Türkiye’nin vizyonu 5G olmalı

Mustafa Ergen, “Devlet, yerli ticari haberleşme endüstrisine start verdi. Bu vizyonun doğrultusunu 5G’ye doğru çevirebilirsek, güçlenerek genişleyecek sürdürülebilir bir endüstri yaratabiliriz” diyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi Kurucu Direktörü Mustafa Ergen ile kısa bir süre önce “Girişimci Kapital” isimli kitabı üzerine konuşmuştuk. Ergen, girişimcilik konusunda “Öne çıkmak için, farklılaşmak zorundasınız. Türkiye’de Ar-Ge yatırımı çok fazla, fakat bu paralar çok farklı alanlara dağılıyor. Oysa belli bir alana odaklansalar, çok daha etkili sonuçlara ulaşabiliriz. Türkiye 2G, 3G, 4G’yi kaçırdı; ama 5G için birşeyler yapabilir. Türkiye’nin 5G’yi vizyon olarak belirlemesi gerekiyor” demişti. 

Bunun üzerine kendisi ile yeniden görüştük ve bu kez 5G konusuna odaklandık; çünkü Mustafa Ergen, 5G’nin Türkiye için çok büyük bir fırsat olduğunu söylüyor. 

Biz henüz 3G teknolojisinden bahsederken, dünyanın bir çok ülkesi 4G’yi kullanıyor ve hatta 5G’yi konuşuyor. 

4G’ye göre çok daha hızlı bir teknoloji olan 5G ile, dünya üzerinde birbirine bağlı milyarlarca cihaz, akıllı bir iletişim ağı haline gelecek. Ergen, “5. Nesil haberleşme teknolojisi 2020 yılında canlı hale gelecek bir kablosuz ağ mimarisi. 2. Nesil ile hayatımıza giren cep telefonlarının kullanımlarını daha da ileriye götürerek, haberleşmenin hayatımızın her noktasına girmesi için başlatılan bir inovasyon süreci. 5G ile sağlanan yüksek erişim kapasitesi, yüz milyarlarca aygıta sürekli olarak ulaşabilmeyi mümkün kılacak, enerji verimliliğinde bin katlık iyileşme sağlanacak; akıllı şehirler, mobil sağlık, akıllı ulaşım, akıllı elektrik gibi her noktada bir haberleşme katmanı olacak” diyor. 

5G’nin geliştirilmesi için, AB’nin yanı sıra Japonya, Güney Kore ve Çin ortak çalışmalar yürütüyor. AB, 2G GSM teknolojileri ile başlayan liderliğini 5G’de de sürdürmek için, 2013 yılında 5G organizasyon kurumunu oluşturdu. 

Mustafa Ergen, bu kurumun yönetiminde Türk Telekom unvanıyla yer alıyor. “Tek Türk firmayız ve bin 500’ün üzerinde dev haberleşme firmalarının arasından seçilerek girdik. Bu düzlemde 5G AB çalışmalarını Türkiye’ye aktarmak ve ortamı aktive etmek üzere bir misyon edindim” diyen Ergen, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Türkiye Bilişim Vakfı gibi STK’lar ve şirketlerle iletişim halinde ve AB projelerine daha fazla Türk firmasını sokmaya çalışıyor. 

Ergen, “Amacımız Türkiye ve bölgemizde 5G konsorsiyumunu kurmak ve AB 5G konsorsiyumuna bağlanmak olmalı. AB şu anda Kore, Japonya, ABD ve Çin 5G konsorsiyumlarıyla iş birliklerine gidiyor. Geriye kalan Orta Doğu, Güney Asya, Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika aslında bir anlamda bizim bölgelerimiz. Hem politik hem de operatörlerimizin kardeşlik bağıyla o bölgedeki operatörlere ulaşımı var. Sistemin AB’den daha çok proje alacak şekilde araştırmacıları motive eder hale gelmesi lazım” diyor. 

