TÜSİAD'da yeni dönem
TÜSİAD'ın yeni başkanı Muharrem Yılmaz oldu.
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) bugün gerçekleştirilen 43'üncü Olağan Genel Kurulu'nda, başkanlık görevine tek aday olan Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz seçildi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu (2013-2014 Dönemi)
Muharrem YILMAZ, Yönetim Kurulu Başkanı
Haluk DİNÇER, Başkan Yardımcısı
Parlamento İşleri ve Siyasi Reformlar Komisyonu Başkanı
Tayfun BAYAZIT, Başkan Yardımcısı
Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu Başkanı
Memduh BOYDAK, Başkan Yardımcısı
Sosyal Politikalar Komisyonu Başkanı
Cansen BAŞARAN SYMES, Üye, Sayman
Şirket İşleri Komisyonu Başkanı
Cenk ÇİMEN, Üye
Sanayi ve Tarım Politikaları Komisyonu Başkanı
Sedat Şükrü ÜNLÜTÜRK, Üye
Sektörel Politikalar ve Sektörel Kuruluşlar ile İlişkiler Komisyonu Başkanı
Simone KASLOWSKI, Üye
Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı
Esin GÜRAL ARGAT, Üye
Bilgi Toplumu, Bilgi-İletişim Teknolojileri ve İnovasyon Komisyonu Başkanı
Tarkan KADOOĞLU, Üye
Bölgesel Kalkınma Politikaları ve İş Dünyası Kuruluşları ile İlişkiler Komisyonu Başkanı
Osman F. BOYNER, Üye
Küresel Ekonomik İlişkiler Komisyonu Başkanı
Volkan VURAL, Üye
Uluslararası Siyaset ve Yurtdışı Tanıtım Komisyonu Başkanı
Zafer Ali YAVAN, Üye
Genel Sekreter
TÜSİAD Başkanı Yılmaz:
"Mikro reform önlemler hızla ele alınmalı"
TÜSİAD'ın 43. Olağan Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen seçimlerin ardından oy birliğiyle seçilen Muharrem Yılmaz, yaptığı konuşmada, TÜSİAD'ın kurulduğu yıllarda temel işlevinin özel teşebbüsün ülke kalkınmasındaki rolünün anlaşılmasını sağlamak olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"1980'li yıllarda piyasa odaklı dışa açık bir ekonominin kurum ve kurallarıyla işlerlik kazanması mücadelesine katkıda bulunduk. Soğuk savaşın bitmesinin ardından yeni dönemin ruhuna uygun olacak şekilde demokrasimizin derinleşmesi için uğraştık. 2000'li yıllarda demokrasi mücadelesinin ve çağdaş normlara ulaşmanın bir yolu olarak AB üyelik sürecine destek verdik.
2010'ların Türkiye'si de dünyası da geçmişten çok farklı. Ülkemizin ekonomik ilişkileri ve dış politikasındaki oyun alanları çok çeşitlendi. Türkiye'nin son 10 yıldaki ekonomik ve diplomatik performansı, dünya koşullarının da etkisiyle ülkemizi yeni uluslararası sistemin önde gelen aktörleri arasına kattı. Ekonomimiz büyüdü, faaliyet alanları genişledi, çeşitlendi. Özel teşebbüs yurt sathına yayıldı. Türkiye'nin müteşebbisleri yeni pazarlar yarattılar, buralarda büyüdüler.
Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak ilgilenilecek konu başlıklarımız, temsil alanlarımız arttı. Birçok konuda daha fazla derinleşme ve uzmanlaşma gereği ortaya çıktı. Yönetim Kurulu seviyesinde üstlenilmesi gereken yeni sorumluluklar gündeme geldi. Bu nedenle, az önce onayınızla yönetim kurulunun üye sayısını 12'ye çıkarttık. Öte yandan, bu düzenlemeyle, genişleyen üye tabanının Yönetim Kurulu'nda daha iyi temsil edilmesini de sağlamış olduk."
