalar ellerinde tutmak adına her türlü hizmeti sunmaya başladılar. Bu Hizmetler için ATM’ler alınıyor, sistem kuruluyor, masraf yapılıyor. Ama bu algı olarak amme hizmeti haline geldi sonra bu amme hizmetlerine biz bundan ücret alacağız denilince de antipatik olmaya başladı” diye konuştu.

Merkez Bankası artık faizi indiremez

Merkez Bankası’nın faiz politikasıyla ilgili geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan ve halen etkileri devam eden büyük tartışmayı da değerlendiren Mehmet Erten, şu noktalara dikkat çekti: “Merkez Bankası’nın uygulamalarıyla ilgili istekler doğal ama ifade ediş biçimi faiz indiriminden bekledikleri nimeti elde edememelerine, süreci daha da bozmalarına sebep oluyor. Sıkıntı burada. Örneğin ‘Gerekirse Merkez Bankası Kanunu’nu değiştirelim’ dendi. Hatta daha da ileri gidildi.” Erten ayrıca, “Merkez Bankası bu yıl faizleri indiremez” yorumunda bulundu.

Bu konularda ilginizi çekebilir