Peki Türkiye’nin 5G konusundaki çalışmaları, yatırımları ne yönde? Mustafa Ergen’e kulak verelim: 

Yerli haberleşme endüstrisine start verildi 

• “Türkiye’de haberleşme alanında iyi gelişmeler var. 3G mikro baz istasyonları ile başlayan süreç şu anda 4G baz istasyonlarının yerel üretilmesi ve onu destekleyecek bir ekosistem ile beraber geliyor. Devlet savunma sanayiindeki başarısını ticari sektöre yaydı, risk yatırımcısı olarak kendini konumladı ve yerli ticari haberleşme endüstrisine start verdi. Bu vizyonun doğrultusunu 5G’ye doğru çevirebilirsek, güçlenerek genişleyecek sürdürülebilir bir endüstri yaratabiliriz.” 

Maliyet 150 milyon kazanç 25 milyar dolar 

• “Türkiye AR-GE yatırımlarını son yıllarda artırdı. Hedefi GSMH’nin yüzde 3’üne çıkarmak. Yapılan AR-GE yatırımlarından çok onların organizasyonu ve harmonizasyonu önemli. Eğer 5G vizyonunu kabul edersek bir üst şirket oluşturulup, bu şirketin AR-GE yatırımlarının doğrultusunu düzenlemesi, patent toplama ve patentleri standartlara sokması sağlanabilir. Her patent sağlayana bir hissenin verileceği liberal bir ortam oluşturmalı ve bunu yurtdışına yaymalıyız. İçimizde büyük bir şirket çıkaramasak bile birleşerek bir güç olabiliriz. Örneğin hedefimiz 2020’de 20200 patent olabilir ve bunun maliyeti devlet açısından 150 milyon doları geçmez. Bu patentlerin binde biri 5G patentlerini oluştursa edinilecek gelir 25 milyar dolar; yüzde birinde 250 milyar dolar olacaktır.” 

Etrafa bakmayalım üretim yapalım 

• “Türkiye’nin rakipleri AB, ABD, Kore, Çin ve Japonya. AB ve ABD’de şirketler rakibimiz, diğer ülkelerde ise devlet politikaları. Aslında bu rekabetten çok, bir koşu. Eğer Türkiye de koşmaya başlarsa, oluşacak patent portföyünün bir kısmına sahip olacaktır. Etrafımıza bakmamıza gerek olmadığını düşünüyorum yalnızca kendi iç mekanizmamızı harmonize ederek üretmeye başlayalım. Türkiye, gelir ve insan gücü olarak arada bir ülke, ama yurt içi ve yurt dışı potansiyelimiz var. Bu potansiyeli harekete geçirecek bir fırsat penceresi yakalamalıyız.” 

Monopol ekonomileri yükseliyor 

• “AB bu işe 700 milyon euro devlet parası ve bunu destekleyen özel sektör katkısıyla 3.5 milyar dolar ayırdı. Kore devletinin bu iş için ayırdığı para 1.4 milyar dolar. Biz de imkanlarımızı tek yöne kanalize etmeli ve o konunun dünya çapında sahibi olmalıyız. Artık dünya monopol ekonomilere doğru ilerliyor. Bir iş kolunda global monopol olmak, hayatta kalmanın tek yolu olarak görülebilir; aksi halde başka bir monopol gelip şirketleri satın alıyor ve sizi dışarda bırakıyor. Yerli teknoloji önemli bir vizyon. Örneğin Çin her ne kadar kendi markalarıyla dünyayı fetetmeye çalışsa da, kendi pazarını da başkasına bırakmak istemiyor. Standartlaşma global bir konsensüse doğru gidiyor. Yetişmiş insan gücü bize yerli teknoloji imkanını veriyor ve cep telefonu teknolojisini eskisi gibi bilinmeyen olmaktan çıkarıyor.”

Bu konularda ilginizi çekebilir