Yılmaz, gelecek dönemin, kurumsal birikimin tüm gücüyle seferber edilmesi gereken bir dönem olacağını anlatarak, "Zira, dünya düzeninin yeniden yapılandığı bir ortamda, ülkemizin karşı karşıya kalacağı siyasi, ekonomik, sosyal ve dış politika tercihleri, geleceğimizi şekillendirecektir. Bu tercihler, halkımızın refah seviyesini, yaşam kalitesini, gelişmişlik düzeyini ve ülkemizin dünyadaki yerini yakından etkileyecektir" diye konuştu.
[PAGE]
"Anayasa çalışmasının tamamlanmasını ümit ediyoruz"
Yılmaz, yönetim kurulunun görev yapacağı dönemde öncelikli olarak ele almayı planladığı konulara ilişkin şunları anlattı:
"İlk olarak bu yıl Meclis'teki Uzlaşma Komisyonu'nun yeni anayasa çalışmasını tamamlamasını ümit ediyoruz. Bu çalışmaların sonucunda, bireyi merkeze alan, hak ve özgürlük alanlarını kısıtlamayan, erkler arası dengeyi gözeten, yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayan bir temel yasaya sahip olmak en büyük beklentimizdir. TÜSİAD olarak bu sürece, elimizden gelen bütün katkıyı yapmaya devam edeceğiz. Yeni anayasa, Türkiye'nin kronikleşmiş sorunlarının çözümü için de önemli bir adım atılmasını sağlayacaktır. Son bir ayın gelişmeleri kamuoyumuzun toplumsal barışa ulaşmak için meşru tüm yöntemlerin denenmesini desteklediğini göstermektedir. Bu bağlamda, gerek terörün bitirilmesi, gerekse Kürt meselesinin çözüme ulaştırılması yolundaki tüm çabalara destek veriyoruz."
Düşük büyüme sürecinden sıyrılmak için mikro reform şart
Ekonomik açıdan, 2008 krizinden hızlı çıkmış olmakla beraber bu çıkışın 2009-2010 yıllarında makroekonomik dengesizliklere neden olduğunun bilindiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
"Bu nedenle, 2011 yılından itibaren bu makroekonomik dengesizlikleri gidermek amacıyla, bir dizi istikrar önlemi gündeme geldi. Bu önlemler başarıyla uygulamaya kondu ve ekonomide yumuşak iniş gerçekleşti. Bugüne kadar başarıyla uygulanmış olan para ve maliye politikalarını disiplinle devam ettirmek, ekonominin istikrar içinde gelişebilmesinin ön koşulu olmaya devam ediyor. Ancak, içinde bulunduğumuz düşük büyüme sürecinden süratle sıyrılmak için sürdürülebilir büyümenin temel bileşeni olan mikro reform önlemlerinin hızla ele alınması gerekmektedir. Bu çerçevede, rekabet gücünü etkileyen tüm yatay kesen unsurları sanayi stratejisi bağlamında yakından takip ederken, diğer yandan da, sektör politikalarını dikkatle izleyecek ve sektör kuruluşlarıyla işbirliğine ve çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz.
Bu çerçevede, üyelerimizin sektörel kuruluşlarında etkin bir varlık göstermelerini ve bu işbirliğine yardımcı olmalarını bekliyoruz. Hükümetimizin mikro reform alanlarında çözüm üretmek amacıyla gündeme getirdiği - Yeni Teşvik Sistemi, Sanayi Stratejisi, Girdi Tedarik Stratejisi ve Güvenceli Esnek İstihdam Programı gibi- girişimler, TÜSİAD'ın da çalışma programında önemle yer almaya devam edecektir."
[PAGE]
Boyner: En zor günde bile enseyi karartmadım
Ümit Boyner, TÜSİAD 43. Olağan Genel Kurulu'nda, görevi çok emin ellere teslim ediyor olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Kürt meselesinde esen barış rüzgarlarının, içinde, Paris'te işlenen cinayetlerin söndüremeyeceği umut ışığının yanmasına yol açtığını, milletçe 30 yıllık kabusun biteceğine dair emarelerin artmasına sevindiklerini belirten Ümit Boyner, şunları kaydetti:
"Toplumsal dokumuzu giderek daha derinden kemiren bir sorunun çözümünde sona yaklaştığımız duygusu içimi ısıtıyor. Yöntemlerle ilgili faklı düşünenler olabilir. Çözüme ulaşmakta faklı nedenler benimsemiş olabiliriz ama toplumun neredeyse her kesimi artık 'çözüm' diyor. 'Artık silahlarla değil birbirimizle konuşalım' diyor. Ne olursak olalım kendimize hangi kimliği uygun görürsek görelim bu toprakların insanıyız. Bizler ve çocuklarımız barışı ve çözümü hak ediyoruz. Terörün sona erdirilmesi kadar Kürt sorunun çözümüne odaklanacağımıza dair ümitler besliyorum. Tüm bu duygular ayrılık hüznümü dengeliyor."
Boyner, ayrılık anlarının zor olduğunu vurgulayarak, "İnsanın alıştığından uzaklaşması, bir dönemim defterini kapatması meşakkatli bir iş. Belki en zoru çalışma arkadaşlarından ayrılması... Onların desteği ile en zor günlerde bile Çetin Altan'ın tabiriyle enseyi karartmadım" dedi.
Veda konuşmasında bir nevi muhasebe sunmak istediğine dikkati çeken Boyner, 3 yıl boyunca Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli yerlerine gidip, Türkiye'nin ve dünyanın nasıl değiştiğini gözlemleme imkanı bulduğunu, gittiği her yerde derneğin ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda görüşlerini açıkladığını, yurt içinde, ülkenin dinamizminin dünyaya açılmasının yarattığı canlılığı ve ışık hızıyla yaşanan dönüşümü gördüğünü ve Türkiye'nin her köşesinde iş dünyasının enerjisini, yaratıcılığını izlediğini anlattı.
Öğrencilerin daha iyi eğitim taleplerini paylaştığını aktaran Ümit Boyner, onlarla konuşurken eğitimde artan sansür eylemleri, üniversitelerin bir türlü akademik özerkliğine kavuşamaması, gittikçe artan tutuklu öğrenci sayısının artmasıyla ara ara umutlarının karardığını, kadınların şiddet dalgasına rağmen kendileri ve çocukları için daha iyi bir geleceğin mücadelesini nasıl verdiklerini hayranlıkla gözlemlediğini ve Türkiye'nin dört bucağındaki vatandaşların sevgisini tattığını kaydetti.
Gittikleri her yerde Türkiye'nin geleceği için inandıkları şeyleri anlattığını, sermayeyi asla coğrafi alanlara bölmeden, kayıtsız ekonominin kayıtlı olana haksızlığını haykırarak, Anadolu'da vizyonlarını paylaştıklarını dile getiren Boyner, "Ülkenin ortak çıkarı için konuştuğumuzu, esas mücadelenin refah huzur ve barış mücadelesi olduğunu anlayanların coşkulu desteğini aldım. Her zaman olduğu gibi Türkiye'yi dünyada önde gelen bir ülke yapma sevdasını savundum. Daha özgür, demokratik, adil, şeffaf bir Türkiye için yapılması gerekenleri Türkiye için paylaştık" dedi.
Yeni Anayasa gerekliliğini hep gündemde tuttuklarını, hukukun üstünlüğüne her koşulda, davada ve fırsatta sahip çıktıklarını, her vatandaşın, vatandaş sıfatıyla adil yargılanma hakkına sahip olduğunu savunduklarına vurgu yapan Ümit Boyner, bugün, 2010 referandumunda, Anayasa değişikliğinde, kuvvetler ayrılığı ile ilgili düzenlemelerin yetersiz hatta isabetsiz olduğunda ısrarcı olduklarında kendilerini eleştirenlerle aynı noktaya geldiklerini ifade etti.
Ekonomide doğru olduğuna inandığı her adıma destek verip, bugünün parlak performansının altında gizlenen ve birinci lig için aşamamız gereken eşikte çözüm bekleyen yapısal sorunları tartışmaya açtıklarını da anımsatan TÜSİAD Başkanı, teknolojik atılımı, yaratıcılığın önemini, enerjide yapılması şart olanları, çevre meselesinin vahametini, iş dünyasının neye odaklanması gerektiğine dair görüşlerini de her platforma taşıdıklarını söyledi.